Son dönemde okullarda yaşanan şiddet, eğitim atmosferini tehdit eder seviyeye geldi. Ortaokul ve lise çağındaki öğrenciler arasında yaygınlaşan bu saldırgan tutum, hem aileleri hem de eğitim camiasını endişelendiriyor. Zonguldak’ta bir lisede 9. sınıf öğrencisinin, teneffüs sonrası sınıfa girmiyor diye arkadaşını bıçaklaması, İstanbul’da bir ilköğretim okulundaki öğretmenin, gürültü yaptığı gerekçesiyle sınıftan çıkarmaya çalıştığı 12 yaşındaki öğrencisi tarafından dövülmesi aslında durumun ne kadar vahim olduğunu ispatlar nitelikte. Bu acı tabloyu gözler önüne sererken amacımız aslında öğrencilerin şiddete meyletme sebeplerini sorgulamak. Gençler arasındaki bu şiddetin sebebi ne? Şiddete meyilli çocuk nasıl tespit edilir ve anne-babaların bu durum karşısında tutumu nasıl olmalı? Tüm bu sorulann cevaplarını hep birlikte haberimizden okuyalım.

ŞİDDET ‘İLETİŞİM DİLİ’NE DÖNÜŞTÜ

'Ateş olmayan yerden duman çıkmaz’ misali, ülke içinde yaşanan çatışma ve huzursuzluk atmosferi bunun en temel tetikleyicilerinden olsa gerek. Çocuk ve Ergen Psikiyatristleri, şiddetin giderek toplum içinde bir ‘iletişim dili’ haline geldiğini söylüyor. Sözel ve fiziksel şiddete bu kadar yakından maruz kaldığımız bir zamanda, gençlerin şiddeti, problem çözme aracı olarak görmesi kaçınılmaz son. Tabii sadece çevresel değil biyolojik etmenler de çocuğun şiddet gösterme riskini yükseltiyor. Genellikle erkek, hareketli, çabuk tepki gösteren, sonunu düşünmeden hareket eden özellikle 15-25 yaş arası grupta şiddet riski fazla. Ancak kız olup hiç beklenmedik şekilde sözel hatta fiziksel şiddete başvuranların sayısı da az değil.

‘BENİM ÇOCUĞUM KUZU GİBİDİR’ DEME!

Evde kuzu gibi olup okulda canavarlaşan çocuklar da kimi anne-babalara tanıdık gelecektir. Öğretmenin, çocuğundan dert yanmasına ‘Benim çocuğum hayatta öyle şey yapmaz, çok usludur’ savunması ile karşılık veren ebeveynler, aslında bir ayrıntıyı atlıyor: Çocuklannın evde bunu gizlese de şiddete meyilli olabileceğini… Peki bu çocuklar nasıl tespit edilir? Psikiyatristler, hareketli, aceleci, çabuk sıkılan çocuklann bu konuda daha çok şiddete eğilimli olduğuna dikkat çekiyor. Yine asosyal, yaşıtlan ile iletişime geçemeyen, sıra dışı ilgi alanlan olan çocuklar da öfkelerini bastırıp sonrasında bunu daha şiddetli olarak dışa vurabiliyor.Şiddeti önlemek için karakter eğitimi, aile ve arkadaş çevresi çok önemli. Anne-babalann çocuklarındaki sıra dışı davranışlan erken fark etmeleri de şiddete meyilli çocukların rehabilitesinde ilk adım. Sonraki adım ise gerekli ilgiyi göstererek ilkokuldan itibaren ders başarısının sağlanması yönünde ona yardımcı olmak. Çünkü ‘başarı’ faktörü ile çocuk, “Ben işe yarıyorum, mutluyum” fikrini benimsiyor. Yine sportif ve sosyal faaliyetler -enstrüman çalması ya da basketbol oynaması gibi- kendini şiddetle değil de becerileriyle ifade etmesine yarıyor.Okulda şiddeti önlemek için ise idare ve öğretmenlere büyük görev düşüyor. Örneğin, öğrenci kulüpleri bu tür öğrenciler için en iyi destek. Şiddete meyili olan öğrenciler engellilerle dayanışma, izcilik veya fotoğrafçılık kulübü gibi sosyal aktivitelerin yapılabileceği grup ortamlarında aktif hâle gelerek enerjisini olumlu yönde harcamış olur. Bu nedenle başta rehber öğretmen olmak üzere diğer branş ögetmenleri de sorunlu gördükleri öğrencileri bu gibi faaliyet alanlarına yönlendirmeli.