Geniş mavi gökyüzünde kuşlar gibi süzülen, bulutlar gibi yüzen bir uçurtma yapmak için malzeme listemizi saymak isterim:

 Renkli defter kapları; yoksa sağlamından naylon poşetler, sicim gibi sağlam fakat elleri kesmeyecek pamuklu, uzunca iplik; ağabeyinizin her defasında nereden bulup çıkardığına bir türlü akıl erdiremediğiniz aynı boyda üç tane kamış(boyları aynı olmasa da sorun değil maket bıçağıyla kesilip aynı boya getirilir). Bir de küçük ellerinizi sizinkinden bir numara büyük;  yaz kış ayırt etmeden evinizin ilerisindeki boş tarlada arkadaşlarıyla mahalle maçı yapmaktan kurumuş ve çatlamış ellerinin içine alıp kendi hızında koşturan fakat onun gibi koşamadığınızı görünce yarı merhamet yarı istihza ile bıyık altı gülerek yavaşlayan bir ağabeye ihtiyacımız var. Hani bütün hazinesi bir torba dolusu renkli bilye ve ezilmiş gazoz kapağı olan, çamurdan yaptığı 'Kara Şimşek'leriyle kendi galerisini açan, size ilk kez sapan yapmayı ve misinanın üzerine iğnelerle zokayı yerleştirmeyi öğreten. Limanda balık tutmaya götürerek size hayatınızın belki de en zevkli zamanlarını geçirten o küçük dev adama. Üstelik iyi günündeyse size o güne kadar görüp görebileceğiniz en güzel uçurtmayı yapabilecek olan bir ağabeye.

Saçları uzak köylerden gelmiş gibi rüzgâr, yonca ve toprak kokan, yüzü, özellikle de burnu ve yanakları yazın güneşten kışın ayazdan yanmış. Üzerinde tarçın renkli noktacıkları olan çayır yeşili gözlerinde birazdan yapmayı tasarladığı büyüklerin yaramazlık, kendisinin icat olarak adlandırdığı buluşun dehası parlayan, evdeki telaşlı zamanların başyardımcısı, her işe doğuştan eli yatkın ve bu özelliğiyle her defasında hayranlığınızı artıran, ama her şeye rağmen hala çocuk, hala oyunla yatıp oyunla kalkan bir ağabey.

Ardından uçurtma yapımına geçilir. Doğuştan alışıkmışçasına işleyen mahir parmaklar üç sopadan tam ölçüsünde bir altıgen yaparak başlar işe. Naylon kap itina ile bu altıgenin çevresine gerilir. Bu işlem yapılırken altıgen kafa birkaç kez evirilip çevrilir. Düzgün olduğuna kanaat getirilince en zevkli kısma geçilir: Uçurtmanın rengârenk kuyruğuna. Şerit şeklinde kesilmiş naylon parçaları kuyruğu oluşturan ipliğe dizilir, en son kafaya muntazaman iplik takılıp sabitlenir. Bu şimdiye kadar gördüğünüz abartısız en güzel uçurtmadır. Ağabeyinizin elinde dokunmaya kıyamadığınız, kendisinin de bir ressam, bir heykeltıraş veya bir sanatkârın eserini temaşa edişi gibi seyretmeye doyamadığı bir şaheser. Bu harika uçurtma, ne sizin yapmayı en iyi bildiğiniz şeytan uçurtmasına ne de kâğıttan uçağa benzer. Bambaşka bir yetenek ve ustalık gerektiren insanüstü bir meziyettir.

Sıra uçurtmayı uçurmak için uygun bir havayı kollamaya gelir. Rüzgârdan yana biraz şanslıysanız aynı gün uçurtmanızın gökyüzünde nazlı bir kelebek gibi süzüldüğüne tanık olabilirsiniz. Onu bulutların arasında salınırken görmek kendiniz uçuyormuşçasına kalbinizin heyecanla çarpmasına neden olur. Adeta ayaklarınızın yerden kesildiğini hisseder coşku ve heyecanla kesilen nefesiniz yüzünden hıçkırık benzeri kahkahalara boğulursunuz.

Uç güzel uçurtma! Sen hiç yere inme emi. Hayallerimle beraber sonsuza kadar gök kubbede arz-ı endam etmeye devam et. Bana çocukluğumdan, bana kahkahalarımdan, bana sevinç sarhoşu olduğum; denizin ılık nefesini yanaklarımda hissettiğim, güneşin tatlı yakıcılığı altında ılık uykulara daldığım zamanlardan haber getir. Uç güzel uçurtma! Şimdi ki çocuklara hala gökyüzünde onları bekleyen hıçkırıklı kahkahalar olduğunu müjdele. Asla ve asla hayal etmekten ve mutluluğun peşinde koşmaktan vazgeçmemelerini salık ver.  Uç nazlı uçurtmam uç.