Avrupa Kupası maçı arifesinde içi sahada alınan seyircisiz mağlubiyet çok can yaktı. Maçın kilit noktası seyircinin olmamasıydı aslında. Kötü oynadığınız günlerde sizi iten bir seyirciniz yoksa maçı çeviremezsiniz ki, öyle de oldu. Yaklaşık 3 yılda başka bir bünyeye giren Atiker Konyaspor takımı özellikle son iki yılda minimum transferle tam bir antrenör takımı haline geldi, bu yıl ise Mustafa Reşit Akçay ile yeni bir çehre yakalamaya çalışıyor. Yeni hücum ve savunma sistemleri  başka başka oyuncuları gerektirir. Takımın ilk 11’ine baktığımızda geçen yıldan 5 oyuncuyu görüyoruz. Geniş kadroda da 5 oyuncu var yani 21’de 10. Bu sayı değişimin ne kadar çok olduğunun bir işareti değil mi?

Aykut Kocaman topa sahip olup rakip alanda stoper aralarına, bek arkalarına yapılan küçük koşularla hücumu besleyen bir sistemi işletiyordu. Takımın hızlı hücumlarda pek etkili olmadığını görüyorduk, zaten bu sistemi işletecek oyunculara da sahip değildi. 

Bu yıl Mustafa Reşit Akçay, arkada kapanan rakibe alan bırakmayan, kaptığı toplarla ikinci bölgeyi hızlı geçerek 6-7 saniyelik hücumlarla sonuca gitmeyi seven bir takım oluşturmaya çalışıyor. Bu ne anlama geliyor; topu rakibe verip, kalene yakın savunma yapacaksın. Yani kalene yakın az hata yapacaksın, savuşturma vuruşlarında kendi takımının ayağına çıkacaksın. İkinci bölgeye çıkardığın toplara sahip olup rakibi zor durumlarda bırakacaksın. Zor iş… Ancak planlamayı iyi yapar ve rakibi bu alanda eksik yakalarsan keyif veren hücum varyasyonları yaratabilirsin. 

Mustafa Reşit Akçay bu sistemi ligimizde son 5 yıldır hayata geçiriyor ve zaman zaman iyi sonuçlar alıyor. Oynanan futbol keyif veriyor ve seyirci maçlardan mutlu ayrılıyor. Ama kalene bu kadar yakın savunma yaparken bireysel becerisi yüksek oyunculara sahip takımlara karşı ne yapacaksın veya bireysel hataların çokluğunda ne gibi önlem alabilirsin? Trabzonspor maçını hatırlarsak, yenilen iki golde de bireysel hatalar mevcut, (stoper hataları) bu maçta yine bireysel hatalardan kaynaklanan 2 gol ve 3 tanede golle sonuçlanabilecek hatalar mevcut. Bireysel hata her takımda olabilir ama bu hatalar birbirini tanıyan oyuncuların bir arada oynama alışkanlığı ile en aza indirilebilir. 

Atiker Konyaspor’un hücum varyasyonlarına bir baktığımızda yukarıda bahsettiğimiz gibi geniş alanda yakalanan pozisyonlar var ama sonuçlandırılamayan bireysellik kokan final vuruşları golleri engelledi. Çok daha gollü bir maç olabilirdi, kalecilerin çıkardığı önemli pozisyonlar skorun yükselmesini engelledi. 

Bu maçın temposunu ve skorunu etkileyen bir başka önemli etken bana göre Avrupa Arena’sında oynanacak maçın yaklaşmış olması. İster istemez oyuncular bu maçı da düşünmüşlerdir. Bu tip maçlardan önce kimse sakatlanmak istemez ve risk almaz, dolayısıyla tempo düşer ve bu tip istenmeyen sonuçlar ortaya çıkabilir. 

Vedat Bora olayına gelince, oyuna girip-çıkan her oyuncu için zor bir durumdur bu. Vedat Bora dört yıldır bu takımın bir parçası, ilk zamanlarda gelecek vadeden genç bir oyuncu gözüyle bakılıyordu. Ancak, bu dört yıllık süreçte kiralık olarak oynadığı takımlarda ve Atiker Konyaspor’da beklentileri karşılamadı. Antrenmanlarda çok iyi performans gösterdiğini geçmişte de duyduk, Mustafa Reşit Akçay da sanırım bu algıdan hareketle ikinci devreye Vedat ile başladı ancak 75. dakikada değiştirme isteği duydu. Mustafa Hoca’yı eleştirmek isteyenler için iyi bir malzeme çıktı ama unutmayalım bu değişiklik değil ileride baş ağrıtacak bu riskli oyun sistemidir mağlubiyetin sebebi.