Süper Lig'in ilk yarısını 26 puan toplayarak 7. olarak tamamladık. Bu sonuç Süper Lig tarihimizin en iyi ilk yarı neticesi. Eldeki mevcut kadroya baktığımızda aldığımız 26 puan bizim için büyük başarı. Rakibimiz olan diğer takımların kadrolarına baktığımızda şunu açık yüreklilikle söyleyebilirim ki Süper Lig'in en kötü takımlarından birisiyiz.

Defansından ortasahasına, forvet hattından yedek kulübesine kadar detaylı bir inceleme yaparsak ne kadar sıradan futbolculardan kurulu bir takım olduğumuzu çok rahat görebiliriz. Süper Lig kalitesinde kaç futbolcumuz var diye sorsak cevap vermekte zorlanmayız. Neresinden toplarsan topla 3 veya 4'ü geçmez.

Eee durum ortadayken, kadro kalitemiz böyleyken şuan ligdeki bulunduğumuz yer çok ama çok büyük başarı. Bu başarının en büyük mimarı da zaman zaman ağır bir şekilde eleştirsekte Aykut Kocaman'dır.

Peki bu eleştirilerimizde haksız mıyız? Tabiki hayır. Her ne kadar ligdeki başarının mimarı olsa da oyuncu tercihleri ve takımımıza oynattığı korkak oyun yüzünden eleştirilmeyi sonuna kadar hak ediyor. 

 Mesela son oynadığımız Beşiktaş maçını ele alalım. Aslında ele alınacak hiç bir yeri yok. Neresinden tutarsanız elinizde kalır. Tamam rakibimiz ligin lideri ve şampiyonluğun en büyük adaylarından. İyi de kardeşim bu kadar da korkak oynanmaz ki? Sahaya çıkan onbir içinde Bajıc ve Rangelov hariç hepsi defans karakteri ağır basan oyuncular. Peki biz kimle topu ileri taşıyıp, rakip kalede etkili olacağız? Bu iki futbolcumuzun kapasitesi zaten belli. Bu zihniyetle birçok takımdan puan alabilirsiniz ama kaliteli oyunculardan kurulu bir takımdan asla. Alırsanız da bu tamamen şans eseridir. Tesadüftür.

 Bizi Beşiktaş karşısında aldığımız sonuçtan çok oynadığımız basiretsiz ve korkak futbol üzdü. Şunu açık bir şekilde belirtmeliyim ki Beşiktaş sezonun en rahat 2-3 maçından birisini oynadı.Belki de sezonun geri kalan kısmında da bu kadar rahat başka bir karşılaşma oynamayacak. Beşiktaşı bu kadar rahat oynatan en büyük neden ise Aykut Kocaman'ın oyuncu tercihi ve korkak oyun tarzı. Bu oyun tarzı ile rakibiniz kim olursa olsun puan almanız çok zor. Hele birde geriye düşerseniz oyunu çevirmeniz için şanstan başka faktörlere de ihtiyacınız var demektir.

 Neyse. Dediğim gibi bu oyuncu kadrosuyla elden gelen bu. Başka yok. Hele hele puanın aslanın midesinde olduğu ve her puanın altın değerinde olduğu bir ligde ilk yarı itibariyle aldığımız 26 puanı öpüp başımıza koymamış gerekir. Bundan iyisini düşünmek hayalcilikten öteye gitmez.

 Eksiklerimiz belli. Hangi mevkilere takviye yapılması gerektiğini tahmin etmek için futboldan fazla anlamaya gerek yok. Bu zamana kadar yapılmış transfer hatalarının tekrarlanmaması taraftarın en büyük isteği. Sadece duran topa bel bağlayan bir takım olma kimliğinden çıkıp süratli ayaklarla rakip kaleyi abluka altına alan bir takım olmamız gerekir. Bunun için ise direkt ilk onbir de oynayacak en az 4 futbolcuya ihtiyacımız var.

 Sol ve sağ bek, oyun kurucu, sağ ve sol açık ve son vuruşlarda başarılı, süratli bir forvet. Bu saydıklarım takımın ihtiyacı olan mevkiler. Bakalım yönetim bu ihtiyacın ne kadarını karşılamak için gerekli hamleleri yapacak. Merakla bekliyoruz.

 Yönetimin gerekli hamleleri yapması şart. Değilse sezonun ikinci yarısı bizim için kabus olabilir. Puan olarak altımızda olan takımların gerekli hamleleri yapacağını düşünürsek bizim de takımımızı güçlendirmemiz şart. Lig sonuna doğru korkulu rüya görmeyiz. Bu konuda içimiz rahat. Küme düşme barajı en fazla 35 puan olur. Biz de çok rahat 40 puanın üzerine çıkarız. Ligdeki bu rahat konumumuz  Türkiye Kupası'na ağırlık vermek için büyük fırsat. Avrupa kupalarına gitmenin en kısa ve kolay yolu olan Türkiye Kupası'nda geçen seneden daha iyi bir grafik çizeceğimizi düşünüyorum.

 Sezonun ikinci yarısında ligde ve kupada oynayacağımız tüm karşılaşmalarda takımımıza başarılar diliyorum. Her zaman ve daima KONYASPOR.