İslam aleminde rahmeti, bereketi ve mağfireti bol üç ayların habercisi kabul edilen Regaip Kandili, bugün idrak edilecek.Müslümanlar için büyük öneme sahip üç aylardan, recep ayının ilk perşembe gününü cumaya bağlayan gece idrak edilen Regaip Kandili, "rahmet ve mağfiret gecesi" olarak kabul ediliyor. Her yıl olduğu gibi bu yıl da Regaip Kandili dolayısı ile Konya’da çeşitli etkinlikler düzenlenecek. Özellikle Kapu Camii, Havıveyiszade Camii, Aziziye Camii, Sultan Selim Camii gibi Konya’nın merkezindeki büyük camilerde Regaip Kandili dolayısı ileMevlid programları yapılacak, el açıp dua edilecek. 

ŞİVLİLİK GELENEĞİ

Üç ayların başlamasını İslam alemi çeşitli geleneklerle güzel bir şekilde karşılamakta. Bu güzelliklerden birini de Konya’da görmek mümkün.  Üç ayların başlangıcı Konya’da sadece ibadetle mükellef yetişkinler için değil, çocuklar için de bir teslimiyet olarak görülüyor. Bu nedenle üç ayları iple çeken çocuklar için o gün, Ramazan Bayramı’na kadar sürecek mutluluk kervanının başlangıcı şeklinde yorumlanıyor. Bu da Konya’ya ait bir gelenek olan ‘Şivlilik’i ortaya çıkarıyor. Halen Konya’da yaşatılan Şivlilik geleneği, Recep ayının ilk günü kutlanıyor. ‘İlk namaz’ olarak da adlandırılan bu kutlama, iki aşamalı olarak gerçekleşiyor. İlk aşaması Recep ayının ilk gününden bir önceki gece başlıyor. Bu gece ‘Fener alayı’ kutlamaları yapılıyor. Akşam namazından sonra mahallenin bütün çocukları, gençleri, gelinleri mahalledeki en uygun yere toplanırlar. Bu alanda herkesin toplanma amacı “Fener Alayı” denilen kutlamayı gerçekleştirmektir. Mahallenin abileri, kutlama alanını hazırlarken; çocuklar, bakkallardan satın aldıkları, ortasında mum bulunan, kâğıttan yapılmış fenerleriyle gelir, kutlama alanındaki ateşin etrafında halka kurarlar. Dün akşam gerçekleştirilen fener alayının ardından bugün de çocuklar ikinci aşama olan ‘Şivlilik’ coşkusu yaşıyorlar.

KAPI KAPI DOLAŞIYORLAR

Şivlilik geleneği ile çocuklar bugün sabah namazı sonrası sokaklara akın ederek hazırlanan ikramları toplamaya başlıyor. Kapı kapı gezen çocukların, vatandaşlardan şeker, çikolata, kuruyemiş, gofret, meyve gibi ikramları poşetlere doldurması renkli görüntülere sahne oluyor. Bu toplama esnasında çocuklar “Şivlilik...” diyerek, şivliliği daha eğlenceli hale getiriyorlar.

DEĞİŞTİ AMA YOK OLMADI

Şivlilik geleneği günün şartlarına göre bazı değişikliklere uğrasa da hala yaşatılıyor. Önceleri çocuklar şivliliği toplarken “Şivlişivli şişirmiş, Erken kalkan pişirmiş, İki çörek bir börek, Bize namazlık gerek” gibi maniler söyleyerek şivliliğe farklı bir hava katıyorlardı, Ayrıca vatandaşlar tarafından çocuklara ikram edilen şivliliklerin de değişmesi söz konusu. Daha önceki ikramlar günün şartlarına göre belirlenirken bugün bu ikramlar daha modern hale geldi. Ancak her şeye rağmen Konya’nın bu güzel geleneği yaşamaya devam ediyor.

ESKİ ŞİVLİLİK GELENEĞİNİ YAŞATIYORLAR

Konya'nın en güzel geleneklerinden birisi olan Şivlilik geleneğini daha önceki yıllarda olduğu gibi, yeniliklerle değil geleneklerle kutlamayı tercih eden ve bu geleneğin unutulmamasını amaçlayan Gazeteci Ali Sait Öge, önemli bir hatırlatma yaptı. “Biz Öge ailesi olarak bu yıl şivlilik geleneğini çocukluğumuzda ki gibi yaşayalım istedik” diyen Öge, sözlerine şöyle devam etti, “Bunun içinde kırık leblebi ve siyah üzüm den oluşan şivlilik poşetlerimize birde çocukluğumuzdaki tekerlemeyi iliştirdik. Amacım bu günün çocuklarının da şivlilik geleneğini ve tekerlemesini öğrenmelerine vesile olmak. "ŞivliŞivli Şişirmiş. Erken Kalkan Pişirmiş. İki Çörek Bir Börek. Bize Namazlık Gerek. Şivlilik isteriz şivlilik"  "Site görevlilerine şivliliği verme işini eleştirmek gerektiğini düşünüyorum. Çocukların eline şekerini, çikolatasını verip başını okşayıp, gülen gözlerini görmeden bu işin tadı olmaz ki. Dünyada onca çocuk ağlarken gülen bir çocuğun yüzünü germekten kaçmamak gerekiyor bence" Evet şivlilik geleneğinin ve Fener Alayı geleneğinin en iyi şekilde devam ettirilmesi en büyük arzum. Modern yaşam dediğimiz böylesine anlamsız hayatın içerisinde en azından bir kaç güzel geleneğimiz ayakta kalsın olmaz mı?” 

ONUR KALKAN

Editör: TE Bilişim