Siyaseten yoğun günleri yaşadığımız bu dönemde yağan kar, kızışan yüreklere su serpti. Bir anda rahmet kendisini hissettirdi. Her yer beyaza büründü. Belediyeler yapmakla yükümlü oldukları işleri hatırlayıp, tekrar sahaya indi.

Şükür ki, en azından biraz tecrübe kazanılmıştı. Bundan önceki yağışlı evrede yaşanan sorunların birçoğuna rastlanmadı. Gece saatlerinde kar bastırdığı andan itibaren yol açma ve buzlanmayı önleme çalışmaları hızlı bir şekilde gerçekleştirildi.

Hem Büyükşehir, hem de ilçe belediyeleri sabaha kadar şehrin işlek cadde ve sokaklarını temizlemek için uğraştı. Geceleyin yapılan bu yoğun mücadele gün ağardıktan sonra kaldırımların temizlenmesi çalışmaları ile devam etti.

Tabi yağan karın çok fazla tutmaması, eriyip gitmesi de belediyelerin işlerini kolaylaştırdı.

Kar, merkezden ziyade belli başlı ilçelerde etkiliydi. Kar yağışının etkili olduğu ilçelerde ilk ve orta dereceli okullarda eğitime dün bir gün süreyle ara verildi.

Şehir merkezinde de beklenen tatil haberi akşamın ilerleyen saatlerinde İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından duyuruldu.

Öğrenciler için sevindirici bir olaydı. Dört gözle beklenen tatil haberiyle mutlu oldular. Hatta bu duruma sevinenler sadece öğrenciler değildi. Öğretmenlerin bile kar yağdığı zaman içleri kıpır kıpır oluyor. Gözleri ve kulakları 'mektep tatil' haberinde oluyor. Dünkü kar tatiline öğretmenler de pek sevindi.

Şimdi ben bunları söylediğim için öğretmenlerimiz bana biraz kızacak, biliyorum. Ama susunca da gönlüm razı gelmiyor.

Okulları tatil etmek öğretmenlerin tekelinde olan bir şey değil, bunu da biliyorum. Bu nedenle öğretmenlerden ziyade sisteme kızıyorum.

Zaten adam akıllı eğitim sistemimiz yok, karmakarışık bir yapı içerisinde eğitim çalışmalarını sürdürmeye çalışıyoruz.

Zaten, eğitim sistemi yap boz tahtasına yazılmış ve sürekli üzerinde oynanıp duruyor.

Zaten, birçok öğrenci okumaktan maksadının dahi ne olduğunu bilmiyor.

Zaten meteoroloji kar yağışının etkileri ile ilgili uyarılarda bulunuyor ve şehir merkezinde fazla etkili olmayacağını da söylüyor.

Ne diye ilk fırsatta okulları tatil ediyorsunuz?

Evet, sanki okulları tatil etmek için fırsat kolluyor, okullar tatil olsun diye elimizden gelen her şeyi yapıyoruz. Tatil yapmaktan eğitim ve öğretim için kendimize zaman ayıramıyoruz.

1 yıl 365 gün...

Bunun 3 ayı yani ortalama 90 günü yaz tatili. 15 gün de ara tatil yapıyoruz etti mi 105 gün. 1 yılda 52 hafta, ortalama 104 hafta sonu var. Bu hafta sonlarının içerisinden zaten tatil olan 105 günün hafta sonlarını çıkarttığımız zaman ortalama 52 gün de hafta sonu nedeniyle yapılan tatiller ediyor.

105+52=157 ediyor.

Kış döneminde olumsuz hava koşulları, 29 Ekim, 23 Nisan, yılbaşı, bayramlar, 1 Mayıs gibi önemli tarihler nedeniyle de ortalama 20 gün tatil yapıldığını düşünürsek 177 gün ediyor.

Yani öğrenciler, 1 yılın neredeyse yarısını tatille geçiriyor.

Eğitim sadece okul sıralarında yapılmıyor elbet. Farklı etkinlikler de bu eğitim sürecinin dahilinde. Hem sürekli ders sürekli ders, öğrenciler de sıkılır. O yollardan biz de geçtik. Zaman zaman okula isteksiz gittiğim günler oldu.

Ancak bir de öğretmenlik görevinde bulunan devlet memurları için olaya baktığımız zaman işin rengi biraz değişiyor.

Valla kusura bakmasın kimse. Öğretmenler, yılın neredeyse yarısında resmi tatiller nedeniyle eğitim veremiyor.

Tekraren belirtiyorum, derdimiz öğretmenler değil. Onların kıymetini bilir, öğretmenlerimizi sever ve sayarız. Bu durumdan öğretmenlerimiz bile rahatsız. Zaman zaman müfredata uygun eğitim verebilmek ve belirtilen süre içerisindeki eğitimi tamamlamak için bazı konular yüzeysel geçilebiliyor. Bazı konuların üzerinde yeterince durulamıyor. Hızlandırılmış eğitimle tam öğrenme gerçekleşmeden bir sonraki konuya geçilebiliyor.

Sonra da eğitim sisteminin sıkıntıları üzerinden veryansın ediliyor. Sıkıntı sistemin kendisinde arkadaş. En basit hesaplamayla, okullarda yılın yarısında eğitimin sağlıklı bir şekilde yürümediğini görebiliyoruz.

Sürekli sistem değişikliği nedeniyle ne yöneticiler ayağı yere sağlam basan bir eğitim sistemi uygulayabiliyor, ne öğretmenler yeterince verimli olabiliyor, ne de öğrenciler kendilerinden beklenen seviyede eğitim alabiliyor.

İçimizden, 'Olmuyorsa boşlayııvırın' demek geliyor.

Mesnevi'den:

“Dünya hissi bu dünyanın, din hissi ise göklerin merdivenidir.”