KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRME VE KİŞİLİK ARASINDA NASIL BİR İLİŞKİ VARDIR?

Kişinin kendini gerçekleştirebilmesi için önce kendini tanıması gerekir. Kendini gerçekleştirebilmek, uzun, güç ve karmaşık bir yolun aşılmasını gerektirir. Bireyin, kendi yeteneklerini sonuna kadar kullanarak, istediği yere gelebilme ve hedeflerine ulaşabilme isteği ve çabasıdır. Yani, doğuştan getirmiş olduğu potansiyelleri davranışa dönüştürme ve ortaya koyma ihtiyacı olarak kendini gerçekleştirme tanımlanmıştır.

Peki bireyin kendini gerçekleştirmesi ile kişilik özellikleri arasında bir ilişkiden söz edilebilir mi?

Türkiye'de kişilik üzerine yapılan çalışmaların yetersizliği ortadadır. Ancak son dönemlerde sayısı da giderek artmaktadır. Yapılan bir çalışmada; kendini gerçekleştirme ile nevrotiklik arasında negatif ve anlamlı bir korelasyon görülmüştür. Nörotisizmden yüksek skor alan insanlar, üzüntü, öfke, kaygı, suçluluk olmak üzere pek çok negatif duyguların birkaçına birden daha yatkındırlar. Maslow' a göre, kendini gerçekleştiren insanlar ise suçluluk ve öfke duyguları azdır, kendilerini ve durumları olduğu gibi kabul etme eğilimindedirler.

Literatüre baktığımız zaman, kendini gerçekleştirme ile anksiyete arasında ve  kendini gerçekleştirme ve kaygı arasında da negatif yönde bir ilişki görülmüştür.

Ayrıca kişilik özellikleri alt boyutlarından aktivite ile kendini gerçekleştirme arasında anlamlı ve pozitif bir ilişki olduğu görülmektedir. Aktivite zor işleri seçme ve onları yaparken enerji harcama ile ilgili olduğu ve kendini gerçekleştiren insanlar tam güdülenmiş şekilde bol uyaran içeren zor görevler gerçekleştirdikleri görülmüştür.

Yapılan bir araştırmada, paranoid, obsesif-kompülsif, bağımlı, kaçıngan, borderline, narsistik, depresif, pasif saldırgan kişilik bozukluklarının kendini gerçekleştirme ile negatif ve anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir. Maslow' a göre kendini gerçekleştiren bireylerin en belirgin özellikleri; gerçeği olduğu gibi algılayabilmesi, içten geldiği gibi davranabilmesi, genellikle kişisel olmayan insanlıkla ilgili problemlerle ilgilenmesi, problem çözme yeteneğine sahip olması, bağımsız olması, takdir edebilmesi, demokratik olması, yaratıcı olması ve sosyal sorunlara duyarlı olmasıdır. Bu özellikler genel olarak kişilik bozuklukları kriterleriyle ilişkisiz hatta uyumsuzdur. Bu nedenle kendini gerçekleştirmenin kişilik disfonksiyonuyla negatif bir ilişki içinde olması beklenen bir durumdur. 

Kuzgun bir çalışmasında, üniversite öğrencilerinin ana baba tutumları ile kendini gerçekleştirme düzeylerini karşılaştırmıştır. Araştırmanın sonucunda, demokratik ortamda yetişen bireylerin, kendini gerçekleştirme skorlarında en yüksek ortalamaları elde ettikleri, bunu ilgisiz ortamın takip ettiği, otoriter ortamda yetişenlerin ise, envanterin tüm alt ölçeklerinden en düşük puanları aldıkları görülmüştür. Kişilik bozuklukları nedenleri arasında ilgisiz ve ihmal eden ana baba tutumlarının olduğu düşünülürse, çalışmamızda bulunan kendini gerçekleştirme ve kişilik disfonksiyonları arası negatif ilişki daha anlamlı durmaktadır.

Kendini Gerçekleştirme Engelleri arttıkça, ruhsal belirtiler (somatizasyon, obsesyon, kişiler arası duyarlılık, depresyon, anksiyete, öfke ve düşmanlık, fobik anksiyate, paranoid eğilim ve psikotik eğilim) artmaktadır. Kişilik bozukluklarının özellikleri düşünüldüğünde kendini gerçekleştirme eğilimini azaltacağı görülmektedir.

Depresif kişilik bozukluğu olan kişilerin anksiyeteleri yüksektir. Sürekli endişeli ve kötümserdirler (DSM-IV). Kendini gerçekleştiren insanlar kendilerini, başkalarını ve doğayı olduğu gibi kabul ederler. Sorunları büyütmez ve kabullenirler. Depresif özelliklere sahip bir insanın kendini gerçekleştirmesi pek beklenemez. Ayrıca yurt dışında yapılan bir çalışmada, anksiyete ile kendini gerçekleştirme skorları arasında negatif ve anlamlı bir ilişki bulunmuştur. 

Bunun dışında empati ile kendini gerçekleştirme arasında pozitif yönde bir ilişki vardır. Empatisi olmayan insanların, insanlar arası ilişkileri düşünüldüğünde kendini gerçekleştirme eğiliminin azalması ve empatiyle negatif yönde ilişkili olan kişilik disfonksiyonu puanları ile kendini gerçekleştirme arasında negatif yönde ilişkili olması birbiriyle tutarlıdır.

Ayrıca kişilik bozuklukları gruplandırıldığında A sınıfı; paranoid, şizoid ve şizotipal kişilik bozukluğundan oluşan grup, B sınıfı; antisosyal, borderline, histrionik, narsistik ve borderline kişilik bozukluğundan oluşan grup, C sınıfı; çekingen, bağımlı ve obsesif–kompülsif kişilik bozukluğundan oluşan gruplar olarak kabul edildiğinde (DSM-IV) bütün grupların sırayla kendini gerçekleştirme ile negatif ve anlamlı bir korelasyon gösterdikleri görülmektedir.

Maslow'a göre kendini gerçekleştiren insanlar problemleri kendi başına başkasından destek ve yardım beklemeden çözebilme, yalnız kalma isteğini de zaman zaman yaşayan çevreden bağımsız olabilen insanlardır. Bağımlı kişilik bozukluğu ise sorumluluk alamaz ve sürekli başkalarının desteğine ihtiyaç duyarlar. 

Paranoid kişilik bozukluğuna sahip bireyler başkalarının sürekli olarak kendilerini aldattığını sömürdüğünü düşünürler. İnsanlara karşı kuşkuculuk ve güvensizlik ön plandadır (DSM-IV TR). Maslow, kendini gerçekleştiren kişilerin insanlığa sempati duyma ve insanlara özdeşleşmeye yatkın olduklarını söyler. Bu bağlamda paranoid eğilimlerle kendini gerçekleştirmeyle negatif bir ilişki içinde olmaları olağan bir sonuçtur. Ayrıca demokratik tutum skorları yükseldikçe kendini gerçekleştirme skorlarının da yükseldiği çalışma da paranodilerin demokratik tutuma ters kişilik yapıları göz önüne alınırsa çalışma sonucumuzu desteklemektedir.

Borderline kişilik bozukluğuna sahip bireyler başkaları tarafından terk edilmemek için çılgınca çaba gösteriler. Ayrıca tutarsız ve gergin kişiler arası ilişkileri olur. Belirgin olarak ve sürekli bir biçimde tutarsız bir benlik algısı ya da kendilik duyumu yaşarlar (DSM-IV). Kendini gerçekleştiren kişilerin özellikleri ise borderline kişiliği olanların tersine yüceltme ve aşağılama olmaksızın insanları olduğu gibi kabul etmedir. Yine kendini gerçekleştiren kişiler insanları ve ilişkileri yoksunluk güdülerinin doyum aracı gibi görmezler ve bağımsız yaşarlar. Böyle baktığımızda borderline kişilik özellikleri ile kendini gerçekleştirmiş insan özellikleri taban tabana zıttır. Dolayısıyla kendini gerçekleştirme düzeyleri ile benlik tasarımları arasında pozitif yönde anlamlı düzeyde ilişki olduğu söylenebilir.

Kaçıngan kişilik bozukluğu olan kişiler kendilerini başkalarından aşağı görürler ve beceriksiz olarak yorumlarlar. Sevildiğinden emin olmadıkça insanlarla ilişki kurmazlar (DSM-IV).Kendini gerçekleştiren kişiler başkalarına göre ve kalıp yargılara göre hareket etmezler, içlerinde geldiği gibi davranırlar. Kaçıngan kişilik özellikleri ve kendini gerçekleştiren insanların özellikleri birbiriyle uyumsuzdur.

Pasif agresif kişilik bozukluğu olan bireyler sorunlarla yüzleşmekten kaçarlar. Kendilerini genellikle yorgun ve bezgin hissederler. Kendilerine güvenleri pek yoktur, karamsardırlar (DSM-IV). Rogers' a göre kendini gerçekleştiren kişilerin başlıca özellikleri; mümkün olduğu kadar aktif olan, kendini zorlayan, duygularının farkında olan, onları bastırma gereği duymayan, içsel duyumlarını kendine rehber edinen kişilerdir. Çalışmada kendini gerçekleştirme puanları ile pasif agresif puanları arasında negatif ve anlamlı bir ilişkinin bulunması yukarıdaki hipotezi doğrular niteliktedir.

Sonuç olarak yapılan araştırmalar dikkate alındığında, kendini gerçekleştirmenin aktiviteyi yordayabileceği görülmüştür. Nevrotiklik skorlarının kendini gerçekleştirmeyi negatif anlamda yordadığı ayrıca paranoid, obsesif-kompülsif, bağımlı, kaçıngan, borderline, narsistik, depresif, pasif saldırgan kişilik bozuklukları ile kendini gerçekleştirme arasında negatif ve anlamlı bir ilişki olduğu görülmektedir.