OKULLARDA İSTENMEYEN DAVRANIŞLARIN ÖNLENMESİNDE POZİTİF DİSİPLİN ANLAYIŞI

Çok hoşuma giden bir öykü var: Japonya'nın en ünlü çay ustası Sen no Rikyu'ya, bir öğrencisi çay seremonisinin inceliklerini sormuş. Büyük usta: “Ateşi yakarsın, suyu kaynatır, çayı çırparsın.” deyince öğrenci, “Ama usta bu çok basit bir iş.” diye yakınmış. Rikyu, “Öyle mi diyorsun? Sen bunu, her seferinde hakkını vererek aynı disiplinle yap, ben senin öğrencin olayım.” demiş.

Doğayla bütünleşmeye, ruhu arındırmaya, sakinliğe, zarafete ve alçak gönüllülüğe dayanan meşhur Japon çay seremonisindeki Rikyu ustanın sözünü ettiği “disiplin” ile Japonya'yı dünyanın ikinci büyük ekonomisi haline getiren ünlü Japon disiplini arasında ciddî bir paralellik olduğunu düşünüyorum. Japonların hala ayni disiplinle yol almaya devam ettiğini gösteriyor.

Maalesef, bizim toplumumuzda “disiplin”, hiç de bu şekilde yani yaptığın iş ne olursa olsun onu her seferinde, yüksek bir özen, özveri ve incelikle yapma kültürü olarak anlaşılmıyor. Disiplindenince elinde tahta cetvelli, asık suratlı bir öğretmen geliyor aklımıza.

         Disiplin sorunları yeni bir olgu değildir; tersine yetişkinler, anne babalar, öğretmenler ve din adamları arasında disiplin sorunları uzun süredir olağan sayılmaktadır. Çocukların zor davranışlarının arttığı düşünülürse, disiplin sorunlarının günümüzde evlerde, okullarda ve toplumlarda daha da yaygın olduğunu söylemek yerinde olur.

         Öğretmenlik mesleğinin en zor taraflarından birisi de hiç şüphesiz sınıf yönetimidir. Öğretmen merkezli eski eğitimde sınıfta disiplini ve sessizliği sağlama “sınıf yönetimi” olarak algılanıyordu. Eğer bir sınıfta öğretmen anlatıyor, öğrenciler de sessizce dinliyorsa; öğretmen sınıf yönetiminde başarılı sayılırdı. Sınıf yönetimi ile ilgili yazılan pek çok kitapta iyi bir sınıf yönetiminin, öğrenme-öğretme sürecinden, istenilen verimi elde etmek için, sınıfta düzeni kurmak ve akademik olmayan etkinlikleri en aza indirmek gerektiği fikri yer almaktadır.

         Bu geleneksel anlayışın asırlardır göz ardı ettiği husus dünyada hiçbir akademik bilginin; oto-kontrolden, sosyal ilgilerden, iyi seçim yapabilme yeteneğinden ve yaşamda etkin rol oynamayı sağlayan sorumluluk duygusundan yoksun kimselere yardım edemediğidir.

         Öğrenci merkezli yeni anlayışta sınıf yönetimi dendiğinde “pozitif disiplin” anlaşılmaktadır. Pozitif disiplinin amacı, yardımlaşmaya ve iş birliğine kapalı, saldırgan, iç denetimden yoksun, özgüven duygusu gelişmemiş, başarısızlığın suçunu başkalarına yükleyen, sorumluluktan kaçan, kurallara uymayan, ev ödevlerini yapmayan, yalan söyleyen, sınıfta ders dinlemeyen, okulu sevmeyen, hatalı anne baba tutumlarından dolayı çeşitli uyum ve davranış bozuklukları gösteren çocuklara rehberlik yapmaktır. Sınıf yönetimi sağduyu, bilgi ve sabır isteyen bir iştir. Pek çok anne baba ve öğretmen sınıfta istenmeyen davranış problemini,  yalnız engelleyici, kontrol edilemeyen taşkın ve zarar veren davranışlardan ibaret sanmaktadır. Oysa aşırı çekingen, utangaç, yardımlaşmaya ve iş birliğine kapalı davranışlar da birer istenmeyen davranış örnekleridir.

         Eğitim sisteminin, “etkili ve  nitelikli eğitim” i gerçekleştirebilmesi  için bir bütün olarak yeniden ele alınması gerekmektedir. Her şeyden önce insan ve zaman kaynakları israfının ve kaybının telafisi, geri dönüşü yoktur; birey ve toplum açısından meydana getirdiği olumsuz sonuçların da faturası ağırdır ödenemez. Etkisiz ve niteliksiz eğitim vererek madde kaynaklarından daha değerli olan “insan” ve “zaman” kaynaklarını israf edecek, kaybedecek lükse de sahip değiliz. Vesselam!!