47 MAÇ SONRA 3 GOLLÜ GALİBİYET

11 Mayıs 2014 tarihinde yine lig sonuncusu ama düşmeyi garantileyen  Kayserispor'u  3 gol atarak mağlup eden Torku Konyaspor 47 resmi maç sonrası bir takıma 3 atıp 2 yiyerek  galip gelebildi. Tebrikler.

Milli maç aralarından sonra oynanan  müsabakalar her türlü sonuca açıktır. Milli takımlara fazla oyuncu vermeyen takımlar için avantaj olan bu dönem, birçok milli takım oyuncusunu bünyesinde barındıran takımlar için sıkıntı yaratabilir. Bu maç her iki takım içinde böyle bir handikap içermediğinden iyi bir hazırlık dönemi geçirdiler. Bir haftalık boşlukta antrenör değişikliği yapan Eskişehirspor  Samet AYBABA ile 8 haftalık eziyete son vermek isterken, düşüşte gözüken Torku Konyaspor ise ligin dibinde yer alan Eskişehirspor'u yenerek en azından 7. Sıradaki yerini korumak niyetindeydi. Mehmet Uslu'nun yokluğunda savunmanın soluna Abdülkerim Bardakçı monte edilmiş, sakatlıktan dönen Rangelov yedek olarak soyundurulmuş ve riske edilmemişti. Sissoko ise haftalar sonra 11 de forma bularak sakatlıktan kurtulduğunun müjdesini vermişti.

***

Orta alandan çıkış pozisyonunda topu kaptıran Meha 3.dakikada Eskişehir golünün hazırlayıcısı oldu ve hatasını telafi için bizi tam 85 dakika bekletti. Maçın henüz başında ne olduğunu anlamadan sert bir yumrukla kroki duruma düşen Torku Konyaspor karşısında Eskişehirspor kendi  II. Bölgesine çabuk çekilip alan daraltarak pozisyon üretmemizi engelledi.

NASIL ÇÖZÜLÜRDÜ BU KİLİT?

Rakip 11 kişi ile topun arkasına geçip size pas ve dripling alanları bırakmıyorsa, ya kanatları kullanıp ceza alanı karambolleri oluşturursunuz, yada merkezden çabuk pas oyunları ve kısa koşularla topu buluşturup gol pozisyonu yaratmaya çalışırsınız. Üçüncü ihtimal ise; bize en yakın olanı, duran toplarda etkili olup skoru lehinize çevirmeye çalışırsınız. İlk ikisini yapacak oyun yapısından uzak bir Torku Konyaspor vardı sahada. Oysa Eskişehirspor'un yumuşak karnı merkezde oynayan iki stoperinin yerden ağır ve etkisiz olması, ön libero oynayan oyuncularının alan savunmasında yaşadıkları sıkıntılardı. İlk yarı boyunca rakibin zayıf yönlerini kullanmak yerine, kolay olanı tercih edip Ömer Şişmanoğlu'na topları şişirdik. Bek arkasına atılmaya çalışılan toplara da kötü zamanlamalı koşular nedeniyle başarı sağlanamadık.  Bu üretkensizlik içinde ilk yarı 0-1 sona erdi.

***

Ömer Şişmanoğlu deyince bu kardeşimiz ilk 12 haftalık periyotta Konya ya turist olarak gelen yabancılar kadar  katkı sağlayamadı maalesef, turistler hiç olmazsa alışveriş yapıyor, yemek yiyor, konaklıyor, yolculuk yapıyor yani para bırakıyor, peki ya Ömer?

***

Sissoko sakatlıktan çıkmış, ama bu yetenekli adam da bir sıkıntı var her sakatlığı kilo olarak bünyesine yansıyor.  Maaşallah topaç gibi gözüküyor, ismi lazım değil eskiden futbol oynamış bir kardeşimiz maç sırasında “Hocam biraz kilo versek biz de oynar mıyız acaba” diyor. Haksız da değil hani. Aykut KOCAMAN'ın yardımcılarından Alper AŞÇI iyi bir Antrenman Bilimcidir. Şimdilerde Performans Antrenörü diyorlar eskiden (Birkaç yıl önce) KONDİSYONER  diyorlardı. “ Core”  denilen bir antrenman tekniği  ile bölgesel çalışmalar yaparak futbolcuyu istediğiniz hale getiriyorsunuz.. “Fenerbahçe”li “ Nani “ örneğinde olduğu gibi.  Bu haliyle form tutması zaman alırken,  tekrar sakatlanmaması imkansız. Profesyonel futbolcu yemesine, içmesine, dinlenmesine dikkat edecek, yapmıyorsa ceza alacak, yine yapmıyorsa eyvallah kardeşim denecek. Gencecik yeteneklerimize bu oyuncular yüzünden yazık oluyor doğrusu, kenarda otururken çürüyorlar, kokuşuyorlar.

***

Gelelim ikinci devreye alışık olmadığımız Aykut KOCAMAN hamleleri ile başlıyor ikinci devre, sorgusuz sualsiz koşan  Halil İbrahim ile sakatlanmadan önce takımın iyilerinden gözüken gol atamayan ama topu rakip alanda tutan Rangelov'u sahada görüyoruz. Baskı var ilk yarı rakip ceza alanı içinde bir ya da iki topla oynama gözükürken, ikinci devrenin ilk 7 dakikasında bu sayıyı 5-6'ya çıkartıyoruz. Gol gelecek derken Abdülkerim BARDAKÇI  “duran topları bana atın siz sevinin” diyor. Meha bu dakikada ikinci kez sahne alıyor ama bu sefer olumlu, hanesine bir asist yazıyoruz.

***

Baskı düşmesin Eskişehir takımı dağılmak üzere diyoruz ama ilginç bir ikinci gol Engin ceza alanı dışından vuruyor Ali Turan”a çarpan top örümcek ağlarını alarak filelerimize takılıyor. Haydi bakalım “Ayıkla Pirincin Taşını” durumu mevcut. Ceza alanı içine şişirdiğimiz bir top, Halil İbrahim'e az penaltılık bir şarj ama hakem devam ettiriyor, Traore asist, bir de bakıyoruz  Holmen'de maça gelmiş arka direkte vuruyor ve  2-2. Eskişehir ve Samet Hoca 1 puana razı, değişiklikler onu gösteriyor önde basacak adamlar ile takımı takviye ediyor ama aslında topu ayağında tutacak oyunculara ihtiyacı var. Yani top bizde, meltem rüzgarı hafifliğinde bir baskımız var  ama, takım ilk yarı oynanan uzun toplardan yorgun.Çünkü;  at uzun topu koş öne, atsın rakip takım uzun topu koş geri, bir de bu koşuları tüm takımın yaptığını düşündüğünüzde gereksiz bir enerji sarfiyatı, yorgunluk yaratıyor haliyle. Olacak ama nasıl olacak bekliyoruz, dk 86 serbest vuruş. Birlikte maçı seyrettiğim arkadaşlarıma bir kehanette bulunuyorum. “Top barajın üstünden kaleyi tutsun kesin gol, ama yeter ki kaleyi tutsun” Neden mi? Kaleci Boffin'in ayakları çabuk değil,  baraj üstünden atılan toplara gelmek için çabuk adımlamak gerekir. Meha 3. defa sahne alıyor ve tabela yapıyor, kötü oynadığı demeyelim ama kötü başladığı maçı iyi bitiriyor. Çok ihtiyacımız olan 3 puanı getiriyor.

***

Maçın içinde yaşanan ilginç bir olay vardı, dikkatli  izleyicilerin de tespit ettiği bir durumdur mutlaka.  43 Dakikada Ali Çamdalı ile Vukoviç maç oynanırken tartışıyor ve el kol hareketleri ile birbirlerine bir şeyler anlatıyor. Bunlar olurken rakip takım top ile kalemize 25 metre uzakta, birdenbire Ali koşmayı bırakıyor ve pozisyonları seyrediyor, 45'de yay üzerinden atılan bir şut kalecimiz Serkan'da kalıyor. Uzatmalarda  iki dakika sonra,  maçın en önemli pozisyonu yine Ali koşmuyor ve aklı sıra ceza veriyor Vukoviç'e  “BAK KARDEŞİM BEN KOŞMAZ,  ALAN KAPATMAZSAM BUNLAR OLUR” dercesine  bırakıyor ve Causiç elini kolunu sallaya sallaya ceza alanı içine girip şutunu atıyor, top çatalı sıyırıp auta gidiyor. Gol olsa devreye 0-2 gireceğiz. Sevgili Ali senin kolunda taşıdığın takım kaptanlığı bandı, koli bandı değil. Sen bunu yapmayacaksın ve yapana da “SEN NE YAPIYORSUN KARDEŞİM” diyeceksin. Sakın haa, belki seyircinin gözünden kaçmıştır ama bizden kaçmadı bak.

***

Çaykur Rizespor geniş alanları iyi kullanan, duran toplarda etkili, maçı son dakikasına kadar kovalayan bir takım. Ancak; çok sabırsızlar ve golü erken bulamadıklarında saçmalıyorlar. Bizim gibi kompakt  savunma yapan takımlara karşı başarılı değiller.

HAYDİ TORKU KONYASPOR BU MUHTEŞEM TARAFTARINA 3 PUAN HEDİYE ET DE,  DEVREYE KÖTÜ RÜYALAR GÖRMEDEN GİRELİM.

OSMAN DURMUŞ