UZAKLIK VE YAKINLIK!                                                                                                                                                  

Çağrışımla gelen iz bırakan yaşanmışlıklarımı belli süzgeçten geçirerek sizlerle paylaşıyorum.

Evet, hem toplum içinde hem de zihnimizde iz bırakmak için yapılan bir iş bir oluş, hizmetler ve eserlerle olduğu muhakkaktır.

Öyle ise devletine, milletine, memleketine yaptığı faydalı hizmetler ve eserleri ile iz bırakanlar ebediyete kadar anılır, yâd edilir. Dahası bu yapılan hizmetler sadaka ı cariye hükmünde ise en büyük bahtiyarlık olacaktır. Öyle değil mi?

İz bırakanlar iyi güzel faydalı izler bırakmasıyla sonradan gelenler için takip edilecek en doğru yol olacaktır.

Çocukluk yıllarda rahmetli babamın dayısının oğlu köyden gelir ve geç vakitlere kadar babamla anılarını yaptıklarını, pişmanlıklarını anlatırdı.  

Ben onlara hizmet ederken anlattıklarına kulak misafiri olurdum.

---Halaoğlu bazen yaptıklarımız aklıma gelir ve çok üzülürüm. İlan Abdullah, Dingil Arif, Şiytan Mehmet ve ben bir araya geldik mi, kimse hakkımızdan gelemezdi. Pek de hayırlı işler yapmazdık…

Hülasa sonradan sahip çıkamayacağımız işlerin içine girdik…….

O yıllarda onların yaptığı ufak tefek kaçamaklardır.

Ya şimdi kinle hasetle çekememezlikle bir araya gelerek sözde iş yapanların sonu pişmanlık ve hüsrandır.

Cenabı Allah’a hamdolsun bizler yaşanmışlarımızda pişmanlıklar yoktur. Biz yola ikna edilenlerle değil, hiç kimseyi zorlamadan birbirimize güvenen ve inananlar olarak yola çıktık. Sonuçta başarılı olduk. Kurdun kuşun yediden yetmişe herkesin desteğini ve duasını aldık.

Hayal ettiğimiz yılların düşleri topluma, insanlığa, memlekete, devletimize faydalı eserlerle hizmet ürettik. Ki, bu hizmetler Allah rızasına nail olma adına hem dünyevi hem uhrevi olarak değer katacak yukarıda da ifade ettiğim üzere sadaka ı cariye hükmündedir. Cenabı Allah’ın izni keremi ile başarılı olundu.  Bizler için bu en büyük memnuniyet ve bahtiyarlıktır.

Bunun yanında üzüldüğümüz elbette oluyor. Üzüntümüz düş kırıklığı ile gelen incinmedir. Aslında bizlerin incinmesinin nedeni küçük insanların yaptıkları değil küçük insanlara yüklediğimiz büyüklüktür.

Ömründe Allah rızası için hiçbir iş yapmamış olanlardan hayırlı iş beklemek hayal kırıklığı olmaktadır.

Çığır açanlar ile açılan çığırda mavra atan cirit atan süflü fareler Anadolu’da ki ifadeyle sıçanlar kıyaslamak olur mu?

Muhakkak bizi bilen bilir bilmeyenler kendileri bilir. Dolayısıyla onların müşahitliğine ihtiyacımız olmaz. Cenabı Allah’ın şahitliği kâfidir. Diyerek yazımı bitiriyorum…

UZAK VE YAKIN!

Yakınlık her demde beraber olmaktır.

Eğer sen her dem yoksan yanımda,

Yakın olsan da bana uzak olursun.

Gidip gelme mesafesi değil yakınlık.

Her an onu duymak ve onunla olmak.

İşte o zaman uzaklar yakın olur.

---

Bambaşka haldir yakın gördüklerinin uzak olması,

Dar çember içinde insanın sıkışıp kalması,

Adım atmaya takatının olmaması donup kalınması,

Sonrasında her tarafın çevrilmiş tuzak olur.

Gidemezsen bulamazsın yakınlar bile uzak olur.

---

Ne düşlersin ne olur sanki zincire bağlısın?

Gidemezsin gelemezsin ve bu döngüden kurtulamazsın.

Bilinmez görünmez prangalar tutar bağlar seni,

Düşlerde kalır bütün o güzellikler unutamazsın.

Gidemediğin yerin adı, her zaman uzak olur!