Mutasavvıf ve ilim adamı Hazreti Mevlâna’nın 749. Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Törenleri açılış programı gerçekleştirildi. Bu yıl "dostluk vakti" temasıyla Mevlana Kültür Merkezinde düzenlenen programa Vali Vahdettin Özkan, Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürü Ömer Faruk Belviranlı, AK Parti Konya İl Başkanı Hasan Angı, Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, Selçuklu Belediye Başkanı Ahmet Pekyatırmacı, Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca, Meram Belediye Başkanı Mustafa Kavuş, İl Emniyet Müdürü Engin Dinç, İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Şakir Uslu Katıldı. Mevlâna’yı anmak için Türkiye ve dünyanın dört bir yanından Konya'ya gelen binlerce ziyaretçi, bu yıl da Mevlâna’nın "gel" çağrısına uydu.

ANADOLU’YU MAYALAYAN GÖNÜL ERİDİR

Güzel Sanatlar Genel Müdürü Ömer Faruk Belviranlı, yaptığı konuşmaya, Hz. Mevlana’nın 749. Vuslat Yıldönümü’nün hayırlara vesile olmasını temenni ederek başladı. “Hz. Mevlana Anadolu’yu mayalayan gönül eridir” diyen Belviranlı, şunları kaydetti, “Hz. Mevlana’nın hikmetli sözleri bugün insanlığın en çok ihtiyaç duyduğu evrensel fazilettir. İlke ve değerleri, musikisi ve benzersiz seması ile Hz. Mevlana ve Mevlevilik bir yaşam biçimi olarak var olacaktır. Bu toprakların yetiştirdiği bu değerler, kültürümüzün en sağlam halkalarını tesis etmektedir. Aşk eri Hz. Mevlana’nın şahsında siz değerli Hz. Mevlana aşıklarını hürmetle selamlıyor, Vuslatının 749. Yılının tüm İnsanlığın vefasına anahtar olacak değerlerin yeniden hatırlanmasına vesile olmasını Cenab-ı Hakk’tan niyaz ediyorum.”

‘NESİLLER BOYU DERİNDEN ETKİLEYECEK İZLER BIRAKTI’

Hazreti Mevlana’nın 749 sene evvel dünya sürgününden ebedi âleme göç ettiğinde, ardında tüm insanlığı nesiller boyu derinden etkileyecek izler bıraktığına dikkat çeken Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, “Onun dostluk ve hikmet kumaşı; irfan, tevazu ve kerem sahibi kişiliği, yüz yıllardır medeniyetimize ve gönül ehli insanlara yol gösterdi.  Medeniyetimiz, onun değerleriyle yükseldi. Kadim şehrimiz, onun huzuru ile huzurla doldu. Onun için ölüm bir ayrılık değil, aksine ebedi saadete ulaşmanın bir kapısıydı. Mevlana Hazretleri o kapıdan geçtiğinde, artık en büyük aşkına, yerlerin ve göklerin yaratıcısı Hak Teâlâ’ya kavuşmuştu. Bu yüzdendir ki onun ölümü, hepimizin yüreğine “Şeb-i Arus” olarak kazındı. Hazreti Pir der ki; “Ölüm günümde benim tabutum giderken zannetme ki bende bu cihanın derdi kalmıştır. Benim için ağlama ve yazık yazık deme. Bana sevgili ile vuslat o zaman nasip olacaktır. Mezar, cennet ile dünya arasında bir perdedir. Güneşin, ayın batması, niçin ziyan olsun. Sana batma görünen, hakikatte, bir doğmadır” dedi.

‘KONYA HALKINI HER TÜRLÜ ZORLUĞA KARŞI BİR ARADA TUTTU’

Konya’nın gerçek anlamda İslam düşüncesinin ana merkezi haline gelmesinde hiç şüphesiz ki Hazreti Mevlâna’nın ortaya koyduğu İslam düşüncesi etrafında gelişen; fıkıh, itikat ve tasavvuf anlayışının katkısı çok büyük olduğunu ifade eden Başkan Altay konuşmasını şöyle sürdürdü, “O, asırlardır olduğu gibi bugün de tüm insanlığı kucaklayan barış, hoşgörü ve kardeşlik mesajının sahibidir. Hazreti Pir, gerek yaşadığı dönemde içerisinde bulunduğu toplumun, gerekse günümüz insanının maddi ve manevi birçok sıkıntısına reçeteler sunmuştur.  13. yüzyılın en sıkıntılı dönemlerinde dahi coşkun ve sağlam, inancı Konya halkını her türlü zorluğa karşı bir arada tutmuştur. Tüm insanlığa rehberlik eden öğretileri de asırların oluşturduğu engellerin içinden sıyrılıp, daha güçlü bir biçimde bugün bütün medeniyetler tarafından işitilmektedir…Farklılıkları zenginlik olarak gören medeniyetimiz; renkleri, dilleri, inançları, kültürleri farklı insanların, asırlar boyunca kardeşçe yaşayabileceğini tüm insanlığa ispat etmiştir. Hazreti Mevlana’nın yüzyıllar ötesinden gelen öğretileri, çağımız dünyasının bekli de tüm sıkıntılarına şu sözlerle çare olacaktır:  “Dünyada nice diller var, fakat hepsi de anlam bakımından bir. Kapları kırıp döktün mü; su akar gider. Sen varını yoğunu ver de bir gönül yap! Yap da o gönül, o kapkara gecede sana ışık versin.” Yaratılanı Yaratan’dan ötürü seven, kucaklayan, dışlamayan, ötekileştirmeyen, hoş gören medeniyetimiz; savaşı barışa, düşmanlığı sevgiye, zulmü adalete, çirkinliği güzelliğe tercih etmiştir. Bu sebeptendir ki dünden daha fazla sevgiye, kardeşliğe ve dostluğa muhtaç olan dünyamız, Hazreti Mevlâna’nın evrensel diline yeniden kulak vermek zorundadır. Ne diyor Gönüllerin Sultanı: “Dost ol, dostu gör; gönül kesil, sevgiliyi seyret.  Bizim bütün tüccarımız, gönül ehli kişilerdir, Peygamberlerdir. Bu kervanın yoldaşı da Yaratıcımdır.  Hakikat sanatını Allah’tan öğrendik; aşk pehlivanıyız biz. Hazreti Muhammed Mustafa’nın dostuyuz biz. Hakk’ı tanıyan iki göz sahibi olur isen, iki dünyayı da Dost ile dopdolu görürsün.” Bu düşüncelerle; Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin, 749. vuslat yıl dönümünde ülkemizi ve şehrimizi teşriflerinizden dolayı tüm misafirlerimize teşekkür ediyorum. O’nun insanlığa kazandırdığı ve çağımıza kadar ulaşan değerlerini hayatımızda yaşamak temennisiyle saygı ve sevgilerimi sunuyorum.”

‘EVRENSEL BİR MİRAS BIRAKTI’

Vali Vahdettin Özkan da Kültür ve medeniyetimizin ahlak anlayışını, insan, Kâinat, hayat ve ölüm tasavvurunu gönül penceresinden betimleyen Hz. Mevlânâ Celâleddini Rumi, bütün zamanları ve İnsanları kapsayan evrensel bir miras bıraktığını ifade ederek, “Kültür ve medeniyetimizin ahlak anlayışını, insan, Kâinat, hayat ve ölüm tasavvurunu gönül penceresinden betimleyen Hz. Mevlânâ Celâleddini Rumi, bütün zamanları ve İnsanları kapsayan evrensel bir miras bırakmıştır. O bütün insanlığı kucaklamış ve tüm insanlık tarafından kucaklanmıştır. Hiç kuşkusuz bugünün dijital çağ insanına da Hazreti Pir’in söyleyecekleri vardır. Onun yüzyıllar öncesinden gelen sesine kulak vermek, bir bilgelik ideali ve estetiğiyle dile getirdiği düşüncelerini anlayıp çözümlemek, irfanla dünyayı daha yaşanılabilir kılmak ve bunları yeni nesillere aktarmak için bizlere önemli görevler düşmektedir. Tarihimizin en önemli irfan kaynaklarından biri olan Hz. Mevlâna’nın günümüze ve geleceğe ışık tutan düşünceleri, insana ve yaşama ilişkin derinlikli söylemleri herkes için ufuk açıcıdır. Hz. Mevlânâ’nın benimsediği ve insanlara tavsiye ettiği esas yol, bedenden ziyade ruhu, görünen yerine görünmeyeni, varlıktan çok varlığın gerçek sahibini, diğer bir ifadeyle hakiki dostu aramaya dayalı bir anlayıştır. Onun yaklaşımı; benlik ve ihtirasla varlığı kuşatan sınırlardan geçip başta insan olmak üzere aleme hikmet ve muhabbetle bakmayı, çokluk içinde birliği, birlik içinde de çokluğu görmeyi ve sanattan sanatkârı göstermeyi hedefleyen bir sistemdir. Bu sistemin en önemli bileşenleri şüphesiz başta Hz. Mevlâna’nın tüm insanlığa miras bıraktığı eserleri ve bu eserlerde ortaya koyduğu ilkelerdir” dedi.

RAHMETLE ANIYORUM

749. Vuslat Yıldönümünde Hz. Mevlâna’yı rahmetle andığına dikkat çeken Özkan, “Bütün mevcudatı İlahi sıfatların tecellisi olarak gören Hz. Mevlânâ, eserlerinde, her şeyden önce Allah’ın kutsal bir emaneti olarak gördüğü insana büyük değer vermiştir. Bu nedenle Hz. Mevlânâ’nın düşünce sisteminde insan gerçek dosttur. Onun dostluk anlayışı uçuşuz bucaksız bir okyanus gibidir. O, Hz. Mesnevi’sinde hudutsuz bir hoşgörüyle dostluğu, iyiliği, hayrı, sabrı, sakinliği, şiddet ve öfkeye esir olmamayı, merhamet ve affetmeyi öğütler.  Hz. Mevlâna "bizim dergâhımız ümitsizlik dergâhı değildir." der. Bütün insanlık bu dergâhın davetlisidir. Bu duygu ve düşüncelerle gerçek dostun sevgisinde buluşmak niyazıyla, 749. Vuslat Yıldönümünde Hz. Mevlâna’yı rahmetle anıyorum.” diye konuştu.

MUHAMMED ESAD ÇAĞLA-HACER CEYLAN

Editör: TE Bilişim