Teröre karşı geçmişte bir çok önemli operasyonda adı geçen, “Yeşil” lakabıyla tanınan Mahmut Yıldırım ve dönemin Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele (JİTEM)'in çalışmaları anlatıldı hep. Mahmut Yıldırım'la ilgili sürekli anlatılan bir hikaye ile başlayalım;

Mahmut Yıldırım (Yeşil) ve ekibi, Diyarbakır kırsalında giderken, bir grup teröristin yolda otobüs durdurarak, halka baskı uyguladıklarını görürler. Yeşil, ekibine aracın farlarını söndürmelerini söyler. Ardından PKK'lı teröristlere sessizce yaklaşırlar. Terörist grubun içerisindeki sözde üst düzey yetkili, bir taşın üstüne çıkarak, otobüsten indirdikleri vatandaşlara seslenir;

Burası bizim kontrolümüz altında. Hani nerde devletinize!

Bunun üzerine Yeşil ve ekibi, teröristleri etkisiz hale getirmek için operasyona başlar. Yaşanan çatışma sonucu terörist grup etkisiz hale getirilir ve otobüsten indirilen vatandaşları kurtarırlar. Ardından Yeşil PKK'lı sözde liderin halka seslendiği taşın üstüne çıkarak;

“İşte devlet burada!” der. 

Şimdi bunu neden anlattım;

Türk milleti, dünyanın en köklü medeniyetlerinden biridir. Tarihten gelen bu birikim, Türk milletinin devletleşme sürecini kökleştirmiş, devlet yapısı sağlam temeller üzerine kurulmuştur. Bu bağlamda, bir çok devlet kurarak, dünyaya kendini defalarca ispatlayan Türk milleti, “Devlet geleneğinin” ebediyete kadar süreceğini göstermiştir.  

Evet, Türkiye olarak, ülke olarak zor dönemlerden geçiliyor. Ancak, devlet geleneği içerisinde bugüne kadar var olmuş bir yapı, elbette bu zor dönemlerden de çıkmasını bilecektir. İşte 15 Temmuz'dan sonra devlete ve millete kast eden FETÖ'nün durumu ortada. Yıllardır bu milletin canına kast eden hain PKK terörünün durumu da ortada. Terör örgütleriyle mücadelede her ne kadar hatalar yapılmış ve bu terörün bu kadar kanı dökecek güce erişmesine neden olacak yanlış politikalar uygulanmışsa da, devlet bir noktadan sonra ülkenin ve milletin bekası için milli mekanizmasını harekete geçirecektir. Ki; Türkiye'nin zorlu süreçten geçtiği bugünlerde yapılan budur.

Sen çıkacaksın, demokrasi, halkların kardeşliği gibi sihirli kelimelerle, Kürt halkının temsilcisi olduğunu söyleyeceksin; diğer taraftan hain terör örgütüyle el ele, kol kola gezeceksin! Her defasında, terörün canını yakınca, yapışık ikizler misali senden “Ah” sesi gelirse, iş sana gelince de “Vah” demeyeceksin! Sen teröre destek vereceksin, her defasında PKK'nın siyasi temsilcisi olduğunu göstereceksin, koskoca bir devlete kafa tutacaksın, bu devlet bunlara sesini çıkarmayacak! Birincisi; bu hain anlayış Kürt halkının temsilcisi olamaz. İkincisi; kimse kusura bakmasın, Türkiye Cumhuriyeti, Türk geleneğinden gelen devlet olma anlayışını asla kaybetmiş değildir. 

Sen her fırsatta terörden beslendiğini söylersen, bunu gösterirsen, devlet bir gün çıkar gelir “Devlet burada!” der. Bugün olan da işte tam budur. Geç de olsa HDP'ye yapılan operasyonlar bu anlamda olması gereken bir durumun tezahürüdür. Şimdi çıkıp da kimse; yok demokrasi, yok özgürlük, yok insan hakları, yok hukuk, yok adalet, yok bilmem ne! Demesin. Akan onca kanın, dökülen onca gözyaşının hakkı ne olacak?  

Bu nedenle, büyük Türk milleti ve devleti, içindeki pislikleri atacak, yeni, tertemiz ufuklara doğru yol alacaktır. Hukuksa hukuk, adaletse adalet, insan haklarıysa insan hakları; her şey “devlet olma” anlayışı ile yürüyecek, yapılan hiçbir hainlik hesapsız kalmayacaktır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bu zorlu süreçten siyasetle değil, köklü bir geleneği olan “Devlet” eliyle çözecektir. Sevgi, saygı ve dua ile!