Türkiye’nin sektöründeki öncülerinden olmayı başaran Özen Kompresör’ün temelini atan Mehmet Özen, hayatıyla ilgili önemli bilgiler paylaştı. 1948 yılında Hatıp’ta dünyaya gelen, ilkokul hayatının ardından 12 yaşında iş hayatına atılan Özen, imkansızlıklarla çıraklık, kalfalık ve ustalık dönemleri yaşadığına dikkat çekti. Bobinaj ve torna sektöründe iyi bir usta haline gelmesinin ardından, küçük bir dükkan açan ve takımı dahi olmadan kendi işine başladığını anlatan Özen, çok çalışarak önemli bir imalatçı konumuna geldiklerini söyledi.

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

1948 Hatıp doğumluyum. Hatıp önceden nahiyeydi, sonra köy, şimdi de mahalle. İlkokulu Hatıp’ta bitirdim, iş hayatına başladım. Kaynak makinesi imalatı yapıyorduk. Türkiye’nin en iyi kaynak makinesini yaptık ama o işi kardeşlerime bıraktım, sonra biz kompresör işine girdik 1990 yılında. O yıldan beri kompresör üretimine devam ediyoruz. Bu alanda Türkiye’de ilk 5’in içindeyiz. Çok şükür çalışıyoruz.

İş hayatına ne zaman başladınız?

1960 yılının başında, 12 yaşındayken çıraklığa başladım. Elektrik, motor ve bobinaj işinde başladım çıraklığa. Faal bir insandım. Allah rahmet eylesin ustam çok döverdi. En küçük bendim en çok dayak yiyen bendim. Ampul patlasa dayak yerdim. Neyse orada çalıştıktan sonra, buradan ayrıldım tornacılığa başladım. Orada da ustam çok iyiydi, ustalığı da çok iyiydi, esnaflığı da çok iyiydi. Her şeyiyle dört dörtlük öğretti. Sonra başka bir ustanın yanına başladım. 3 ustanın eğitmesiyle bir yerlere geldik. Çok kalfa, usta yetiştirdim. Allah selamet versin hepsi sayar, sever. İmalatta Konya’nın ilklerinden olmayı başardık.

İş hayatındaki en büyük düsturunuz ne oldu?

Dürüst çalışıyoruz. Banka bilmiyoruz, kredi hiç kullanmadık.

İş hayatına erken yaşlarda başladınız. O dönemler ne tür sıkıntılar yaşadınız?

Babamız zengin değildi, ev tutacak kapasitesi yoktu. O zamanlar ulaşım Çaybaşı’na kadardı. Hasanköy’de anneannem otururdu, orada kalırdım. Oradan Çaybaşı’na kadar yürüyerek gider, oradan da işe geçerdim. Yağmur, çamur olurdu, ne ayakkabı kalırdı ne ayak kalırdı. O günlerden geçtik. Dükkan açtık, dükkanı da sıkıntılı açtık. Askerden geldim, askerden nüfus kağıdımı vermediler. Askeriyede çalışacaksın dediler. Askerdeyken çok büyük hizmetlerim oldu. Sene 1968 iş almışlar, makineler bozuk diye çalışmıyor. İşin 95 günü var, 75 gün geçmiş, işin yüzde 60’ı duruyor, kalmış 15 gün. Rahmetlik Konyalı bir komutanımız vardı, beni çağırdı, durum böyle böyle, yaparız komutanım dedim. “Nasıl yapacaksın oğlum?” dedi, gece-gündüz çalışacağız yapacağız komutanım dedim. 17 torna tezgahı var, 2’si çalışıyor diğer tornalar yatıyor. Bölüklerden tornacı topladık. Tornalara baktım Amerika malı. Ben bobinajcıyım hemen voltajlarını değiştirdim, sabah 15 torna makinesi çalışıyordu. Elektrik bağlantılarını değiştirdim, makineleri çalıştırdım. 15 günümüz var 1 haftada işi bitirdik. Askerde de güzel hizmetlere imza attık. Dolayısı ile nüfus kağıdımı vermediler. Ağır Bakıma gittim, komutan illa burada çalışacaksın diyor. Komutanım senin rütben ne? dedim, “Albayım” diye cevap verdi. Ben de “Ben hürgeneralim komutanım, var mı benim üstüme?” dedim. Sonra zar zor nüfus kağıdını verdi. Seydişehir Eti Alüminyum’dan geldiler, illa seni fabrikaya alacağız dediler. Yok dedim ben gelmem. 13 metrekarelik bir dükkan tuttum, takım, taklavat hiçbir şey yok. 15 gün babam dükkanın anahtarını vermedi. Eti Alüminyum’a git orada çalış diyor. Çünkü orada büyük bir maaş teklif ediyorlar. Ondan sonra dükkanı açtım, 35 gün aç gittim geldim. Konya’da tipi oldu 17 kişi öldü, o dönemlerde dükkan açtık. Tezgah yok, torna yok, komşunun tornasına gidiyordum. Hem onun işini yapıyordum hem kendi işimi yapıyordum. Sonra yavaş yavaş torna aldım, tezgah aldım derken kaynak makinesi yapmaya başladım. En iyisini yapmak için gayret gösterdim ve en iyisini de yaptım. 2007’ye kadar bu böyle devam etti. Her çeşit kaynak makinesi ürettim. İşi bitirmek için çok gecelediğim oldu. İşi bitirmeden bırakmazdım.

Kaynak makinesinde önemli bir başarı elde ettiniz. Bunu nasıl yaptınız?

Gaz altı kaynak Türkiye’de yapılmazdı, dışarıdan gelirdi. 1990 yılının başı. Allah selamet versin bir arkadaşım al şu 5 bin TL’yi bana gaz altı kaynak makinesi yap dedi, 1 ay süre verdi. Ortada hiçbir şey yok. Kuru kavaktan düdük çıkardık. Makineyi yaptık, İstanbul’dan, İzmir’den şuradan buradan bakmaya geldiler. Böyle bir başarı yakaladık.

Özen Kompresör serüveni nasıl başladı?

Karatay Sanayi’de dükkan aldık, oradan büyüdük, BÜSAN’a geçtik. Kardeşlerimizle ayrılınca o dükkanı onlara verdik. 2007 yılında tekrar soyunduk, sıfırdan kompresör üretimine başladık. Şükür bugünlere geldik. Yaklaşık 200 kişiye istihdam sağlıyoruz. Yaşım 75, hala çalışıyoruz. Üretimi kontrol ediyoruz, işimizin başındayız. İhracat yapan bir firmayız. İstanbul’da ve Amerika’da yerlerimiz var. Orada da personelimiz var, buradan mamulleri göndeririz, orada montajını yaparız.

Sivil toplum hayatında veya siyasi anlamda çalışmalarınız oldu mu?

1983’te çok büyük teklifler geldi, Özal’ın döneminde. Konya’dan 5. sırayı verdiler milletvekili ol diye. Babam olma dedi. Partiye girmedim. Hep işimle meşgul oldum. İşimi dört dörtlük yapmaya çalıştım. Hiçbir müşterimizi, dostumuzu, bilerek acıtmadık. Oğlum bu işlere biraz meraklı. AK Parti’de Meram İlçe Başkanlığı yaptı.

Zorlu dönemlerden geçtiniz, bugün imkanlar çok fazla. Bugünkü gençlere tavsiyeleriniz ne olur?

Biz kuru kavaktan düdük çıkartıyorduk. Gençlerin çok çalışması lazım. Dürüst çalışmaları lazım. Benim hiçbir zaman kredi kartım olmadı, sadece emekli maaşını almak için kartım var o kadar. Şuan gençlerin hepsinde kredi kartları var, altlarında modelli arabalar var. Biz arabayı hayal bile edemezdik. Şimdi gençler şurada çalgı var, burada kalgı var diyor oraya gidiyor. Oturdukları, yedikleri yerlere verdikleri parayı filan düşünen yok. Ben hazırın ne olduğunu bilmem. Şimdiki gençler “hemen her şey hazır olsun” diyor. Geçen benim torun Kayseri’den geldi otobüsle. 4 saatte gelmiş, “Amma zormuş otobüsle gelmek, 4 saat sürdü” diye şikayet ediyor. Ben İstanbul’a 15 saatte giderdim otobüsle. Konfor yok, bir şey yok. Şimdi Hızlı Tren var, uçak var. Şimdi imkanlar çok fazla, her şey var. Zor günleri anlatıyorum gençlere. Herkes kendinin altındakini görmesi lazım. Herkes kendinden yukarıdakine bakıyor, ona ulaşmaya çalışıyor.

Konya sanayisinin geldiği noktayı nasıl görüyorsunuz?

Konya sanayisi çok iyi durumda, daha iyi olması için herkes çalışıyor. Üretim noktasında iyi durumdayız. İhracat yapan birçok firmamız var. Merdiven altı üretimler de yok değil, bunlar sanayiye zarar veriyor. Ama genel anlamda Konya sanayisi iyi durumda. İşçi noktasında bazı sıkıntılar var. İşçi bulamıyoruz. Herkes kendine göre masa başı iş istiyor. 30 tane adam olsa alırım. İşsizlik var diyorlar ama fabrika da işçi arıyor. Avrupa hastalığımız vardı bu hastalığı yüzde 90 sildik. Geriye kalan yüzde 10’u da silmemiz lazım.

ABDULLAH AKİF SOLAK

Editör: TE Bilişim