Son zamanlarda temel gıdadaki fahiş fiyatlar vatandaşı zor duruma soktu.  Asgari ücretli vatandaş, ‘kaşıkla verip kepçeyle aldınız’ yorumu yaptı.

Yapıyor…

Hatırlayın…

90’lı yılların meşhur sloganıydı bu…

O yılları yaşayanlar çok iyi bilir. Ekmek ya da gaz kuyruklarının olduğu dönemlerden bahsediyorum.

Tekrar yazıp keyfinizi bozmak istemiyorum.

Yine de bazı gerçekleri yazmak lazım.

Bugünlerde tek şey değişmiş. O yıllarda temel gıda olmak üzere zamları devlet yapıyordu, şimdilerde kartel haline gelen firmalar.

Bu paylaşımlar sıkça paylaşıldığı için tekrar yer vermeyeceğim ama birkaç hafta içerisinde bu konuda çok fazla görüş alma fırsatım oldu.

Konya’nın perakende sektörüne damga vurmuş isimlerden Gross Marketler Zinciri sahibi Ali Tabak abi konuyu çok güzel özetledi.

Önümüzdeki günlerde yayınlanacak olan dergimizde de bu röportajı okuyabilirsiniz. Benim anladığım şu; Türkiye’nin perakende sektörünü ele geçiren ve her köşe başına şube açmakla övünen bu marketler hükümete ayar mı çekmeye çalışıyor?

Ne diyordu Ali Tabak? Birkaç cümle aktarayım mı?

Türkiye perakendeciliğinin yüzde 70’i bu marketlerin eline geçmiş. Bu ne demektir? Kırtasiyecinin kırtasiyesi, oyuncakçının oyuncakları, telefonu, bilgisayarı, beyaz eşyacının buzdolabı, televizyonu bu marketlerde satılabiliyor. Bunların işlerine de çok büyük sekte vuruyorlar. Türkiye’de KOBİ’lerin bitiş sebebi discount marketlerdir. Ayakkabıcının ayakkabısını, konfeksiyoncunun montunu, iç çamaşırını satıyorlar. Perakende sektöründe satılan her şey bu marketlerde var. Korkarım, yakında marketlerinin önüne vinç koyup CNC makinesi satacaklar. Ama bunu gören bir yetkili olması lazım.

Şimdi bu üç harfliler dediğimiz marketler üreticiye diyor ki; Bana peynir yapacaksın, yağ oranı şu olacak, kuru madde oranı bu kadar olacak. Bana pirinç yapacaksın içinde şu kadar kırık olacak. Niteliklerini artık bu adamlar veriyor üreticiye. Denetim olmayınca da perakende de geldiğimiz durum bu.

Son günlere yapılan zamlara bakılırsa da bu üç harfli marketler sadece üreticiye değil hükümete de ayar vermeye çalışıyor.

Kendi aralarında fiyat belirlemesi yapıyor, istediği gibi alıyor, satıyor…

Üreticiye kafa tutuyor…

Anladık da…

Hükümete kafa tutması bize 90’ları hatırlattı.

Ali Tabak abi her şeyi güzelce özetlemiş ve denetim yapılmalı demiş. Yapılamazsa örnekleri ortada.

Öyle inanıyorum ki; hükümet buna izin vermeyecektir.

***

Konya’nın yeni müftüsünün unvanı ne olacak?

Konya’da 3 yıldan bu yana görev yapan İl Müftüsü Ahmet Poçanoğlu’nun görev süresi 13 Şubat itibarıyla doluyor.

Basın toplantısı ile de bunu açıkladı.

Ahmet Hoca Konya’ya çok şey kattı. Şehir adına kendisine teşekkür edelim.

Da…

Poçanoğlu Hoca’nın görev süresinin dolması ‘yeni müftü kim olacak?’ sorularını da beraberinde getirdi.

Konya her açıdan önemli bir yer…

Dolayısıyla Konya Müftülüğü makamı da sorumluluk üstlenmektir.

Dün, bu sorumluluğu kim alabilecek? diye kısa bir çalışma yaptım.

Karşıma 5-6 tane isim çıktı. Lakin şimdi o isimleri yazmayacağım.

O isimlerin hepsi de Konyalı…

Başka illerde görev yapan Konyalı müftüler… Konyalı isimler daha doğrusu…

İçlerinde akademisyen olanlar da var, bürokratı da… Anladığım kadarıyla da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın masasına giden isimler bunlar.

Dedim ya…

Hepsi değerli isimler…

Hiçbir ismi yıpratmamak adına burada paylaşmadım ama Konya’dan çok değerli isimlerin yetiştiğini görmek çok güzel.

Sadece şu kadarı…

Bu şehre hangisi daha çok katkı sağlar?

Akademisyeni mi?

Bürokratı mı?

Yoksa diğerleri mi?

İyi görmek lazım…

Hayırlısı…

Takipteyiz…