Spor deyince genellikler insanların aklına ilk önce futbol, sonra da basketbol geliyor. Genel olarak Türkiye'nin her yerinde bu böyle. En azından birçok şehir gezmeme rağmen benim gözlemlediğim kadarıyla durum bundan ibaret. Fakat dün Saraçoğlu Tesisleri'nde o kadar çok şey yaşadım ki, Konya için sporun sadece futboldan ibaret olmadığını gördüm.

***

Dün sabah her zamankinden daha kötü bir şekilde güne başladım. Önce telefonumu evde unuttum, sonra gazeteden geri dönüp telefonumu alıp geldim. Gazeteye geldiğimde arabadan inerken de istem dışı olarak önce telefonu sonra anahtarları yere düşürdüm. O an bugün normal bir gün olmadığını anlamıştım. Fakat iyiye yönelik bir durum olacağı aklımın ucundan geçmezdi.

***

Gazeteye geldikten sonra Saraçoğlu Tesisleri'nde hokey maçları ve drag yarışlarının olduğunu gördüm. Oraya girerek havayı teneffüs etmek istedim. Bölgeye vardığımda ise gerçekten hiç beklemediğim bir kalabalıkla karşılaştım. Öyle ki yol kenarında araç park edecek hiçbir yer kalmamıştı. Tesise en yakın park yeri 2 kilometre uzakta duruyordu. Neyse ki tesis içerisine girebilme avantajımız bizi kurtardı.

***

Saraçoğlu Tesisleri'ndeki bu kalabalık beni daha da heyecanlandırdı. Serüvene ilk önce hokey maçından başladım. Buradaki tribünlerde iğne atsan yere gelmezdi. Tıklım tıklım doluydu. Tribüne sığmayan insanlar da tel örgülerin ardından maçı takip ediyordu. Gerçekten de sıkı bir maç olduğunu söyleyebilirim.

***

Ardından drag pistine geçmeye başladım. Oraya vardığımda ise yine aynı şekilde büyük bir kalabalık vardı. Piste çıkmakta ufak bir sorun yaşayarak müsabakaları dışarıdan fotoğraflamaya karar verdim. Sonra tribünlerin ardından pist kenarındaki tepelerden birisine çıktım. Burada bir şey daha dikkatimi çekmişti. 3 tribün bulunmasına rağmen 3'ü de tıka basa dolmuştu. Öyle ki bulunduğum tepenin 500 metre ilerisine kadar da aynı şekilde insan kuyruğu devam ediyordu.

***

Küçüklüğümde Tokyo Drift isminde çok sevdiğim bir film vardı. O dönemler ülkemizde araç sporlarının olduğu bir yerin varlığından haberim yoktu. İnsanlar çok tuhaf gelirdi. Onları anlamak, anca içlerine girmekle oluyormuş. Araçların kontak sesine bile tezahürat eden seyirciler gördüm dün. Öylesine ki kazananı alkışlayıp, kaybedeni teselli alkışlarıyla karşılıyorlardı yarış sonrası. Centilmenliğin de hat safhada olduğu bir organizasyon.

***

Tepeden başımıza sıcak geçmesin diye artık dönmeye karar verdim. Tam o sırada da kalkışa hazırlanan araçlardan birisinin teknik servis ihtiyacı doğdu. Ardından ise klasik araçlar gösteri turu yapmak için piste çıktı. Eskiden beri klasik arabalara tutkum vardı zaten. Haliyle dikkatimi de çekmedi değil. Burada biraz daha kalabileceğimi düşündüm. Tel örgülere iyice yaklaşıp araçları incelemeye başladım. Sahipleri araçlarla ilgili her bilgiyi verişinde tribünler büyük bir coşku ile onları selamladı. Alkışların ardı arkası kesilmedi.

***

Dün anladım ki, Konya gerçekten spor şehri olmaya aday bir il. Gerek futbolu, gerek basketbolu ve gerekse amatör sporlarıyla 7'den 70'e herkesin beğenisini toplayan bir şehir.