Kurban Bayramı gelmeden günler öncesinde Mehmetçikler vatana kurban edildi. Kurban olmak, kutsal değerler için en çok sevdiklerinden vazgeçebilmektir. Yakın olmak, yakınlaşmak anlamına gelen Kurban; Allah rızasına ermek için kurban edilmesi gereken hayvanları usulüne uygun olarak belirli zamanda boğazlamaktır. Kurban ibadeti İslam'ın bir şiarı olmuş, asırlardan beri bozulmadan günümüze kadar gelmiş mali bir ibadettir. Hiçbir ibadeti kullarına hikmetsiz emretmeyen Yüce Rabbimiz Kurban ibadetinde de insanın hem ruhunu dirilteceği hem de kardeşliği canlandıracağı nice sebepler halk etmiştir. Görünüşte bir hayvan boğazlamanın insanın imanına ne gibi bir katkısının olacağını düşünemeyebilir. Konuyu Ayet ve hadisler bağlamında değerlendirdiğimiz zaman Kurbansız bir müminin hayatının boş olduğunu öğrenmiş olacağız. İnsanoğlu, Âdem (as)'ın iki oğlunun Allah'a sundukları kurbanları neticesinde Hâbil'in kurbanının kabul edilip, Kâbilinkinin kabul edilmemesiyle kurbanla tanışmıştır. Bu örnekle kimlerden kurbanın kabul edileceği sorusuna Rabbimiz Hâbil'in dilinden Allah ancak takvâ sahiplerinden kabul eder. (Maide 27) ayetiyle cevap vermiştir. Buradan anlıyoruz ki Kurbanın temelinde yatan düşünce kurban boğazlamaktan ziyade ihlas ve takva'yı Rabbimize sunabilmedir. Nitekim Hac Suresinde Cenabı Allah: Kurbanlarınızın etleri ya da kanları Allah'a ulaşmaz; ama sizin takvanız Allah'a ulaşır. (22/37) buyurarak, kurban kesmenin sadece şekilden ibaret olmadığı, Müslümanın bıçağıyla değil, kalbiyle yaradan arasındaki bağa dikkat çekilmiş, şekilden de vazgeçilmediği gibi Kurbandan Rabbimize yükselen değerin Takva olduğu anlatılmıştır.
İbrahim (as)' Sare annemizle evlenmiş, ancak çocuğu olmamıştı. Sare validemiz, hizmetçisi Hacer ile evlenmesini istemiş ve Rabbimiz ahir ömründe İbrahim (as)'a bir erkek çocuğu İsmail'i nasip etmişti. İbrahim (as) Allah'tan salih bir evlat istemişti. Allah' da O'na dünya tatlısı bu çocuğu verdikten sonra İbrahim'i ağır bir imtihandan geçirecekti. Halil, dost olduğunu Allah'a ispat etmesi gerekiyordu. Kur'anda Saffat Suresinde 100-113 ayetlerinde genişçe ele alınan bu olay bir babanın yapabileceği en büyük fedakârlığı anlatıyordu. Babasıyla beraber yürüyüp gezecek çağa erişince: Yavrucuğum! Rüyada seni boğazladığımı görüyorum; bir düşün, ne dersin? dedi. O da cevaben: Babacığım! Emrolunduğun şeyi yap. İnşallah beni sabredenlerden bulursun, dedi. (Saffat,102) Allah'ın isteği ve kendi isteği arasında sıkışan İbrahim (as) tarafını seçmeliydi. Allah'ın sevgisi mi, yavrusu İsmail'in sevgisi mi? Fani bir sevda mı, ebediyete uzanan bir sevda mı? Kolay değildi hasretiyle yanıp tutuştuğu İsmail'ine 84 yaşında kavuşmuş, bundan sonra da Allah'a kurban etmesi isteniyordu. İbrahim Hâlilullah, İsmail'inden vazgeçebilecek miydi? Her ikisi de teslim olup, onu alnı üzerine yatırınca: Ey İbrahim! Rüyayı gerçekleştirdin. Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız. Bu, gerçekten, çok açık bir imtihandır, diye seslendik. (Saffat, 103-106) Evet İbrahim İsmail'inden vazgeçip O'nu kurban etmeye Mina'ya gittiği zaman yalnızca Allah'ın sevgisi ve O'nun emrine sadakat gösterme niyeti vardı. Bıçağı İsmail'in boynuna dayayıp, düşüncesini gerçekleştirmede kararlılığını gösterdiği zaman Allah Teala onun yerine fidyesini (bedelini) gönderecekti. Biz, oğluna bedel ona büyük bir kurban verdik. Geriden gelecekler arasında ona (iyi bir nam) bıraktık: İbrahim'e selam! dedik. Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız. (Saffat,107-110) İşte kestiğimiz kurbanlarımız evlatlarımız misali bizim İsmaillerimizdir. Kurban bizim en çok sevdiklerimizi Allah yolunda feda edebilmenin birer nişanesidir. Anadan yardan, candan canandan Allah için vazgeçebilme kararlılığıdır. Allah Teala İbrahim'e hemen dünyada karşılığını veriyor. Ama ağır bir imtihandan geçtikten sonra! İbrahim kararlılığı gösterdikten sonra Allah İsmail'in senin olsun üstüne bir de İshak'ı veririm dercesine bir de Sare validemizden de İshak'ı hediye etmiştir. Dolayısıyla Allah sınar, imandaki kemalatı, daha büyük bir denemeyi gerektirir. Peygamberlerin imtihanları da böyle büyük olur. Dostluğu sadece lafta mı, benim için her şeyden vazgeçebilir mi! Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurur: Kurban bayramı günü Âdemoğlunun yapacağı en faziletli iş, kurban kesmektir. Şüphesiz o kurban kıyamet gününde, boynuzları, kılları, çatal tırnaklarıyla (sevap olarak) gelecektir. O kurban, daha kanı yere düşmeden önce, Allah katında makbul bir davranış olarak sevap defterine kaydedilir. Bu yüzden nefislerinizi onunla temiz hale getirin (Tirmizî, Edâhî, 2) İnsan kurbanla hem nefsini terbiye eder. Allah yolunda fedakârlığı ile kendisini samimiyet testine tabi tutup, Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz. (A'li İmran,92) düsturuna, kurbanla ne kadar yakınlaşabileceğimizi gösterir. Kurban aynı zamanda kurban etini paylaşmakla, birlik beraberliğe, yardımlaşma ve dayanışmaya katkı sağlamaktır. Kalplerde kardeşliğin, dostluğun, ümmet bilincinin yeniden yeşermesine vesile olmaktır. Dünyanın dört bir tarafında kurban bekleyen insanlarının umutlarını boşa çıkarmamaktır. Onların dualarını almak yarınlarına umut olmak belki millet olarak içerisinde bulunduğumuz acı ve sıkıntılardan kurtulmamıza vesile olacaktır. Biz ta Kamboçya'ya, Haiti'ye, Arakan'a, Nepal'e İslam kardeşliği için gidiyoruz. Ama eşkıya içimizdeki kardeş sevgisiyle dolu bu milletin vefakârlığını ve fedakarlığını hâlâ anlayamadı. Biz geçmişten devraldığımız büyük medeniyeti inşa etmek üzere yeniden mazlum milletlerin yanındayız. Kurban eti dağıtımı için Yüreğimiz Kudüs'te, Aklımız Pakistan'da, gönlümüz Kırgızistan'dadır. Dualarımız hem Mescidi Aksa hem tüm dünya Müslümanları içindir. Bayramınız mübarek olsun.