İhracatımız belli bir yere geldi, artık patinaj yapıyor!2023'te 500 milyar hedeflenince bu durumu sorgulamamız lazım diye düşünüyorum..

Bir çok yazar, programcı bu konuyu dile getiriyor, kaleme alıyor ama ilerleme sağlanamıyor.

Bunun için adımlar atılmıyor değil..

Hükümet teşvikler çıkarıyor, üniversiteler zaman zaman öneriler getiriyor ama çok yavaş hareket ediliyor..

Olayın ciddiyetinin gerçek manada kavrandığının, sorunun ve çözümlerinin,  ilgili kurum, kuruluş, kişi ve girişimcilere aynı oranda yansımadığını ya da sahiplenilmediğini düşünüyorum.

Özellikle bu konuda üniversitelerimizi işin içine sokmadan hiçbir şey yapamayız..

Öncelikle, girişimcilerimizin  bu konuyu teferruat olarak gördüğünü, farklı bir şey üretmenin, lokomotif olmanın, önder olmanın yeterli olarak algılanmadığı düşünüyorum..

Değişik sektörlerde üst düzey yönetici olarak bulunmam nedeniyle bu sorunları çok daha net görebiliyorum..

Belki de ülkemiz milli gelirinde önemli pay alan, büyüklük sırasında önde olan Koç, Sabancı, Eczacıbaşı gibi firmaların, ülkenin en profesyonel firmalarını barındıran holdingler olmalarına rağmen, girişimcilik tarihimizde ülke ekonomisini omuzlayacak bir ürün geliştirememelerinden kaynaklanıyor.

Onlar böyle yapınca diğerleri ne yapsın demeden edemiyorum

Bu grupların zenginliklerinin  temel kaynağı olan bu ülkenin; onlardan stratejik bir ürün beklemeye hakkı var diye düşünüyorum.

Hatta onların böyle bir ürün çıkarmaları bu ülkeye bir borç!

Şimdi üniversiteleri de var, artık.. Bu işin bilimsel alt yapısını kurabilirler! Üstelik Kaliteli üniversiteler Koç ve Sabancı..Bekliyoruz! Ağaç meyvesinden belli olur...

Şikayet ediyoruz.. Çözmeye çalışıyoruz.. 
Bence bunun püf noktası, gelişmenin ana gücü üniversiteler..

Ekonominin, siyasetin, uluslararası ilişkilerin, bilimin, insan kaynaklarının, insanın, sosyal yaşamın, yer altı ve yer üstü zenginliklerinin her biri;  üniversitelerin araştırmaları ile katma değeri yüksek  varlıklar haline gelecektir.

Amerika boşuna dünyanın en gelişmiş ülkesi değil..

16 Eylülde ODTÜ Enformatik Enstitüsü bünyesinde yer alan University Ranking by Akademic Performace(URAP) tarafından 2009 dan bu yana düzenli açıklanan, üniversite akademik performans sıralamasına göre;

İlk 500'de   Türk Üniversitesi yok,

İlk 250'de 77 Amerikan  üniversitesi yer alıyor.

Yunanistan'ının  ilk 100'de bir üniversitesi var!.

Bozok Üniversitesinden   Yrd. Doç. Dr. Murat Çetin, Bölgesel kalkınma ve girişim üniversiteleri konulu çalışmasında;

Bilindiği gibi, üniversiteler dünyadaki başarılı ekonomilerin merkezinde yer alır. Amerika'nın önde gelen üniversitelerinden biri olan California Üniversitesi; bilimsel bilgi üretme, büyük buluşlar gerçekleştirme, yenilikler yaratma, yeni firma oluşumlarını destekleme, yeni iş imkanları sağlama, bireysel ve kurumsal bazda yeni gelir akımları oluşturma gibi bir dizi alanda ciddi roller üstlenmektedir. Çoğu insan üniversiteleri, geleneksel olarak yüksek öğretim ve temel araştırma merkezi olarak görür. Oysa ki, günümüzde üniversiteler bunun ötesine geçmeyi başarmıştır. Üniversiteler; topluma, ekonomiye, toplumun refah düzeyi ve yaşam kalitesine ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan oldukça geniş çerçevede katkıda bulunur. Üniversitelerin faaliyetleri, günlük yaşamın her yönüne girmektedir (Rosan, 2006:1; Charles, 2003:9). Newlands (2003:1);  

Görüşlerini paylaşırken aşağıdaki sonuçları bizlerle paylaşmış;

• Bölgesel bilgi ekonomisi ve toplumunun destekleyicisidir. 

• Ekonomik istikrarın önemli bir unsurudur. 

• Bölgenin sosyal yaşamının temel gücüdür. 

• Kültürel kaynakların temelini oluşturur ve güçlendirir. 

• Bölgenin uluslararası işbirliği ve dışa açılmasında etkilidir. 

• Yenilikçi aktiviteler ve girişimciliğin temel kaynağıdır. Ayrıca üniversiteler, “akademik girişimcilik”(2) yoluyla bölgesel ekonomide oldukça aktif bir rol üstlenebilir. 

Hükümet YÖK kanalı ile 18  Ekim 2016'da  Başbakanlık tarafından koordine edilen , kalkınma bakanlığı ile eşgüdüm halinde; "Üniversitelerin Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Ve Farklılaştırma, ihtisaslaşması" Konulu 5 pilot üniversite seçildi...

  • Bingöl Üniversitesi; Tarım ve havza bazlı Kalkınma
  • Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi; Hayvancılık
  • Düzce Üniversitesi; Sağlık ve çevre
  • Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi,  Tarım ve Jeotermal
  • Uşak üniversitesi; Tekstil, dericilik ve seramik

Güzel bir adım olduğunu düşünüyorum ancak bu adım üniversitelerin bölgeyi kalkındırmasından çok,  bu üniversitelerin gelişmesine katkı yapar..Bölgeye katkısı uzun zaman alabilir..

Bence bütün üniversitelere bir misyon yüklenmeli! Hatta olgun olan üniversiteler kendilerine misyonlar yükleyecek pozisyonlar almalı..

Bölgesel kalkınma için , bunu önce oturmuş üniversitelere sorumluluk yüklenmeli!. Ya da bu üniversiteler, üniversite olma sorumluluğunun gereği, görevi kendileri üstlenmeleri lazım!

Mesela; 

Denizli'de Pamukkale üniversitesi!

Gaziantep'te Gaziantep üniversitesi, 

Konya'da Selçuk Üniversitesi

Kayseri'de Erciyes üniversitesi 

Mersinde Mersin Üniversitesi,

Adana'da Çukurova,

İzmir'de Ege Üniversitesi gibi

Üniversiteler görev verilmeyi, misyon yüklenmeyi beklemeden, hükümetleri proje bombardımanları ile zorlamalılar..Araştırmalarla girişimcileri etkilemeliler! Girişimciler bu hareketten kazanacağına inanmalı..

Her biri katma değer yaratma konusunda yarışmalılar..

Mesela Gebze üniversite'si  24 yıllık ömrü olmasına rağmen Gebze Sanayi Bölgesinin daha şimdiden ruhu olmuş!.

Üniversiteler  bulundukları ilin, Sanayi Odaları, Ticaret Odaları, Organize Sanayi Bölgeleri, bütün girişimcilerin etrafında toplandığı manyetik çekim merkezleri olmalı!

Bölgenin insan Kaynaklarının doğru planlanması, doğru kullanılması konusunda  lokomotif rol oynamalı!

Şehirlerde genelde Belediyeler birçok işe öncülük ediyor..O da çok gezen Başkanların , başka ülkelerdeki gelişmeleri kopyalama , ya da başkalarının ürettiği yenilikleri hayata geçirme şeklinde oluyor..

Oysa  üniversiteler dünyada ilk üretilecek ,ürün ve hizmetleri araştırıp, bulup, keşfedip kendi bölgesinde uygulanması için ön ayak olmalı.. Dünyanın en farklı şehirleri olmak , aynı zamanda kimlik kazanmak da demek..

O zaman en farklı şehirler bizim olur.. Bunları tarihle de birleştirirsek.. O zaman sanayi, ticaret , turizm, her türlü alanda gelişme gerçekleşir..

Üniversitelerimiz ilk 500 de olmayınca benim düşündüğüm; Murat Bardakçı hocamızın da söylediği gibi ; intihal mi var?

Yoksa son 500'deki üniversiteler ilk 500'deki üniversitelerin yaptıklarını kopyalayarak mı geçiniyor?

Öyle değilse; neden dünya çapında ürünlere imza atmakta yavaş gidiyoruz!

Katma değerli ürünlerin ve hizmetlerin sırrı, kimlik kazanmış üniversitelerimizde!.

Konya'da Selçuk Üniversitemiz , bütün ülkemize örnek olacak bir girişim başlatabilir.

Selçuk Üniversitesi , ülke sıralamasında bir numara neden olmasın!..