Başlıktaki karanlık sözcüğü bilgisizlik ve bağnazlığı, aydınlık da bilgi ve ön yargısız düşünme anlamında kullanılmıştır. 

Gecenin karanlığında yaşamak nasıl güçse, bilgisiz ve peşin hükümlü yaşamak da aynı şekildi güçtür. 

İnsani ilişkiler ve kucaklaşmalar aydın toplumların özelliğidir. Farklı düşüncelere kapalı toplumların yaşadığı yerlerde düşmanlıklar olur. 

Buraya birkaç bilge kişinin sözü yazayım:

“Düşünce şüpheyle başlar.”

“Ulu çamlar fırtınalı diyarlarda yetişir.”

“Düşünüyorum, öyleyse varım.”

“Cehalet ayrıcalıklı sınıfın ustaca kullandığı silahtır.

“Zıt fikirlere kulaklarımızı tıkamak kendimizi hataya mahkûm etmektir.”

***

Düşünmek insanlık ve yaratılışın en belirgin, en üstün özelliğidir. 

Ön bilgilere şüphe ile yaklaşmak, sürekli kabulcü olmamak, yarınların acılarını azaltır. 

Düşünmeyen insan olamaz, evrene egemen olmak için, “ben de varım” diyebilmek için düşünmek durumundayız. 

Önümüze çıkarak, karşımıza geçerek: “Ben iyiyim, ben dürüstüm, bana koşulsuz bağlan” diyen insanların-genelde- çıkarcı ve yalancı olabileceklerini hesaba katmak gerekiyor.

Düşüncelerimizi, davranış ve görüntülerimizi tek tipleştirmek isteyenler bize insan gözüyle bakmayanlardır, böylelerinin amaçları bizi otlaştırmaktır. 

Doğanın yasasıdır; bu evrende güneşin sıcağı, bulutların yağmuru, karların buzu, dikenli güller, zehirli yahut zehirsiz bitkiler bulunur. 

Sıkıntı görmeyen hayatlar, evrenin kanunları karşısında yaşayamazlar.

Dikkat ediyor musunuz, şeytanlaşmış siyaset baronları kitap okumamızı, soru sormamızı, kafa çalıştırmamızı istemezler. Bizim cehaletimiz ikiyüzlüler için etkili bir silahtır. Yanlış yapmayalım diyorsak, beynimizde birbirine zıt düşüncelere yer vereceğiz. Doğruyu bulma yolunu özgürlükçü düşünceler gösterir.