Mevlana törenlerini benimsemediğimi hatta yasaklanması gerektiğini dile getirmiştim.

Çünkü törenlerin amacının dışında icra ediliyor. 

UNESCO tarafından kültür mirası olarak kabul edildiği belirtilen Hz. Mevlana'yı anma etkinliklerinin ne şekilde gerçekleştirildiği önemlidir.

Gerçekleştirilen turisttik bir anlayıştan ibarettir. 

Fakat turistik olarak yapılan etkinliklerde yapılan en büyük yanlışlık kutsallığı olmayan Mesnevi'nin kutsallaştırılması, bizim gibi Allah'ın bir kulu olan Hz. Mevlana'yı insanlığın kurtuluşu olarak gösterilmesi.

İşte bu iki etken zihinlerde yanlış yönlendirmelere yol açıyor. 

Birileri yine kızabilir ama Mesnevi'nin diğer büyük İslam alimlerini yazdığı eserlerden ne farkı var?

Hz. Mevlana gibi hoşgörü, alçak gönüllülük ve saygıda Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri'nden, Hacı Bayram-ı Veli'den ne farkı var?

Hiçbir farkı yok. 

Ama bir takım Mevlana dalkavuğu utanmasa Mesnevi kutsal kitap diyecek, haşa Hz. Mevlana'yı peygamber ilan edecek! 

İşi bir anlamda bu noktaya getirmeye çalışanları görüyoruz. Belki kalplerinde böyle bir şey yoktur ama ağızlarından çıkan ifadeleri yorumladığımızda bu anlam çıkıyor. 

Hz. Mevlana fani dünyada yaşamış, ebediyete intikal etmiştir. 

Bundan sonra onun bize yapacağı bir şey yoktur. 

O diğer İslam alimleri gibi bıraktığı eserlerle yaşacaktır. 

Dikkat edin eserler diyorum, kutsalları demiyorum. 

Bu gün dillerden düşmeyen Mesnevisi. Herkes okuyacak diye bir durum söz konusu değil. 

İsteyen kültürünü geliştirmek adına, Mevlana burada ne yazmış diye merak edip okuyabilir.

Bunun haricinde okumalık bir kitaba anlam yüklemek benim itikadıma uymuyor. 

Anlam yüklenecek tek kitap Kur'an-ı Kerim'dir ki, ismi dahi anlamlar yüklüdür.

Hz. Mevlana benim için sadece Allah dostudur...

Gelelim asıl meseleye.

Dönmek o kadar kolay mı?

Kültür Bakanlığı ve Konya Büyükşehir Belediyesi bünyesinde her yıl semazenler Konya'da sema icra ediyor. 

Peki, bu semazenlerin kaçı Mevlevihanelerde eğitim aldı, çilehanelerde kaldı. 

Mevlevi olmak, semazen olmak kolay mı?

Mevlevi dervişi olmak için 1001 gün çilehanede kalınıyor. 

Buna kaç insanın nefsi dayanabilir?

Kalınmadığı için semazenler parayla dönüyor. 

Oysa semazenlik para için yapılmamalı, aşk için yapılmalı. 

Para için yapıldığından  semazenlerin özel hayatlarında ne kadar ahlaki kurallara riayet edip etmedikleri de meçhul! 

Çünkü memur veya sözleşmeli personel. Görevi icabı semazen elbisesini giyip, kurallara uyarak dönmesini tamamlıyor. 

Millet çok duygulandım, haz aldım diyerek törenlerden çıkıyor!...

Sema mukabelelerinin üzerinde dolaşan ticari rant gölgesini temizlemek zaruri bir ihtiyaçtır. Ücret almadan gönüllü olarak mukabele etmek isteyenlerin arzuları dikkate alınmalıdır. 

Belki bu sayede Hz. Mevlana'ya karşı gerçek anlamda vefa borcumuzu ödemiş oluruz.