Öğrenci sayısı itibariyle Türkiye'nin en büyük üniversitelerinden, yerleşkesi itibariyle de en kaliteli eğitim kurumlarından biri olan Selçuk Üniversitesi, başarılı eğitim çalışmalarıyla Türkiye genelinde bir marka haline geldi.

Bu değer o kadar büyüdü ki, artık Türkiye sınırlarını aştı. Her yıl yurtdışından binlerce öğrenci gelip, burada lisans eğitimini tamamlıyor.

Selçuk Üniversitesi'nin bu başarısında hiç şüphesiz ki en büyük etkenlerden biri öğretim üyelerinin alanlarında bilgi ve birikimleri ile kalburüstü diyebileceğimiz isimlerden oluşması. 

Selçuk Üniversitesi bugün Konya'da kurulan ikinci devlet üniversitesi olan Necmettin Erbakan ile diğer vakıf üniversitelerinin de çıkış noktasını oluşturuyorsa, bunda yine Selçuk'un kalitesinin ve birikiminin rolü oldukça yüksektir.

Ancak!

Selçuk Üniversitesi şimdilerde sürekli kan kaybediyor!

Nasıl mı?

Bu bahsettiğim kaliteli, bilgili ve birikimli öğretim üyeleri kadro verilmemesi nedeniyle başka üniversitelere geçiş yapmak zorunda kalıyor.

Yıllarca emek vermiş, kitaplıklar dolusu kitap okumuş, ciddi araştırmalar yapmış, bu araştırmalarını kitaplaştırmış, diğer yandan öğrencilerin eğitimlerini en üst seviyede tamamlamaları için var güçleri ile çalışmış bu insanlar, yardımcı doçentlikten doçentliğe; doçentlikten, profesörlüğe geçebilmek için de gerekli altyapıyı hazırlamış.

Nihayetinde verdikleri emeklerin karşılığı olarak isimlerinin başına bir üst sıfatın eklenmesini hak etmişler.

Ne yazık ki, üniversitede kadro sorunu doğduğu için, bu kıymetli hocalarımız uzun süredir layık oldukları sıfatları alamıyorlardı.

Bekliyorlardı sadece!

Kadro verilir mi diye bekliyorlardı!

Baktılar kadro verilecek gibi değil, şimdi birçoğu başka üniversitelere tayinini isteyip hak ettikleri unvanları ile o üniversitelere gidiyor.

Mezunu olduğum İletişim Fakültesi'nden örnek verecek olursak, 1993 yılında kurulmuş bu fakülte. İlk kurulduğu sıralarda altyapı eksikliği çekmiş. Ama sonrasında çok hızlı toparlanmış ve bugün ulusal düzeyde birçok ödülün sahibi.

Öğrenciler bu ödülü babalarının hayrına almadı. Elbette ki, bir emek koydular ortaya. Bu emeğin arkasında da fakültenin lider kimlikli hocaları vardı. 

Şimdi maalesef bu hocaları kaybediyoruz!

Peki akıllara gelen ikinci bir soru daha:

Neden kadro verilmiyor?

Nedenini tam olarak kestiremiyoruz. Ancak, Selçuk'ta deneyimli insanların sadece kadro verilmemesi nedeniyle bu şekilde kaybedilmesi gerçekten acı bir durum. 

Bunu çok iyi biliyoruz. 

Selçuk'un kadro sorunu çözülmezse başka üniversitelere geçen hoca sayısının her geçen gün biraz daha artacağını da biliyoruz. 

Neden kadro verilmediği konusuna ise bir anlam veremiyoruz. 

Bu gidişe der acilen bir 'dur' demek gerektiğine inanıyoruz.