Haber yapmak,halkı bilgilendirmek, gelişmelerden haberdar etmek, eğitmek, eğlendirmek, fikir sunmak, eleştirmek ve kamu vicdanının sesi olmak bizim asli görevlerimiz...

Gazetecilerin, bir gün iş bıraktığını düşünün.Her sabah elinize 'dün ne olmuş, bugün gündemde ne var, yarın ne olacak?' sorularına yanıt bulmak için aldığınız gazetelerin bir sabah olmadığını düşünün...

Televizyon kanallarınınbir gün boyunca hiçbir şekilde haber vermediğini, hatta yayın yapmadığını düşünün...

Radyoyu açtığınızdahiç ses gelmediğini düşünün...

Haber akışının en hızlı olduğu internet sitelerine erişemediğinizi, kimseden haber alamadığınızı düşünün...

Ne olurdu? Hiç düşündünüz mü?

Ekabirlik etmek niyetinde değilim ama yaptığımız işin kutsal bir yönü olduğunu hem okurlarımızın, hem de yaptıkları etkinliklerin duyurulması, bilinir kılınması için; bizi etkinliklerine davet edenlerin mesleğimizin bu kutsal yönünü iyi bilmesi lazım gelir.

Hiçbir gazeteci, 'çorbacı' değildir!

Zaman zaman kamu kurum ve kuruluşlarından, siyasi partilerin il ve ilçe teşkilatlarından, çeşitli sivil toplum kuruluşlarından, meslek odalarından, iş adamlarından, sanayicilerden veya sıradan vatandaşlardan basın daveti alıyoruz.

Kamunun yararına olduğuna inandıkları bir şeyler yapıyorlar ve bunu kamuya duyurabilmek için kamu vicdanının sesi olan gazetecileri davet ediyorlar.

Davetiyelerdeki metni okuduğum zaman, bazen o metni gönderen kurumu arayıp öfkemi kusmamak için kendimi zor tutuyorum...

Neden mi?

Falanca gün, filanca saatte, felanca yerde yapacağımız kahvaltılı basın toplantımıza davetlisinizgibi bir cümle, beni çileden çıkarmaya yetiyor.

Sadece ben değil, eminim ki mesleğinin itibarını düşünen, çapulcu, çorbacı değil gazeteciyiz diyen, amacı aç karnını doyurmak değil; topluma faydası olduğunu düşündüğü bir konuda haber yapmak olan her gazeteci benimle aynı fikirdedir.

Ne demek kardeşim kahvaltılı basın toplantısı?

Yahu sen o toplantının kahvaltılı olduğunu söylemesen, gazeteciler gelmeyecek mi senin organizasyonuna?

Ne zannediyorsunuz siz gazetecileri?Gözünüzde ve gönlünüzde nereye oturtuyorsunuz? 'Karınlarını doyuralım da ondan sonra istediğimizi yaptırırız' düşüncesindeyseniz, yanılırsınız...

Basiretimizi kaybetmedik çok şükür.

Misafire ikramda bulunmak bizim kültürümüzde var. En iyi şekilde ağırlarız, yarım ekmeğimizi dahi paylaşırız...

Ama tekraren söylüyorum, kahvaltılı basın toplantısı yapıyoruz hadi gelin diyerek değil!

İğneyi diğerlerinebatırdık da, çuvaldızı da kendimize batırmamız lazım sanki... Her ne kadar bu sektörde mesleğinin itibarını düşünerek hareket eden gazeteciler var ise de, bırakın mesleğini kendisinin itibarını dahi hiçe sayarak kahvaltılı-yemekli basın toplantısı peşinde koşan meslektaşlarımız da maalesef yok değil!

Belki de içimizdeki çürük elmalar nedeniyle sektörümüzde böyle bir algı oluştu.

Bir karar aldık, basın davetiyelerinde kahvaltılı-yemekli-kokteylli ve benzeri ifadelerin yer aldığı toplantılara mümkün mertebe katılmayacağız. Bu şekilde davet edenleri de arayıp uyaracağız.

Mesnevi'den:

“Acı tatlı, bu gözle görünmez. Basiret ehli onları, akıbet penceresinden görmeyi bilir.”