11 ay boyunca yayınlarla ahlak ve maneviyat noktasında erozyona sebep olan medya, Ramazanla birlikte Müslümanlık kimliğine bürünmeye başladı.

Her kanalda ayrı bir ilahiyatçı.

Hepsi farklı konulardan konuşuyor, Ramazan'ın faziletinden, maneviyatından, İslam'dan, Hz. Peygamber'den, enbiyalardan, evliyalardan... bahsediyor.

11 ayda yıktıkları ahlak ve maneviyatı sanki 1 ayda onarabilmeye çalışıyorlar...

Fakat burada açıkça oyun oynanıyor, insanlarla alay geçiliyor.

Yayınladıkları dizilerdeki, filmlerdeki, programlardaki yanlışlar, ahlak ve maneviyat eksikliği olmamış gibi Ramazan ayında iftardan sahura kadar dini program koyuyorlar.

Ekrana çıkardıkları ilahiyatçılara yüzbinlerce lira ücret ödeyerek, dini hassasiyete sahibiz ahkamı kesiyorlar.

Oysa yaptıkları izleyiciyi aptal yerine koymaktan başka bir şey değildir!

Yapılanlar bir oyundan ibarettir.

Toplum da bu oyunun farkında. Eskisi kadar televizyonun verdiklerine, zihin yönlendirmelerine izin vermiyor...

Egemen medya bugüne kadar 12 Eylül süreci ve 1990'lardan sonra özel televizyonların kurulmasıyla insanlara şu mesajı vermeye çalıştı; Türkiye modern bir ülkedir, bu modern ülkede kadınlar ve erkekler her istediğini yapmakta özgürdür, dolayısıyla dini taassuplar bir kenara bırakılarak ahlak ve maneviyat eksikliği içinde çağdaş olmalıyız.

Yaptıkları zihin yönlendirme de başarılı da oldular!

Nitekim bugünkü gençliğin yaşadığı ruhsal sorunların başında medyanın yanlış yönlendirmesinin payı büyüktür.

İnsanlara çağdaşlık adı altında 'Her şeyi yapmakta özgürsünüz' mesajı vermek yerine ahlaki sınırlar içinde 'Her şeyi yapmakta özgürsünüz' mesajı verilebilirdi.

Fakat Amerika ve Avrupa destekli egemen medya, liberalizmin 'Bırakınız yapsınlar...' anlayışında olduğu gibi insanlara her şeyi yapabilirsiniz algısını verdi.

Bu algı şu anda da devam ediyor. Egemen medya bu görevini bırakmış değil. Hala zihin yönlendirme, olayları manipüle etme derdinde.

Zihin yönlendirme devam ettiği için 11 ay aile fertleriyle ortak bir program izleyebilme şansı vermeyen medya 11 ayın sultanı Ramazan'da dini hassasiyet örneği gösteriyor.

Şimdi bu durum insanları kandırmak değil midir?

Yayın politikaları gereği bazı kanalları saymazsak yayınlanan dizilerde, filmlerde gayri ahlakı sahneler oldukça fazla. İnsanlar çocuklarıyla birlikte rahatça dizi, film, program izleyemiyor. Aile büyüklerin elinden kumanda hiç düşmüyor, gayri ahlaki bir sahne çıkarda hemen değiştirir miyim diye? İnsanlar korkarak televizyon izliyor evlerinde. Canı sıkılanlar ise evde televizyonu yasaklıyor.

Bu gerçeklikler toplum içinde varken, Ramazan'da dini program yarışı içine girmelerine gerek yok. Görünen köy kılavuz istemez.

Toplumun dini hassasiyetlerini küçük gören egemen medyanın bu hareketleri trajikomiktir.

Umarım medya şirketleri toplumdan önce kendileri bu yayınlardan feyiz alır.

Böylece yaptıkları yanlışların farkına varırlar...