Ülkemiz deprem kuşağında yer almaktadır. Geçtiğimiz 10 yılda çok ciddi depremler yaşamış ve kayıplar vermiştir. Ayrıca şehirlerimizde hızlı şehirleşmenin getirdiği bir takım çarpıklıklarda mevcuttur. Bu sıkıntıların ortadan kaldırılması için kentsel dönüşüm projeleri ve bu projelere destekler ön plana çıkmaktadır. Kentsel dönüşüm, kentteki sorunlu alanların belirlenip, sağlıklı ve de yaşanılabilir hale getirilmesi amacı ile yeniden yapma veya sağlıklı hale getirmek için uygulama yapılması anlamına geliyor.  Kısaca kentsel dönüşüm kentin dokusunu bozan sorunların giderilmesi oluyor. Bu şekilde de kaçak yapılaşmanın önüne geçilmesi, depreme dayanıklı olmayan, ekonomik ömrünü doldurmuş binaların yeniden yapılarak olası doğal afetler sonucu oluşacak zararların en aza indirilmesi amaçlanıyor. Kentsel dönüşüm sürecinde ortaya çıkacak ihtiyaçlar şunlar olabilir; yeni konut yapılması, doğal afet riski olan bölgelerdeki veya yapısı itibariyle riskli olan binaların yeniden inşası, zayıf yapılı binaların (gecekondu) yapımının engellenmesi, şehrin modern ve medeni ihtiyaçları karşılayacak hale getirilmesi (kongre ve finans merkezleri, park ve eğlence alanları inşası gibi).

Devletimiz yaptığı bir takım düzenlemelerle kentsel dönüşüm projelerine destek vermektedir. 6306 Sayılı Kanun'da bunlardan biridir. 6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamında; aşağıda sayılan nitelikteki yerlerde yapılan inşaatlarda üretilen 150 m2 altındaki konutların satışında KDV oranı (arsanın vergi değerine bakılmaksızın) % 1 olarak uygulanacaktır.

a)         Rezerv yapı alanı,

b)         Riskli alan olarak belirlenen yerler,

c)         Riskli yapıların bulunduğu yerler.

 

Buna göre, binanın yapıldığı arsa birim metrekare vergi değeri 1.000 TL ve üzerinde olsa bile Kanun kapsamındaki yerlerdeki 150 m2 altındaki konutların satışında KDV oranı  %18 değil % 1 olarak uygulanacaktır.

Ayrıca, Kanun uyarınca yapılacak olan işlem, sözleşme, devir ve tesciller ile uygulamalar; (Noter harcı, Tapu harcı, Belediyelerce alınan harçlar, Damga Vergisi, Veraset ve İntikal Vergisi, Döner sermaye ücreti ve diğer ücretler ve Banka ve sigorta muameleleri vergisi) gibi yükümlülüklerden müstesnadır.

Yukarıda sayılan ücret, harç ve vergilerin toplamının inşaat maliyetinin % 10'una kadar yükselebildiği dikkate alındığında, söz konusu istisnaların konut inşaatlarında önemli maliyet avantajı sağlayacağı düşünülmektedir.

Ülkemizin son yıllardaki en hızlı gelişen ve en popüler sektörü hiç kuşkusuz inşaat sektörüdür. Bu sektör yarattığı istihdam nedeniyle ülkemizin en önemli sektörlerinden biridir. İstihdam dışında girdi temini nedeniyle diğer sektörlerle ilişkisi açısından da lokomotif sektör olarak adlandırılmaktadır. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nun kredi limitlerinde getirdiği kısıtlamalar sektörde hafif bir durgunluğa sebep olsa da sektöre verilen bu tür desteklerin hem sektöre hem de ülke ekonomisine olumlu katkı yapacağını umuyorum.