Bu gün 19 Mayıs. Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı. Her yıl 19 Mayıs'ta Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti tarafından kutlanan milli bayramlarımızdan biridir.

Ülkemizde son 10 senedir milli bayramların kutlanılmasında bir gevşeklik, yasak savma babından gelişi güzel, tatsız-tuzsuz yavan anma söz konusudur. Çocuklarımızın ve gençlerimizin; hatta öğretmenlerimizin ve esas görevi milletini eğitmek olan sanat, edebiyat ve ilim adamlarımızın milli mücadele ruhu ve azmi törpülenmiş, milli davalara karşı duyarsız hâle getirilmiştir.

Bir seneyi daha geride bıraktık sessiz sedasız. Ne bir hazırlık çalışması ne bando sesi ne de şiir ve marş dinleyebildik.

Eskiden, benim talebeliğim zamanında milli bayramların kutlanmasına büyük önem verilirdi. Bir ay evvelden okulda yoğun bir faaliyet görülürdü. Okulda şiir ve marşlar için elemeler yapılır. Gönüllü olanların için en güzel olan birkaç öğrenci seçilirdi. Beden Eğitimi öğretmenlerimiz de jimnastik hareketlerinde başarılı olan gençleri gösteriler için hazırlarlardı.

19 Mayıs neden kutlanmalı?

19 Mayıs, Türk Milletin esaret halkasının boynuna takılmasına izin verilmediği bir mücadelenin başlangıç tarihidir. Milli Mücadele ruhunun bedene üflendiği tarih ve neş vü nema bulduğu coğrafyadır.

Birinci Dünya savaşının sonunda Osmanlı Devletinin emperyalist devletlerle imzaladığı anlaşma; devletin hâkimiyetine son vermiş, ülke düşman devletlerin işgaline uğramıştı. Orduları terhis edilmiş ve müttefik devletler devletin tüm varlığına el koymuş vaziyetteydi. 

Mütareke sonrasında İstanbul'a dönen Mustafa Kemal Şişli'deki evinde birkaç arkadaşıyla görüştü ve burada hareket kabiliyeti göremediğinden Anadolu'ya geçmeye karar verdi. Kararını silah arkadaşlarına da açtı. Onların muvafakatini aldıktan sonra bazı kolordularına telgraf çekerek ordularını bırakmamalarını rica etti. 9. Ordu Müfettişliği göreviyle 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktığı zaman bütün mülki ve askeri erkâna işgalleri protesto emrini vermişti. Yayınladığı Havza ve Amasya Genelgesiyle işgallere karşı çıkmış ve cumhuriyet esaslarına dayalı mill3i bir devletin kurulacağını beyan etmişti.

Atatürk Türk tarihini çok iyi biliyordu. Bu millet bağımsızlığına düşkünde ve hiç esir edilememişti. En kötü zamanlarında bile bir çıkış yolu bulmuştu. Tük milletine güveniyordu. Türk milletinin esir edilemeyeceğini çok iyi bildiği için “Ya istiklâl ya ölüm!” parolasıyla milli mücadeleyi başlattı. Milletçe 4-4,5 yıl süren bir mücadelenin sonunda Türkiye Cumhuriyeti bağımsız bir devlet olarak kuruldu ve Lozan Anlaşmasıyla tüm dünyaya tescil ettirdi.

Milletlerin hayatında çok az vaka vardı milli mücadele gibi. Bir millet düşünün ordusu dağıtılmış, harp silah ve teçhizatı gasp edilmiş, son 200 yıl boyunca sürekli savaş halinde bulunduğu için genç nüfus bitmiş ve tükenmiş, halkı yorgun. İşte Mustafa Kemal böyle bir zamanda ortaya çıkıp milletin kırılan umutlarını yeniden yeşertti ve ona yaşama gücü verdi.

Bir milletin önünü kesmek, ilerlemesini engellemek isteyen beyinler öncelikle o milletin tarih yapan liderlerini, daha sonra değer yargılarını, ahlakını, kültürünü kötüler. Kendi kültürünü, düşünce sistemini, sömürü düzenini yerleştirmek için eli kalem tutan uşaklarını kullanır. Onların devlet adamları ve millet üzerindeki tesirlerinden faydalanır. Bu kişiler içinde bulunduğu topluma ve kültürüne yabancılaşır ve değer yargılarını, kültürünü her şeyini küçük görür. Adı münevverdir; ama onun ışığı bırak milleti aydınlatmayı kendi önünü bile aydınlatamaz. Gerçekler karşısında gözleri kör, kulakları sağır ve dilleri ebkemdir.

Dış ülkelerin bizi yönetmesine izin vermemek için uyanık, kendi kültürüne aşina, tarihini, dilini, edebiyatını, folklorunu bilen ve değer veren nesiller yetiştirmek gerekir. Bunun için gençlerin ruhunun milli ve manevi gıdalarla beslenmesi gerekir. Kendimizi ne kadar ilmi ve teknoloji bilgilerle teçhiz edersek edelim, ruhumuzu aç bıraktığımız vakit, bir idealimizin olmadığı zaman tükenmişliğin eşiğine gelinmiş demektir.

19 Mayıs ilk defa ne zaman kutlandı?

Gençlik ve Spor bayramı ilk defa 24 Mayıs 1935 yılında “Atatürk Günü” olarak kutlanmaya başladı. Beşiktaş'ın girişimiyle Fenerbahçe Stadında kutlanan bu 19 Mayıs, Galatasaray ve Fenerbahçeli yüzlerce futbolcunun katılımıyla bir spor günü haline geldi. Bu organizasyondan bir süre sonra gerçekleşen Spor Kongresinde söz alan Beşiktaş Kulübü kurucu üyesi Ahmet Fetgeni Aşeni kutlanan “Atatürk Günü”nün tüm gençliğe mal edilebilmesi için “19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı” adı altında her yıl yapılmasını teklif etti. Kongrede oylanan bu öneri kabul edilmiş ve Atatürk'ün de onayıyla yayınlanmıştır. 20 Haziran 1938 tarihli kanunla “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak kutlanılan bu milli bayram 12 Eylül Darbesinden sonra “Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı” adını almıştır.

Her yıl 19 Mayıs günü Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor bayramı Türkiye'nin dört bir yanında spor gösterileri ve törenlerle kutlanmaya devam etti. Üzerinde “Gençlikten Atatürk Sevgisiyle Cumhurbaşkanına” yazan ve “Sevgi Bayrağı” olarak adlandırılan dev bir bayrak, Kurtuluş Yolu'ndaki Tütün İskelesi'nden karaya çıkarılarak Samsun valisine verilir. Daha sonra bayrak Cumhurbaşkanına verilmek üzere genç atletlere teslim edilir. Samsundan yola çıkarılarak Amasya, Tokat, Sivas, Erzincan, Erzurum, Kayseri, Nevşehir, Kırşehir ve Kırıkkale tarikiyle Ankara2ya getirilerek 19 Mayıs törenlerinde Cumhurbaşkanına takdim edilir.

Ülke genelindeki stadyumlarda kutlanılan bu bayram 2012'de Mayıs ayının soğuk geçmesi ve gençleri üşümesi bahane edilerek Ankara dışındaki illerde stadyumlarda kutlanması MEB Orta Öğretim Genel Müdürlüğü'nce okullara gönderilen bir talimatla engellendi. Artık okullarda herhangi bir hazırlık yapılmıyor; kutlamalar ve yürüyüşler, gösteriler sadece okul içinde basit uygulamalarla geçiştiriliyor. Halbuki bu millet için ninelerimiz bırak üşümeyi çocuğunun üstünden örtüyü alarak cephanenin üstüne örtmüşlerdi. Üzerine yağan kara ve çıplak ayaklarına aldırış etmeden vatan ve milletin selameti için canlarını ortaya koymuşlardı. Onların torunlarının birkaç saat soğukta kalması çok mu fazla!