Akören’i kaleme alan Araştırmacı-Yazar Muzaffer Tulukcu, Akörenlilerin bir dönem Konya’ya gelerek bekar evi açmalarıyla ilgili ilginç olayları anlattı. Özellikle Aydoğdu bölgesinde Akörenlilerin kaldığı bir evden bahseden Tulukcu, “1960'lı yıllarda Aydoğdu'da biriketçiler sokağında Hilton Oteli adıyla ün salmış Golcü Nazım Ünlü'nün evinin bitişiğindeki bir oda uzunca bir koridor wc ve mutfaktan oluşan bir evdi” diyor. İşte Tulukcu’nun konuya dair paylaştığı olaylar;

FOTO ALTI : Hilton un geçici misafirleri Ali İhsan Özselek, Celal Çelebi, D. Ali Mermer ve Mustafa İncekara.

HİLTON OTELİ!

Okumak gayesi ile Akören’den gelip Konya’daki bekar evlerine yerleşme geleneği 1920’li yıllarda başladı. 1920'lerle başlayan sıkıntılı yıllar 1970’lere kadar sürdü. Ama bu sıkıntılar Akörenliye başarı rızık ve huzur getirdi. Nice ailelerin gelir kaynağı bu evlerden geçti. İşte bu evlerden biride 1960'lı yıllarda Aydoğdu'da biriketçiler sokağında Hilton Oteli adıyla ün salmış Golcü Nazım Ünlü'nün evinin bitişiğindeki bir oda uzunca bir koridor wc ve mutfaktan oluşan bir evdi.

FOTO ALTI: Yıllarca Aydoğdu’da bakkallık yapan iki Akörenli: İhsan Varol ve Mustafa Ünver.

Kerpiç olan bu evde demirbaş olarak Abdurrahman Kol, (doktor) Necati Karakemik, A. Osman Mermer ve H. İbrahim Kol kalırdı. Tabii ki demirbaşların dışında çevrede olan diğer öğrenci evlerinden misafirde gelirdi. Hilton hiç boş kalmazdı. Hilton Konya'daki Akörenli öğrencilerin nirengi noktasıydı. Orada yatmayan oradan nasiplenmeyen Akörenli öğrenci yok gibiydi. Yokluk belası, bekar evine Akören'den zor şartlarda yiyecek yakacak gelmesi durumu idare etmez, mecburen çevre imkanlardan yararlanılırdı. Rahmetli Mehmet Ünver (Ecir)'in bahçesi ahırdaki ineği, muhacir pazarı tezgahları, öğretmenevleri dahil bazı ev balkon bahçeler ve birkaç bakkal öğrencilerin ücretsiz uçlandıkları yerlerdi.

FOTO ALTI: Kerpiçten yapılmış Aydoğdu’nun Hilton Oteli hala ayakta.

Hilton'da afiyetle yenen meyve ve sebzelerden diğer evlere dağıtımda olurdu. O yıllarda, çevredeki evlerde 2'şer 3'er kalan öğrenciler şunlardı: Osman Pancar, Ziya Kol, Mustafa İncekara, Yaşar Harmankaya, İbrahim Karakoca, Ekrem Türker, A. İhsan Özselek, Celal Çelebi, H. İbrahim Eren, Yahya Tokmak, İbiş Cartlak, Cafer Gündüz, Mustafa Gültekin, Yılmaz Soydemir, Mehmet Özden, D. Ali Mermer

Konya'daki hamarat öğrenciler, bazen Akören’de görmedikleri, yiyemedikleri bazı yiyecekleri de nasiplenirlerdi. İkinci katın balkonundan kuruması için asılı sucukları afiyetle yemek kaderde vardı. Bu öğrencilerin muhabbetlerine doyum olmazdı. Garibanlık diz boyu da olsa o gün yaşananlar bugün tatlı hatıralar olarak zihinlerde yer etmektedir.

FOTO ALTI: Hilton Oteli’nin öğrencilerinden: Ali Osman Mermer o yıllarda yaşananları bize tek tek anlatmıştı.

Konya'da kendi aile evlerinde oturdukları halde Hilton, Gariban Palas ve diğer bekar evlerindeki hemşehrileri ile çokça beraber olan Orhan Bayrakcı, Cemal Harmankaya, Tekin Koçak, Behçet Turcan gibi Akörenliler de eksik değildi.

O yıllarda söz konusu öğrenciler E.M. Lisesinde öğretmenlik yapan enişte Ali Halkacı (Eruyarların damadı), Başmuavin Hayrettin Hoca ve Beden Eğitimi Öğretmeni Ali Esen ve Tercüman Osman Erden'den çok iyilik gördüler. Bu öğrencilerin boğaz derdi dışında herhangi bir hataları da olmadığı tarihsel bir gerçektir.

O yılları yaşayan bu gençler hayat mücadelelerini sonraki yıllarda da sürdürerek hep başarılı olmuşlardır.

FOTO ALTI: Akören sonrası 1960’lı yıllarda Konya’da eğitimlerini sürdürürken Aydoğdu bekar evlerinde kalan: Osman Altıntaş, Cafer Gündüz, Yahya Tokmak (Cafer Gündüz’ün düğününde)

HİLTON'DA HÖŞMERİM

Bir gece vakti karınları aç olan Abdurrahman Kol (doktor) ve A. Osman Mermer evden çıkarlar, niyet Ecir'in ahırdaki ineğini sağıp süt içmektir. Gece saat 1 civarında bahçe duvarından atlarken alüminyum tepsinin altındaki kürük dikkatlerini çeker, kürüğü evden alır-gelirler, bakarlar ki kaymak... Ne yapacaklarını bilmeyince doğru rahmetli Bayrakcı öğretmenin hanımı Ayşe teyzeye varırlar. Ellerindeki kaymaktan söz ederler. Ayşe Teyze size kaymak nereden gelsin ki deyince yalan zaten hazırdır. Bundan iyi höşmerim olur der ve nasıl yapılacağını tarif eder gerekli olan un ve şekeri de malum yollardan temin edip höşmerimi pişirirler. Aydoğdu’daki Akörenli öğrencilerin mideleri bir hafta bayram eder.

FOTO ALTI: Aydoğdu Biriketciler Sokağındaki bekarhane Hilton Oteli Müdavimlerinden Abdurrahman Kol.

MERMER'İN AĞASI HADİM'DEN GELİR

Gene 1960’li yıllar bir pazartesi sabahı A. Osman Mermer'in ağabeyi M.Ali Mermer kardeşini kontrole gelir, ağabeyi Mermer o yıllarda İvriz Köy Enstitüsü'nden ayrılmış Hadim'de memurluk yapmaktadır. Hilton'un kapısını açar, o da nesi! Okulda olması gereken A. Osman uyumakta Mermer kardeşini kaldırır, Kayalı Park'ın karşısında bulunan Sanat Okulu'na doğru yol alırlar, Aydoğdu'da bulunan İhsan Bakkal'ın yanından geçerlerken soru yönelir:

- Hayırdır M. Ali nere gidersiniz?

- Sorma arkadaş bizim birader okula gitmemiş, devamsızlık durumunu öğrenmeye gideriz.

FOTO ALTI: Aydoğdu öğrenci evlerinden yetişen Elektrik Mühendisi Yılmaz Soydemir kabri Akören Kadıburnu Mezarlığı’nda.

- Ulen arkadaş bunlar okumaz ki iyi hırsızlık yapmasını bilirler…

İhsan Bakkal'ın bu sözüne A. Osman Mermer içinden “seninle görüşürüz” der.

İki kardeş Kayalıpark’a doğru yol alırken Muhacir Pazarı civarında rahmetli Memiş Efe (Ersoy) ile karşılaşırlar.

FOTO ALTI: Bilal Hoca’nın ortanca oğlu Öğretmen Osman Pancar. Akörenli öğrencilerin en garibanlarından biriydi.

- Ulan dayım hayırdır nere gidersiniz nasılsınız iyimi siniz? Gelin bir çay içelim!

- Dayı sorma okula gideriz, bu oğlanın durumu iyi değil devamsızlıktan kalacak!

- Aman yahu okuyup da ne olacak hele gelin bir çay içelim…

Kahveye otururlar çay içerken oradan buradan biraz anlatıp. Yola devam ederler okula varıp baş muavin Hayrettin beyin makamına çıkarlar

Hayrettin bey kaşlarını çatar:

- Ne yüzle geldin devamsızlık olmuş 29

- Hocam cebimiz delik evde de yiyecek yok

Pazar günleri birikette çalışıyorum, yoruluyorum, kalkamıyorum, bakın devamsızlıklarımın hepsi pazartesi günü. Dayak yemeden korkan Mermer boynunu büker Başmuavin Hayrettin Bey duygulanır. Kendisinin de bu tip sıkıntılarla yetiştiğinden söz eder, A. Osman Mermer'e nasihatler ederken kendisinin fakir olduğundan babasının çoban olduğundan zor şartlarda okuduğundan ve burada biz varız, neden bu olanlardan haberimiz yok gibi sözler söylerken içeriye Beden Eğitimi Öğretmeni Ali Esen girer, o dönemde atletizm antrenman ve yarışlarına okulu adına katılan Mermer ile Ali Esen arasında bu yönü ile diyalog vardır:

- Ne var, hayırdır Hayrettin Bey?

- Bunun devamsızlığı 29 gün, sınıfta kalacak.

Yaşlı yaşlı öğrencileri bile tokatlayan Ali Esen yan yan Mermer'e bakınca;

- Hocam bakma buna, ben Hayrettin Hoca’ya anlattım o birikette çalıştığımı her şeyimi biliyor.

- Ulen bir daha görmeyeyim seni valla mahvederim bak bunu bilesin! Azarlamalarına dünden razıdır, çünkü işin ucunda dayak yemek de var.

  Gelelim İhsan Bakkal'ın hesabına ... Gündüz bakkalın söylediklerini Doktor'a aktarır

- Ne yapalım   

- Döğelim mi len!

- Tamam len yaren döğelim…

Kaşık çalımımı vakti ellerine aldıkları nacak ile çayın kenarında Ihsan Bakkal'ın dükkanının önündeki iğde ağacını kesmeye karar verirler olur ki keserken bakkal bir şey diyecek olursa bu bahane ile dövmeye karar verirler, o anda akşam camisinden çıkan cemaatten Zabıta Nazım, kulakları çınlasın.

FOTO ALTI: Hilton Oteli ziyaretçilerinden Bankacı Behcet Kemal Turcan genç yaşta vefat etmişti.

- Kolay gelsin kolay gelsin…

Biriketçi Mustafa ise,

- Kolay gelsin ağam kesin kesin…

Derken akşam sessizliğinde balta sesi küt küt diye sokakta çınlarken esas hedef İhsan Bakkal'dan ses yok. O da nesi İhsan Bakkal usulca perdeyi aralayıp duruma şahit olmakta gıkı da çıkmamakta, zaten bir çıksa kesim duracak, münakaşa ile dayak partisi başlayacak ama durum vahim o anda görünmek niye o iğde gövdesi kesilir sürüye sürüye Hilton'un karşısındaki tarlaya konur birkaç gün sonra İhsan Bakkal Mermer'e

- Ağam iğdeyi siz kesmişsiniz!

- Evet biz kestik neye çakmadın?

- Ağam ben şeker fabrikasında işteydim...

ECİR RAHMETLİ İLE HELALLEŞME

Gençlikte, öğrencilikte birazda zaruretten yapılan bu tür davranışlar için çoğu Akörenli gibi A. Osman Mermer evlendikten 5-6 yıl sonra Ecir Rahmetli (Mehmet Unver) ile helalleşmeyi kafasına koyar Ecir rahmetli evinin karşısında bulunan bakkal İnliceli Osman Susam'ın dükkanında oturmaktadır.

FOTO ALTI: Uzun yıllar PTT’de görev yapan Yaşar Çalışkan da Aydoğdu öğrenci evinden yetişmişti.

Mermer usulca yanaşır, selam verir.

- Hacı Emmi hakkını helal et-Sen kimin oğlusun-Nalbant Muharremin-Hacı dedeni iyi tanırım.

- Malum sizin bahçeden çok yidik helal et!

-Yoksa kaymak kürüğünü de siz mi götürdünüz?

- Onu da biz götürdük

- Keşke onu götürmeseydiniz, o yüzden gelinle aramız epey açılmıştı. Demek ki onun günahını almışız. Bak oğlum benim malim birçok Akviranlı'ya nasip oldu helal olsun... Helal olsun...

MUZAFFER TULUKÇU 

Editör: TE Bilişim