Zifiri karanlıkta bembeyaz bir tek boynuzlu at. Yeleleri öylesine parlak ki her hareketinde karanlığa atılmış ışıktan oklar misali kayarak yırtıp geçiyor zulmetin sinesini. Nurun-aydınlığın- en çok yaraştığı ya da kendini en iyi ifade ettiği, anlamını tam manasıyla bulduğu karanlıktır. Altının esas safi halini aldığı ateşin sinesinde fazlalıklarından arınırken altın renkli kıvılcımlar saçması gibi.

Karanlığı en iyi aydınlık bilir. Kainattaki her nesne zıddıyla müsemma; Kötülük olmadan iyiliğin, hastalık olmadan sıhhatin, yaşlılık olmadan gençliğin, ölüm olmadan hayatın değerinin anlaşılamaması gibi.

Şükür sahibi hasta, sabır sahibi fukara, omuzlarının üstündeki ağırlığın farkına varmış zengin, hatasının farkında olan günahkar ne derece rahmete şayan ise kibirli âlim, riyakar abid, başına gelen her tökezlemeyi kaderin cilvesi gören ve hemen isyana sarılan insan o kadar gazaba müstahak.

Yaşam çeşitli zorluklarla yolculuğunu sürdürür. Bir bebek yürümeye ilk başladığında sık sık düşer. Bu çevresindekilerce son derece doğal karşılanır. Bilirler ki yürümeyi öğrenmek için önce düşmek gerekir. Bilirler ki insanoğlu robot gibi her hareketi önceden bilerek oluşturulmuş bir mekanizma değil, yaşamını sürdürmek için öğrenmeye mecbur olduğu tüm hareketleri zaman mefhumuyla harmanlayarak uygulamalı ve davranış halini almalı ve yine bilirler ki adeti ilahi budur.

Bir Uzakdoğu öyküsü şöyledir; Çocuk dedesinin bahçesinde güreşen biri siyah diğeri beyaz iki köpeğe bakar ve dedesine, 'dedeciğim sence hangisi kazanır?' diye sorar. Dedesi , 'yavrucuğum' der 'ben hangisini beslersem o kazanır'. Uzakdoğu kültüründe buna yin ve yang denir. Siyah ve beyazın ebedi mücadelesini simgeler. Buna göre her şey iki kutupludur ve birbirine karşıttır. Kutuplar kendi karşıtını her zaman içinde barındırır.  Kutuplar karşılıklı olarak üreten-tüketen veya destekleyen-kısıtlayan ilişkisindedirler .  Kutuplar karşılıklı bağlılık ilişkisi içindedirler.

Güneş ışıklarının odanın içine girmesi için perdeleri açmalı. Gam ve kasavetten kurtulmak için ise insanın gönül kapılarını rahmete, aydınlığa ve umuda açması gerek. Yin ve yang, insanın içindeki mücadeleyi de simgeler. Bu iyi ile kötünün kadim mücadelesidir. Mesele kötülüğün hiç olmaması değil, kötülükle beraber ve hatta ona rağmen iyiliği tercih edebilme becerisi geliştirebilmektir. İnsan gerçeği budur. İnsan melek gibi günah ve hatalardan ari değildir. İrade ve ihtiyar sahibidir. Önünde her zaman seçenekler vardır. Eğer bu iradesini iyi yönde kullanırsa meleklerden bile üstün seviyelere ulaşması olasıdır. Fakat bunun tam tersi olarak vücutta mevcut hayvani hislerle hareket ederse hayvani seviyeye inmesi ihtimali söz konusu.

Kainatın Güneşi (sav) bir harp dönüşü yanındakilere 'küçük savaş biti şimdi sıra büyük savaşta' diye buyurunca sordular, ey Allah'ın Rasulü büyük savaş nedir?

Buyurdu: ' Büyük savaş insanın nefsiyle olan mücadelesidir'.

Her şeyin başı iyi niyet. Sonrasında ayağınız takılsa bile Rahmeti Sonsuz elinizden tutup yolunuzu doğrultacaktır. Belki de daha hayırlı yollar daha hayırlı kapılar göstererek bambaşka ufuklar açacaktır. En umutsuz, en çaresiz gibi görünen olaylar karşısında sizi bir ayetin sıcaklığı kucaklar şefkatle sarıp sarmalar;' Her zorlukla beraber bir kolaylık vardır'.