Ülkemizde hayatın her alanında bir kargaşa ve tahammülsüzlük ortamı sürüp giriyor. Politika, sanat, spor ve gündelik yaşantımızın her anı stres ile geçiyor. Politikada sürüp giden partilerin birbirlerini suçlayıcı tavırları ve elbette ki bitmek bilmeyen terör belası stresimizi bir kat daha arttırıyor. 

***

Spor'a gelince; spor faaliyetlerini bir türlü eğlence ve aktivite olarak göremiyoruz. Takımların başkanlarından tutun taraftarlarına varana kadar sürekli bir kavga ortamı ve gerginlik olduğunu görebiliyoruz. Sporu, özellikle de futbolu sadece spor olarak göremiyoruz. Sanırım biraz da kargaşa ve fanatizmden besleniyoruz. Son zamanlarda politikada sporun içine girmeye başladı ki vay halimize.  Amedspor futbolcuları Türkiye Kupası maçlarında bir başarı göstererek çeyrek finale ulaşmayı başardı. Ancak onları gündeme taşıyan başarılarından ziyade ideolojik olarak verdikleri mesajlar. Maalesef ki bu anlamda başarılarını kirletmiş oldular. Sporun özüne aykırı hareketlerin cezası da onlara federasyon tarafından kesildi. Bu tür ideolojik mesajların özellikle da adı Türkiye Kupası olan bir organizasyonda olmaması gerekirdi ve olmamalı da. 

***

Günlük hayatımızın da akışı sürekli bir stres ve koşuşturmaca ile geçip gidiyor. Robotlaştırılan insan kitlesi çalışıp didinerek geçimini sağlamaya çalışırken bilinç ve tahammülünü kaybedebiliyor. Bunun dışa vurumları ise özellikle aile içerisinde çok rahat görülüyor. Bunun yanında biz gençlerin en önemli sorunlarından birisi gelecek kaygısı. Özellikle üniversiteden mezun olanların iş bulma konusunda daha fazla sıkıntı çektiği aşikâr. Hep kendini geliştirmek zorunda at yarışı misali yarışan ve bazen de kendini kaybeden genç nesil yetişiyor. Bunun yanına evlenme gibi durumlar da eklenince stres daha da artıyor. Özellikle toplumda erkeğe biçilen rol gereği erkek askerliğini yapmış iş güç sahibi olmuş olması maddi anlamda da belli kriterlere uymuş olması beklenir. Bu da kişi de sürekli bir yarış ve psikolojik sıkıntılar doğurabiliyor. Maalesef ki ekonomik açıdan çok iyi bir konumda olan bir ülke değiliz. Ancak insanlar her şeyi maddiyata bağladığı için insanlar paranın tutsağı olabiliyor ve insanlıklarını kaybedebiliyor. 

***

Özetle yaşadığımız stres trafikte, sporda, kişisel fikirlerimizde, kısacası hayatımızda insanların birbirine karşı tahammülsüzlüğünü arttırıyor. Ancak herkesin sonuçta insan olduğunu unutmamak gerek. Ülke, millet ve toplum olarak bize lazım olan bolca hoşgörü ve anlayış. Anlayış ve hoşgörü ile insanların birbirlerine olan tahammüllerinin artacağını ve daha iyi bir toplum yapısına bürüneceğimizi düşünüyor ve düşlüyorum. Ancak insanları strese sokan etkenlerin de azalmasını ve daha insanca yaşanılır bir dünya temenni ediyorum.

Gel, gel, ne olursan ol yine gel

                                                                                                                       Hz. Mevlana