YENİGÜN ÖZEL

Reçeteli üretim!

Son yıllarda tarımın daha fazla önem arz ettiğine işaret eden Ziraat Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Mevlüt Mülayim, hastalık halinde doktora başvurulduğu gibi, tarımın da ‘reçetesine göre’ yapılması gerektiğini belirtti

Abone Ol

Küresel çapta mevsimlerde yaşanan değişimlerden dolayı, hava sıcaklıklarının ortalama 1 buçuk derece arttığı kaydediliyor. İklim değişikliği ile ilgili yayımlanan raporlarda su sıcaklığının yükselmesi, yağışların azalması ve ani yağışlarla birlikte sel, dolu, şiddetli rüzgâr gibi beklenmeyen hava olaylarına da daha fazla rastlanabileceğine yer veriliyor. Ziraat Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Mevlüt Mülayim, sıcaklık ve küresel değişime bağlı olarak tarımdaki değişimlerle ilgili konuştu. Mülayim, geçmiş yıllarda kullanılan isteyenin istediğini ektiği, düzensiz bir tarım politikasının uygulanmaması gerektiğine dikkat çekerek, konuyla ilgili ‘sözleşmeli üretim’ önerisinde bulundu.

‘AMERİKA’DAKİ YANGININ NEDENİ DE KURAKLIK OLABİLİR’

Hava sıcaklıklarındaki artış ve hava olaylarının beraberinde farklı doğa olaylarını da getirdiğine dikkat çeken Mülayim, ocak ayında Amerika’da gerçekleşen ve 1 haftadan uzun süren yangınların da sıcaklığa bağlı olarak gerçekleşmiş olabileceğine işaret etti. Mülayim, “Önceleri çok yağış almış ve bitkisi örtüsü yükselmiş; daha sonraki yıl, olan kuraklıktan dolayısıyla ise bitkisi örtüsünün bu yangına neden olabileceği söyleniyor. Bu sebeple çevreyi iyi korumamız; tabiatı istediğimiz gibi kullanmamamız gerekiyor. Çevre ve toprak yalnızca bizim değil, bizden sonraki nesillerin de kullanabileceği bir ortam olduğu için dikkatli kullanılması gerekiyor.” diye konuştu.

‘REÇETE YAZILMADAN İYİLEŞTİRMEYE ÇALIŞIYORUZ!’

 Özellikle kar yağışlarının olduğu yerlerde hava kirliliğinin de azaldığına belirten Mülayim, hava, su ve toprak kirliliğine de dikkat çekti. Özellikle yabancı ot ilaçlarının çok fazla kullanılarak toprak kirliliğine; ilaç ambalajlarının da su kenarlarına atılarak su kirliliğine sebebiyet verdiğinin altını çizen Mülayim, “Çiftçilerimiz maalesef toprak analizine bağlı gübre kullanımı yapmıyor. Bu, büyük bir sıkıntı! Bir doktora gittiğiniz zaman şikayetinizi söylediğinizde gerekli tahlil veya tetkikler yapıyor ve ardından gerekli reçeteyi yazıyor. Tarımda ise maalesef böyle bir alışkanlık yok! Hatta toprak numunesi alırken bile olması gerektiği gibi arsanın farklı yerlerinden toprak almaya bile üşeniyoruz.” diye konuştu. Mülayim, bitkinin ihtiyacından fazla olan gübrenin de suyun da ‘zarar’ olduğunu aktararak bitkinin ihtiyacını anlamak için ise toprak analizlerinin yapıldığına dikkat çekti.

‘DAHA ÖNEMLİ HALE GELEN TARIM, BİLENLERLE YAPILMALI’

İklimdeki değişiklikler ve dünyadaki gelişimler neticesinde tarım alanının daha önemli bir hal aldığını vurgulayan Prof. Dr. Mülayim, tarımın artık daha bilinçli bir şekilde yapılması gerektiğini söyledi. Bunun da işin uzmanı danışmanlarla birlikte yapılması gerektiğini ifade eden Mülayim, “Ziraatla uğraşan kişilerin tavsiyelerine uyulması gerekiyor, aksi takdirde hem çevreyi kirletiyor hem de tarımın sürdürülebilirliğini azaltıyoruz.” dedi.

‘SÖZLEŞMELİ ÜRETİM, TOHUMCULUKLA SINIRLI KALMAMALI’

Tarımın ovası, hububatın yuvası olan Konya’daki tarımda en büyük sorunun da ‘su’ olduğunu ifade eden Mülayim, yağışların azalması ve su kaynaklarının dolmaması nedeniyle obrukların da günden güne fazlalaştığını söyledi. Mülayim, tüm bunların oluşmasının nedenlerinden biri olan yanlış tarım uygulamalarının, çiftçinin kârlı olacağı ürünü ekmesiyle ortaya çıktığını da aktardı. Bu kapsamda sürdürülebilir tarımın oluşması adına ‘sözleşmeli ürün’ önerisinde bulunan Mülayim, “Hükumetin belirli ürünlerde sözleşmeli üretim yapması ve çiftçiye destek bulunması gerekiyor. Değirmenciler, borsa kanalıyla sözleşme üretim yapılabiliyor ancak sözleşmeli üretimi yalnızca tohumculukta yapılıyor. Bunun değişmesi gerekiyor.” diye konuştu.