Bu haftaki yazım ile bir yılı tamamlamış oluyorum. Elimden geldiği işlerimin izin verdiğince her hafta sizlere temel ekonomik gelişmeler hakkında ve gündemin karanlık taraflarında kalmış konular ile ilgili olarak yazılar yazmaya çalıştım. Bu güzel yolculukta bizleri yalnız bırakmayan tüm okurlarıma teşekkür ederim.

2016 yılı sadece ekonomi adına değil siyasi ve sosyal gelişmeler ile de hayatımıza hızlı bir giriş yaptı. Seçimin ardından esen ılımlı hava kendisini, mülteci sorunu, terör sorunu, ülke anlaşmazlıkları, petrol fiyat düşüşleri, FED kararları, açıklanan veri yığınları ve hem içeride yaşanan hem de dışarıda yaşanan pek çok ekonomik, siyasi ve sosyal içerikli gelişmelerle sert rüzgârlara bıraktı. İçinde yaşadığımız durumları hem takip etmekte hem de anlamakta zorlanıyoruz. Ekonominin acilen sağduyuya ihtiyacı var. Hızlı ekonomik sürüklenmeler içinde, değişen koşullar nasıl oluyor da bildiğimiz okumalara izin vermiyor? Birkaç gündür sürekli aklımda bu cümle yankılanıyor.

Öncelik sağduyu çerçevemizi genişletip öncelik sıralamasından geçirdikten sonra adımlar atmalıyız. Nasıl olacağını gelin hep birlikte tartışalım. Asgari ücret tartışmaları gereksiz suni gündemler yarattı, bu konu pekala ertelenebilirdi. Havanda bu kadar su dövemeye gerek yoktu. Bu yılın sonlarına doğru ertelenerek geçmişe ait bir düzenlemeyi içermesi sağlanabilirdi. Böylelikle diğer meseleler için daha uygun şartlar oluşturulabilirdi.

Bir diğer konu Rusya meselesi; sorun daha geniş bir perspektifte ele alınarak, farklı bir ülke arabuluculuğu ile ekonomik olarak nefes alınabilirdi ve belki de sözde ekonomik yaptırımlar ertelenebilirdi. Vurgu sürekli iki ülkenin kayıp ekonomik performansına yapılabilirdi.

Yapılan reformların tanıtımlarına daha fazla önem verilerek algı beslemesi yoluyla büyüme, ihracat, gibi makro ekonomik kavramlarda rahatlama sağlanabilirdi.

Bir diğer meselede Orta Vadeli Program, daha iyi bir hazırlanma ve Türkiye'nin önde gelen kurumlarının belki görüşleri doğrultusunda, daha sağlam ve tutarlı öngörülerle ve gerekçelerle kamuoyu çok alternatifli olarak bilgilendirilebilirdi.

Petrol düşüşlerinin olumlu etkisi ekonomi için daha yüksek sesle dillendirilebilir ve makro ekonomik performans açısından üretim ağırlıklı çıktı ve ihracat için rekabet avantajı sağlanabilir.

Dış ekonomik ve finans ağırlıklı olumsuz bekleyiş kırılganlıkları yapısal politikalar aracılığı ile bertaraf edilebilir. Sürekli her mecrada pozitif ekonomik anlayış vurgusu yatırımların yönelmesinde önemli bir rol üstlenebilir.

Ekonomik gelişme ve hedeflerin siyaset ve dış siyaset ile ilişkisi olabildiğince zayıflatılarak, ekonomi açısından performans artırıcı bir hamle yaratılabilir.

En önemli durum ise hazırlanan ve kamuoyu desteği alınmış plan, program ve hedeflere sıkı sıkıya bağlılık, sahip çıkma ve güvence sağlama negatif yaklaşımları ortadan kaldırabilir.

Ani yaşanan şok gelişmeler için bile sağduyulu bir ekonomi yaklaşımı, birlikteliği ve vurgusu negatif sapmaların önüne geçebilir.

Son olarak yapısal eksiklikler bir an önce gerekli politikalarla desteklenmeli ve çözüm(ler) üretilmelidir. Bu saydıklarımın bir kısmı yapılmaya çalıştı ama her seferinde ani gelişmelere kurban edildi.

Acilen ekonominin omurgası ani gelişmeler için gerekli esnekliğe ulaştırılmalıdır.

 

Y. Doç. Dr. Bülent Darıcı

[email protected]