Önce Dağlıca, sonra Iğdır...
Son iki günde verdiğimiz toplam şehit sayısı 30...
7 Haziran'dan sonra verdiğimiz şehit sayısı ise 100'ün üzerinde...
Öyle bir duruma geldik ki, acılarımızı bile hakkıyla yaşayamıyoruz. Kırk yamalı bohçaya döndü yüreklerimiz. Her şehit haberinde aynı acıları tekrar tekrar yaşıyoruz. Acılarımızın üzerine acı basıyoruz. Acılarımızı yeni acılarla bastırmaya çalışıyoruz.
İtidalli olmaya çalışıyoruz. Sendeliyoruz. Ama yıkılmıyoruz. Öyle de olması gerektiğine inanıyoruz. Bizi yıkmak isteyenlerin karşısında dimdik durmak gerekiyor.
Tüm bunları yapmak gerekiyor olmasına gerekiyor da, daha fazlasını da yapmak da gerekiyor...
Harekete geçmek gerekiyor. Savunma üzerine konuşlandırılmış olan sistemin saldıranın kafasını ezmeye dönmesi gerekiyor.
Serde can, gözde yaş kalmadı artık...
Uyanın artık!!!
Bu toprakları Anadolu yapanların kemikleri sızlıyor.
Sahi Anadolu diyoruz da... Anadolu artık gözü yaşlı ANA dolu...
“Vuracaklarmış, vursunlar. Kuytu bir köşede değil, yüreklice alnımızın çatından vursunlar” diyen vatan evladının anası ağlıyor bugün...
Kimsenin bizi böyle ağlatmaya, içimizi bu kadar yakmaya, dert üstüne dert katmaya hakkı yok!
Birileri buna teşebbüs ediyor da, biz buna neden fırsat veriyoruz bilemiyorum...
Her şeyin bir sınırı var. Her ne kadar acılarıyla yaşamaya çalışan, acılarına alışmış bir millet olsak da çekebileceğimiz acının da sınırı var.
Allah kimseye çekemeyeceği kadar yük, altından kalkamayacağı kadar büyük acı vermesin. Büyük bir imtihandan geçiyoruz. Orası aşikar.
Hak ile batılın savaşı gibi.
Rabbim her zaman iyinin ve doğrunun yanındadır. İyi ve güzel olanı emreder, iyilik ve güzellik için atılan adımları destekler.
İçimizdeki acı zaman zaman sınırını aşıyor da yüreklerden taşıyor. Önceki gün tüm Türkiye'de acıları taşan insanlar sokaklara döküldü. Dertlerini anlatmaya, seslerini duyurmaya çalıştı.
Millet, vatan, bayrak, maneviyat söz konusu olduğunda hep bir adım önde olan Konya, dün de üzerine düşen görevi hakkıyla yerine getirdi.
Belki çok fazla anlam ihtiva etmiyordu. Ama büyük bir organizasyondu. Binlerce araç artarda sıralanıp, şehidimizin Yazır Mahallesi'ndeki evinin önünden de geçerek Konya Şehitliği'ne kadar ulaştı.
Şehitlikte ne sloganlar atıldı. Ne lanetler yağdırıldı. Hepsi birbirinden farklı ama yürekleri aynı olan on binlerce Konyalı, şehitliğin etrafında bir yürek çemberi oluşturdu.
Dualar edildi tüm şehitler için. Yüreklerdeki yangını söndürecek olanın sadece el açıp Allah'tan yardım dilemek, dua etmek olduğunu bilerek dua ettiler.
Ve sadece aminler yükseldi göklere.
Allah, rahman ve rahim isimleri hürmetine şehitlerimize rahmetiyle tecelli etsin. Kahhar ismi şerefine tüm zalimleri, bize bu zulmü uygulayanları, canımızı yakanları, evlatlarımızı şehit edenleri, birliğimize kastedenleri kahhar ismi hürmetine kahr-u perişan etsin. Şafi ismi hürmetine de tüm yaralılarımıza, gazilerimize şifa versin.
Hayy'dan geldik, Hû'ya gidiyoruz.
Rabbim inşallah bu millete bir daha böyle acılar yaşatmasın.