Nev-i şahsına münhasır LÜTFİ İKİZ

Lütfi İkiz, Türk kültürüne hizmet etmiş büyük değerdir. Tarihi eserlerin korunmasında, tamiratında, aslına uygun olarak kullanılması hakkında duyarlı, emek sarfeden, kendisini kültüre adamış bir bey kişidir.

Hayatı

Lüfi İkiz, Konya'da bölge yazma Kütüphanesinin kurulmasında emeği geçen en büyük kütüphanecilerden biridir. 1929 Kırşehir doğumlu, İlk ve ortaokulu Kırşehir'de Liseyi ise bir ara Konya daha sonra tekrar Kırşehir'de tamamlamıştır. Dedesi Maraş'a yerleşen Oğuz boylarından Müderris Hacı Hasan Ağa, babası da müderris İbrahim Edhem Efendi'dir. Annesi de Fatma Hanım'dır.

İlk ve ortaokulu Kırşehir'de okuyan Lütfi İkiz, liseyi, Kırşehir, Ankara, Yozgat Kayseri'de tamamladı. Kırşehir'e dönen Lütfi İkiz, Erol Güngör'ün dedesi Hafız Osman Efendi'den Arapça ve dini ilimleri tahsil etti. Ayrıca Müftü Ömer Efendi'den de özel dersler aldı. İstanbul'da Ermenekli Saffet efendi'den özel dersler aldı. 

Askerliğini Bursa'da yapan Lütfi İkiz, Nevşehir Kütüphanesi Müdürlüğüne tayin edildi. İki yıl bu görevde kaldıktan sonra Yazma eserler konusunda bilgisini artırmak üzere Almanya'ya gönderildi. Almanya'dan dönüşünde Ankara Türk Ocağı müdürlüğüne getirildi. Ankara'da bulunduğu esnada Dil- Tarih Coğrafya fakültesi Şark Dilleri bölümüne kaydını yaptırdıysa da son sınıfta iken ayrıldı. 

Kastamonu, Çorum, Nevşehir gibi illerde kütüphanecilik görevinde bulunan ikiz, 1984'te Konya Yazma Eserler Kütüphanesinin başına getirildi. 1974'ten itibaren Konya'da bir Bölge Yazmalar kütüphanesinin tesissi için uğraşan Lütfi İkiz, 1984'ten itibaren kütüphanenin her türlü işini hiç usanmadan, yorulmadan idame ettirmiştir.1988'e kadar bu görevde kalan İkiz, 2007'de Hakk'ın rahmetine kavuşmuştur.(1) 

Lütfi ikiz'i Anma

Vefatının 7. yılında.11.10.2014 Cumartesi günü sat 15.00'daÜçler Kabristanındaki mezarı başında dualarla anılan Lütfi İkiz, aynı gün saat 16.00'da zere İzzet Koyunoğlu Müzesinin bahçesinde düzenlenen bir panelle Konya Kültürüne sağladığı katı anlatıldı.  Panele Aydınlar Ocağı başkanı Dr. Mustafa Güçlü, Konya Bölge Yazmalar Kütüphanesi Müdürü Bekir Şahin ve Eğitimci Yaşar Çalışkan konuşmacı olarak katıldılar.

İlk konuşmacı Mustafa güçlü idi. Mustafa Güçlü konuşmasında Lutfi İkiz'i 1984 yılında tanıdığını, sohbetinden çok etkilendiğini ve çok güçlü bir hafızası olduğundan bahsetti., Lütfi İkiz'in anne tarafından dedesi ve ninesi ile olan bir anekdotunu bize şöyle aktardı: “ Lütfi Bey2in anne tarafından dedeleri 12 kardeş hepsi Balkan harbi ve I. Dünya savaşı esnasında askere alınırlar. Yiğit evlatlarını askere uğurlayan anne;” Ya rabbi, aslan gibi 11 çocuğum geri dönse de şu çelimsiz oğlan dönmese de olur” gibisinden bir duada bulunmuş. Aslan gibi 11 çocuğu tek tek cephede şehit olmuş, bir tek çelimsiz dediği 1.80 boylarında olan oğlu geri gelmiştir.” Lütfi İkiz bu çelimsiz gazinin oğludur.

Hafızasının çok güçlü olduğundan da bahseden güçlü, onun hangi kitabın hangi kütüphanede bulunduğunu ezbere bildiğini söyledi. Hatta yaşı müsait olsa ona “Bay hafıza” diye hitap etmek istediğini dile getirdi

1973'te Konya İl Halk Kütüphanesi müdürlüğüne tayin olunan Lütfi İkiz Bey'in ilk hedefi, İstanbul'daki Süleymaniye Kütüphanesi gibi bir kütüphane ve restorasyon merkezinin Konya'ya kazandırılmasıdır. Bunun için gerekli girişimlerde bulunur. 1978'de Çorum'a tayini çıkınca bir müddet bu işlerden uzak kalır. Ama yine de işin peşini bırakmaz. Çorum'da tanıştığı Yusuf Gök ve Dr. İsrafil Şimşek gibi dostlarından Konya'daki Kütüphanenin inşaatı bilgi alır. 1982'de tayini Nevşehir'e çıkan Lütfi İkiz, Konya'daki Kütüphanenin ve restorasyon bölümlerinin tamamlanması; fakat çalıştırılamaması üzerine bakanlık tarafından tekrar Konya'ya gönderildi. 1988'e kadar bu görevde kalan Lütfi İkiz daha sonra emekliye ayrıldı.”

İkinci konuşmacı Yaşar Çalışkan'dı. Kendisinin İstanbul'da edebiyat okuduğunu belirten Yaşar Çalışkan Konya2da üniversite açıldığı yıllarda, 1980'li yıllarda tanıştığını ifade eden Çalışkan, Lütfi İkiz, çok efendi, çok yardım sever, çok titiz ve çok iktisatlı biriydi. Gelen mektuplara anında cevap verirdi. Gelen zarfların iç kısımları müsvedde olarak kullanırdı. Çok temiz giyinirdi. Çok okur ve çok anlatırdı. Çok güçlü bir hafızası vardı. Birisi bir makale mi hazırlayacak, hemen onu arar ondan kaynak isterdi. O da kaynakları, bulunduğu kütüphane ve bölümlerine, raflarına varıncaya kadar muhatabını bilgilendirirdi.” dedi.

Yaşar Çalışkan, Lütfi İkiz ve ekibinin Maraş'tan gelen öğrencilere Konya'da bir ev atçılarını, gençlerin eğitim, barınma, yeme içme gibi her türlü ihtiyaçlarının karşılandığını belirti: “Lütfi İkiz,  öğrencilerin dikkatlerinin çok dağınık olduğunu yıllar geçtikçe bu dağınıklığın daha çok artığına dair şöyle bir tespitte bulundu: “ Biz öğrenci evinde onlara sofa açardık. Sofranın üzerine tahta koyarak bunun üzerinde öğrencilerden bazılarına ekmek kesmeleri için yardım etmelerini isterdik. Muşambanın üzerinde tahtası olmasına rağmen gençler ekmek keserken dikkat etmezler, bıçakları sağa sola kaçırırlardı. Biz her sene bu muşambaları değiştirirdik. Yıllar geçtikçe muşambaların üzerindeki kesiklerin daha çok arttığını gördük. Bundan anladık ki gençlerimizin dikkati dağınık. Bu dağınıklık her geçen gün artıyor. Sadece dikkat eksikliği değil; anaya babaya saygısızlık, büyüklerine itaatsizlik, akraba ve hasta ziyaretleri, bayram ziyaretleri gibi 2000 yıllık geleneklerimizde de eksilmeler oluyor, zayıflamalar görülüyor.”

Yaşar çalışkan, Lütfi İkiz'e ait özdeşleşmiş veciz sözlerinden de bahsetti. Bunlardan birisi; “Tanıdıklarımın çoğunun gölgesi boyunu aşmış.” Bu çok ilginç bir söz!  İnsanların çocuğunun makam mevki peşinde koşarak bir birlerinin kuyusunu kazdıklarını, bunun için de insanlıklarını kaybederek küçüldüklerini vurgular. 

“Yavuz Sultan Selim'e Allah öyle bir heybet vermiş ki Şeytan rast gelse yolunu değiştirirdi.”

“9 şey'i bilmeyenin yaptığı yenilmez, içilmez. Bunlar: Din, İman, itikad, haram, helal, farz, vacip, müstehab, sünnet.”

“Abdülkerim Satık Buğra Han Müslüman olunca artık bundan sonra Müslüman'ın düşmanı benimde düşmanım. Buna göre hazırlanalım. Şimdiki halimiz ise Müslüman Müslüman'ın düşmanı.”

Bekir Şahin: “kendisi az söyleyip çok dinleyen ve bunu hiç hissettirmeyen bir yapıya sahipti. Sorulara her zaman tatminkâr, kısa ve öz cevaplar verirdi. Dostlukları yavaş yavaş çeşitli akşam sohbetlerinde ve misafirliklerde pekiştirirdi. Böylece pazara kadar değil mezara kadar sürecek dostluklar tesis edilirdi.”

 Lütfi Bey'in en büyük hayalinin Konya'da bir Bölge yazma Kütüphanesini kurmak olduğunu ve bu konuda birçok girişimlerde bulunduğunu ifade eden Bekir Şahin; “Lütfi Bey'in hayalleri gerçek oldu. O Konya'da Süleymaniye Kütüphanesi ve Restorasyonu ayarında bir bölge yazmalar Kütüphanesi ve Şifahanesi kurulmasını istiyordu. Kurulma aşamasını sağlığında gördü. O zaman çok sınırlı olan kitap sayımız şimdi 40.000 civarında. Bu sayı daha da artacak. Bu kitapların bir kısmı satın alma, bir kısmı bağı ve hibe yoluyla bir kısmı da hibe yoluyla gerçekleşti. Kütüphanenin 100.000 kitap kadar kapasitesi var. Biz de kitap sayımızı daha çok artıracağız. Önceden tamir edilecek kitapları Süleymaniye'ye gönderiyorduk. Bu hem çok yavaş hem de daha az kitap tamir etme demekti.  Artık Süleymaniye'ye göndermeye gerek kalmadı. Burada şifahane kurarak yıpranmış kitaplarımızı tamir ediyoruz ve ciltliyoruz.” dedi.

Şahsiyeti

Lütfi İkiz'i yakınen tanıma imkânı bulamadım. Onu tanıyanların, mesai arkadaşlarının ve sohbetinde bulunanların anlattıklarına göre son derece beyefendi, temiz giyinen, kibar, titiz çalışan, dini, mili ve ahlaki kaidelerden asla taviz vermeyen bir şahsiyettir. Karşısındaki insanı incitmeden konuşur, konuşurken kelimeleri özenle seçer, sorulan sorulara kısa ve öz cevap veren bir kişidir. Çok konuşup boş konuşanlardan değildir.

 Lütfi Bey'in bir de son derece yardımsever olduğunu öğreniyoruz. Birkaç arkadaşıyla beraber Maraş'tan gelen öğrencilerin kalmaları için ev açması ve onların her türlü ihtiyaçlarını karşılaması, bir meslek sahibi olmaları için çaba sarf etmesi gerçekten takdire şayan bir harekettir.

Yine kendisini tanıyanların anlattıklarına göre; tutumlu bir insanmış. Gelen mektup ve evrak zarflarının iç taraflarını müsvedde olarak kullanılmasını sağlamış; kâğıt israfından kaçınmış.

Yine arkadaşlarının anlattığına göre çok hatırşinas, kadirşinas biri imiş. Dost- akraba ziyareti için bir ilden bir ile gitmeye erinmezmiş. Gelen mektuplara beklemeden cevap yazarmış.

Gıyaben tanıdığım ve takdir ettiğim Lütfi İkiz'e Allah'tan büyük bir bağışlanma ve mükâfatların en güzeliyle karşılık verilmesini diliyorum.

Dipnot

1)Güçlü, Mustafa, “Lütfi İkiz”, Konya Ansiklopedisi, C:4, s.329. Büyükşehir Belediyesi Yay. Ağustos/2012 KONYA