“Ya dağıt kimsesiz kalan sürünü,

Ya çobansız bırakma, Allah'ım!

Bizi sen sevgisiz, susuz, havasız

Ve vatansız bırakma, Allah'ım!

Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,

Müslümansız bırakma, Allah'ım!” Amin,amin,amin…Arif Nihat Asya

 34 vatan arslanının sevgililer sevgilisi rabbine vuslatının acısını yaşadığımız bu gün sözün bittiği andır.

Sultan Abdülhamit Han’ın dediği gibi “Bu asker asakiriye mansuriye Muhammedidir [kendisine yardım vaad edilmiş Muhammed ordusudur.]

Muhammed askeri anlamına “Mehmetcik” in ülkemize kurulmuş tuzakları bir bir nasıl bozduğunu dünyaya gösterdiğini görmekteyiz.

 Müthiş bir askeri zeka, bilgi ve cesaret, Muhteşem yerli ve milli silahların kullanıldığı ve dünyanın ikinci süper güç diye kabul ettiği Rusya ve İran destekli terörist Esed ile savaşını canlı olarak izlemekteyiz. Askerimiz ile ne kadar gurur duysak azdır. Tabi ki bu orduyu hazırlamak teçhiz etmek de ayrı bir başarı olsa gerek,

Geçmiş yıllarda on iki adayı Yunanistan’a çıkartma yapamıyoruz diye Yunanistan’a nasıl bıraktığımızı, Kıbrıs’a çıkartma yapamayıp Rumlara bıraktığımızı, Musul ve Kerkük’ü alın diye emir veren Başbakan’a istifasını sunan genel kurmayı, milletine darbe yapan Başbakan asan, halkına zulüm eden, Başbakanlara hakaret edilen dönemleri de gördük. Şimdi bu orduyu dünyanın en iyileri arasına sokan başkomutanın da hakkını teslim etmek gerekmektedir.

Bu arslanların vatan sevgisini para pul ile ölçmek en iyi niyetle haksızlıktır. Sosyal medyada birtakım yakışıksız sözlerle, şehit ve yakınları incitilmektedir. Bu soysuzların parmakları kanasa, yıkmadıkları duvar kalmaz. Maalesef bu insansı grup, 200 yıldır içimize  atılmış fitnedir, Bunların sınırları yoktur. Konjonktüre göre hareket eder bir gün soğan patates üzerinden ortalığı ateşe verir, bir gün saman muhabbeti yaparlar[ülkede ne kadar öküz varsa] bir gün emekliler üzerinden, bu gün de şehit kanı üzerinden..

 Vatan sevgisini de dilinden düşürmez. Değil Esed’i yenmek, Rusya’yı yenmek bu soysuzları yenmekten daha kolaydır.

Vatan sevgisinin en üst derecesi bir çakıl taşını vermemek için şehit olmaktır. Bu güruhta, bu yoktur. Onların vatan sevgisi klavye başında kopyala yapıştır dan ibarettir.

Bu vatan için canını; şiş göbek, sıkma baş, kabasakal dediği adamın evladı verecek, parayı garibanlar ödeyecek, bunlar sahillerde buzlu rakılarını yudumlayarak unvan sahibi olacaklar.

Vatan sevgisi denince aklıma gelen bir belgeseli aktarmak isterim.

Küresel bir Japon firmasının belgeseli. Sabah bütün personel fabrikanın bahçesinde toplanıyorlar. fabrikanın marşını birlikte okuyorlar sonrasında işe başlıyorlar. Normal mesai bittikten sonra bir saat daha çalışıyorlar patron dahil o bir saatlik ücreti devlete yatırıyorlar. İşte Japon mucizesinin sırrı.

Hastaneye gideceksin, yirmi, otuz bin TL’lik ameliyatı para ödemeden olacaksın, sonrasında birkaç yüz TL’lik katkı payı önüne gelince de kıyameti kopartacaksın.

Eyt yasasını çıkartmadın seni indireceğiz diye yaygara edeceksin.

Şimdi bunların Suriye’deki Mehmet’çiğin başarısından kendine pay çıkartmaya hakkı var mı?

Sağlık denilince dünyanın en ileri ülkelerinden İsviçre’den emekli olmuş karı koca ile tanıştım.

Bayram ziyareti için memleketlerine gelmişler.

Sordum İsviçre’de sağlık sistemi nasıl?  Adam dedi ki, orada hizmet çok iyi.

Peki, bizde bak şehir hastaneleri falan var otel lükslüğünde. bütün hizmetler beş yıldızlı, sonra Dr’a ulaşmak çok kolay diye. Adam, şaşkınlıkla izledi ve dedi ki biz, İsviçre’de karı koca ikimizde emekliyiz. iki bin beş yüz er İsviçre frangı maaş alıyoruz. Her ay 450 İsviçre frangını her ikimizde ayrı ayrı sağlık sigortası olarak yatırıyoruz.

Yani maaşlarının yüzde yirmisini sağlık hizmetlerine, hizmet alsın almasın veriyorlar.

Ah! Dedim, bizde 0n lira ilaç ve muayene parası çıkınca kıyamet kopuyor.

Abdülhamit Han’ın “Bizim şanssızlığımız; Avrupalı sırtlanların yol güzergahına otağımızı kurmamızdır.10 yıl salah verseler Japonya’nın yaptığını bizde yaparız” sözünü hatırlayarak devam edelim.

40 Yıldır terör belası ile uğraşıyoruz. Bütçemizin nerede ise üçte birini, başımıza sarılan teröre harcadık. Düşünün Trilyon doları aşan, elli bin askerimizi bu uğurda şehit verdiğimiz hadiseden bahsediyoruz. Yıllarca enerjimizi buraya harcarken bizi buna mecbur edenler bizi ve bizim gibi ülkeleri sömürerek semirmelerini sürdürmüşlerdir.

 Yine sultan Hamit’in Cuma selamlığında merdivenlerde önünü kesen kuleli ve benzeri okulların öğrencilerinin “Hürriyet isteriz” diye bağırınca öğrencilere şöyle bir bakar, hepsi Edirne’den ötesinin çocukları olduğunu görür. Ve şu tarihi sözünü söyler, “ANADOLU İNSANI,BEŞİĞİN ÖTESİ GURBETTİR SÖZÜNÜ BIRAKIP, ÇOCUKLARINI ASKERİYEYE MÜLKİYYE GİBİ DİĞER OKULLARA GÖNDERMELİLER. DEVLETE YÖNETİCİ,ASKERE KOMUTAN OLMALILAR Kİ, VATAN EMİN ELLERDE OLSUN!”….

Çok şükür ki Sultan Hamit’in sözüne kulak veren Anadolu çocukları 1974 de başlatılan ve günümüze kadar geliştirilerek sürdürülen, savunma sanayimizle bugün mücadelemizi sürdürebiliyoruz.

Hiçbir maddi ve manevi katkıda bulunmayan şebelekler, dün; toplanan vergilerin kat be katını milli bütçeden harcayarak Van’ı yeniden imar edenlere, Elazığ depreminde, deprem vergilerinin nereye gittiğini soracak kadar yüzsüzleşebiliyorlar. Bu günde devletimizin bekası için atılan bombaların hesabını tutmadan, “rakı içecek yer bulamıyoruz, samanın, patatesin fiyatı niye arttı” gibi hesap sormaya kalkacaklardır hiç kuşkunuz olmasın.

Şimdi birlik ve beraber olma zamanıdır, Devletten destek değil devlete destek olma zamanıdır. Devleti yönetenlere hesap sorma değil hesap verme zamanıdır..

Günlük bir saat devlet için çalışma zamanıdır. Emeklinin memurun, işçinin maaşını günü gününe aldığı, raflarda hiçbir ihtiyaç malzemesinin eksik olmadığı, hastanelerinin üst düzey hizmet verdiği bir ülkede, kendisi görevde iken hastanesine şırınga alamayanların “ekonomi çökmüş, millet aç efendim aç” diyen eyyamcılara pirim vermeme zamanıdır.

Osmanlının son döneminde bir resepsiyonda İngiliz sefiri bizim paşalardan birine sorar “Dünyanın en güçlü devleti kim?”  Paşa; “biz” der. Sefir, alaylı bir şekilde “siz mi?”der. Paşa 600 yıllık Osmanlı devletinin mücadele ser levhasını söyler “SİZİNKİLER DIŞARIDAN BİZİMKİLER İÇERİDEN YEDİLER YEDİLER BİTİREMEDİLER!” Bu coğrafyanın kahramanı da haini de boldur.Hilalimiz ilanihaye dalgalanacaktır.Anadolu insanı devletine sahip çıkacaktır.Devletin sahibi vardır,havlamanıza devam edebilirsiniz!

 Not:

-İdlip’te şehit olan 34 evladımızın ailelerine baş sağlığı, şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum. Milletimizin başı sağolsun.

 -Bu gün milli silahlarımızın temelini atan, Makus talihimizi değiştiren, siyasete, sanayiye ve ekonomiye büyük katkıları olan büyük devlet adamı merhum Necmettin Erbakan’ı 9’ncu ölüm yıldönümünde minnetle rahmetle anıyorum.