Bahar ayları! Bu mevsim kimileri için enerji kaynağı olsa da kimileri için yorgunluk sebebi. Kendinizi sürekli yorgun, halsiz hissediyor ve uykulu halinizden bir türlü kurtulamıyorsanız, beslenmenizde ve yaşam tarzınızda bazı değişiklerle işi yoluna koyabilirsiniz. Genel kanı olarak ilkbahar, dirilişi ve uyanışı temsil eder. Tabii bu uyanış ve diriliş kimileri için güzel sonuçlar verirken öğrencilerin birçoğu adına beraberinde bir kısım olumsuzlukları da getirmektedir.

Kışın o puslu, dingin tabiri caizse eve hapsolunmuşluğundan kurtulunduğu, havaların ısınması ve günlerin uzamasıyla birlikte dışarıda geçirilen zamanın uzadığı mevsim ilkbahar. Biz işin öğrenciler kısmındayız elbette!

Özellikle sınava hazırlık sürecinde sınava giren diğer adaylarla yani bir anlamda rakiplerinizle aranızdaki farkın açılacağı mevsimdir ilkbahar!

YGS sonrası birçok öğrencinin baharın gelmesiyle birlikte boşladığı veyahut tempo düşürdüğü dönemde fark atma mevsimidir ilkbahar!

Bunu yapamayan, duygularına, havaya, havailiğe kapılan birçok aday bu dönemde bahara yenilmiş, güne-güneşe aldanan çok sayıda öğrencinin havlu attığına şahit olmaktayız.

Bu şekilde davranan öğrencilerin birçoğunda da bu baharı başka bahara bıraktık sözlerini işitmekteyiz.

Peki, soruyorum sizlere, bir sonraki baharın bu bahardan farkı ne olacak? Lütfen dürüst olun ve ne kendinizi ne de bir başkasını kandırmaya çalışmadan cevap verin sevgili gençler. Neyi daha farklı yapacaksınız?

Bu bahar ve bu yılki sınav hazırlık yılında göstermiş olduğunuz performansı sihirli değnek sayesinde mi artırabileceksiniz, ne olacak size, başınıza ne gelecek de değişivereceksiniz aniden!

Benim sizlere tavsiyem; mevsimsel baharı bir kenara bırakıp, hayatınızın baharına koşmanız, hayatınızda bahar tadında zamanlar olması için şimdi çalışmanız.

Aksi takdirde üzülen ve genelde kış yaşayan yine siz olursunuz maalesef. Ya da en iyi sonbahar, ne dersiniz?

Sevgili gençler; geleceğe doğru zamanda doğru adımlarla ilerlemenin ne kadar önemli olduğunun farkında olmak şart.

Ergenliğin de etkisiyle bahar duygu durumlarınızı da alt üst edebiliyor. Duygusal boşluk yaşayan gençlerin birçoğu duygusal meyillenmeye başlıyor. Birçoğu yaptıklarının mantıklı bir nedenini bile açıklayamıyor!

LYS'lere hazırlanan birçok adaydan şunları duyuyorum:

“Hocam, aşık oldum; konsantre olamıyorum, ders çalışamıyorum.”

“Biz ilişkiye başladık ancak çalışmamızı olumsuz etkilemiyor hocam. Tam tersi daha çok çalışıyorum.”

“Nasıl oluyor o evladım?”

“Birlikte çalışıyoruz hocam, benim bilemediklerimi o cevaplıyor, onun bilemediklerini ben”

Bak sen şu işe Allah'ım!

Arkadaşlar! Lütfen ne kendinizi ne de bir başkasını kandırmayın!

İşin diğer bir boyutu da var elbet! Bir gencin bu duyguları yaşama hakkı ya da lüksü yok mudur?

Elbette ki vardır. Elbette ki karşı cinsle belirli sınırları aşmamak kaydıyla bir ilişki yaşayabilir bir genç. Ancak, belli ölçülerde ve doğru zamanda olmak şartıyla olmalıdır bu.

Özellikle sınavlara hazırlık sürecinde bu duygulara kendini kaptırmış olan çoğu öğrenci derse konsantre olmakta zorlanabilir.

Duygularına gem vuramayan gençlere bu sene en temel önceliğin üniversite kazanma aşkı olması gerektiğini hatırlatayım. Her ne kadar gönül ferman dinlemese de eğer başarılı olunmak isteniyorsa bu duygu baskı altına alınmak zorunda.

Bu nasıl olabilir?

Öncelikle duygusal yakınlık hissedilen kişiyi hatırlatan ne kadar materyal ve unsur varsa (fotoğraf, alınan hediye, mektup vb) göz önünden uzaklaştırılmalı, bu kişiyle iletişim asgari düzeye indirilmelidir.

Bu sayede hayallerinizin, beyninizi ve ruhunuzu istila etmesine engel olabilirsiniz.

Sözün özü sevgili gençler, her şey doğru zamanda, doğru yerde yapılırsa güzeldir. Henüz hayatını kurmamış, geleceğine ilişkin önemli bir adımın başlangıcında olan gençler için bu tür duygular zamansız olsa gerek.

Duygularının esiri olmuş öğrencilere söylenebilecek şey; hayattaki önceliklerini yeniden gözden geçirmeleri ve o amaç çerçevesinde hareket etmeleridir.

Unutmayın! Duygular her zaman yaşanabilir, ama gelecek bugünden kurulur.