İnsanı en fazla yoran ve üzen şey belirsizliktir. Yani yapılacak olan bir şey hakkında kesin karar verilememiş olmamsıdır.

İnsan bir şeyi yapmaya karar verdiği zaman, işi daha çabuk yapar. Önemli olan kararını net bir şekilde vermiş olmasıdır. Politikada da bu böyledir.

7 Haziran 2015 milletvekilleri seçimlerinin ardından iki ay geçti. Bu zaman zarfında bir hükümetin kurulamamış olması, ülkenin kalkınmasına, yatırımlarına set vurdu. İhracatlar durdu. Piyasa alt üst oldu. Dolar hiç yapmadığı kadar tavan yaptı ve yatırımcıları zor durumda bıraktı. Dolar ile yatırım yapan şirketler alış verişlerini kısmen dondurdu ve piyasanın durulmasını beklemeye başladı. Her geçen gün yatırımcıların aleyhine oldu. Dolayısıyla Türk milleti zarar gördü.

Hükümet neden kurulamıyor? Neden insanlar ülkenin menfaatini birlik ve beraberliğini her şeyin üstünde görmüyor?

Gelen haberlerden ve yapılan açıklamalardan anladığımız kadarıyla AKP'li politikacıların ülkenin dağılmasına sebep olacak açılım politikalarından vazgeçmemiş olması en büyük sebeptir. Buna bir de şeffaf olmayan bakanların yargılanması istenince her halde hiçbir bakan MHP ile bir koalisyona sıcak bakmaz. Bir de seçilen milletvekillerinden bazılarının olası bir erken seçimde kendilerine parlamentoda yer bulmamaları biraz zor görünüyor. Bu avantajı kaybetmemek için de işleri yokuşa sürüyorlar. Dem bu dem diyip milletvekilliği maaşını cebe indirmeye devam ediyorlar. Daha sonra da kıyak emekliliği kazanmanın yollarını arıyorlar. Bir seçim hükümeti kurup iki sene milletvekillini sürdürebilirlerse değme keyiflerine.  Ülkede pahalılık varmış, kredi kartları borcu tavan yapmış, borsa tepe taklak olmuş, dış borcumuz 3-4 kat artmış bu vekil efendilerin umurunda değil. Tek dertleri ceplerinin dolu olması, enselerinin kalın olması!

Ey vekiller! Bu millet size hükümeti kurun diye oy verdi. Hiçbir partiye tek başına hükmetme yetkisi vermediğine göre koalisyon yapın dedi. Koalisyon yapmamak için neden ayak diriyorsunuz?

Türkiye'nin parçalanmasına sebep olacak açılımdan neden vazgeçmiyorsunuz?  Sizleri ülkeyi parçalayacak, demokratik haklarımızı hiçe sayacak kararları alın diye mi oy verdik size. 

Yeni bir hükümetin kurulabilmesi için Türkiye Cumhuriyetinin temel taşı olan ilk dört ilkesinden asla taviz verilmemelidir. Devletin bayrağı ay- yıldızlı, kırmızı renkli Türk bayrağıdır. Türk bayrağının yanında neden bir paçavrayı ikinci bir bayrak olarak dalgalanmasını seyrediyordunuz? Neden Türk bayrağını yakanlardan, indirenlerden hesap sormuyorsunuz? Neden Diyarbakır'da yol kesip, arama yapan PKK militanlarına hadlerini bildirmiyorsunuz?

Devletin resmi dili Türkçedir. Osmanlı Devleti'nin anayasasında da bu böyledir. Türkçe bilmeyen devlet memuru olamaz. O zaman bu Kürtler yok muydu? Vardı. Neden o zaman sesleri çıkmadı? Çıkamazdı; çünkü bir devletin bir tek resmi dili ve bayrağı olur. İkinci bir dil ve bayrak devleti bölmektir, fitne çıkarmaktır.

Ey açılım, saçılım diyen vekiller, bizden aldığınız maaşlarla bu lafları ederken, PKK'lıları bu kadar şımartırken hiç mi yüzünüz kızarmıyor? Yol kesmek ne demek, mahkeme kurmak ne demek? Toprak reformu yapıp militanlara para temin etmek ne demek? Neden bunlara taviz veriliyor?

Türkiye Cumhuriyeti devletinin doğuşunda ve güneyinde yeni bir oluşuma Türk milleti olarak asla izin verilmeyecektir. Biz, Büyük Selçuklu Devleti'nden beri bu bölgelerin hâkimiyiz. Kanla aldığımız kanla veririz. Kanımızın son damlasına kadar da savaşmaya hazırız.

Tek isteğimiz vatanını ve milletini seven insanların, vekillerin bir araya gelerek bu dağılıma bir dur demeleri ve bu doğrultu da hükümet kurulması. 

Huzurlu, mutlu günler ülkemin ve milletimin üzerine doğması dileğiyle!