TÜRKİYE'DE TERÖR FAALİYETLERİ VE MÜCADELE

Terör, bir toplumda huzursuzluk yaratmak, insanları psikolojik ve maddi alanda bir köşeye sıkıştırmak, zorla ideolojik fikir ve düşünceleri kabul ettirmektir. Bunu yapan, düşünceyi eyleme dönüştüren kişilere terörist denir.

Terörün çok fazla metotları vardır. Bunlardan en önemlisi propaganda faaliyetleridir. Terörün oluşmasında yaygınlaşmasında yazılı basın, kitle-iletişim vasıtaları mühim bir rolü vardır. Terörist faaliyetlerde buluna kişiler propagandalarını broşürler ve bildiriler bastırarak dağıtırlar, kendi kurdukları televizyon ve gazetelerde halkı tahrik eden yayınlara yer verirler. Bu faaliyet ve yayınların sonucunda halkın zihni allak bullak olur, merkezi otoriteye karşı güven sarsılır ve kendine uzatılan eli bir can simidi gibi tutmaya çalışır. Bu durum terörün halk tabakası arasında kabul görmesini, zemin bulmasını kolaylaştırır.

Terörün diğer bir metodu da etkili olduğu bölgelerde şiddete başvurmak, insanlara yıldırma politikasını uygulamaktır. Terör bir bölge halkını kendine bağlamak için telkinden sonra maddi ve manevi destek isteyecektir. En önemli sıkıntısı örgüte eleman kazandırmak ve onların iaşesini temin etmektir. Bunun için halkın çocuklarına göz dikmiştir. Eli silah tutabilen gençleri örgüte militan olarak yazmaya başlayacaktır. Eğer gönüllü olarak vermezse zorla çocuğunu elinden alacaktır. Ekmeğini ve aşını da! Hatta namusunu da! Kendilerine destek vermeyen aileleri döverek, işkenceye tabi tutarak, hayvanlarını ve tarlarını yakarak, gıda maddelerini ellerinden alarak onları tedhişe zorlayacaktır. Daha da ileri giderek onları göçe mecbur edecektir. Eğer böyle bir durumda merkezi otorite, o bölge halkının yanında yer almazsa, onun ırz, can ve mal güvenliğini temin etmezse mecburen teröristin yanında yer alacaktır. Onunla ekmeğini paylaşacak, evini ocağını açacak ve kerhen de olsa teröre destek verecektir.

Her devlet kendi varlığını devam ettirmesi için her türlü güvenlik tedbirini almak, terör gibi yıkıcı faaliyetlere pirim vermemek zorundadır. Eğer bu konuda verilen en ufak bir taviz, terörü geliştirip büyütmekte, ardı arkası gelmeyen taleplere kapı aralamaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti 1970'li yıllardan beri sürekli bir terör kaosunun kıskacında kıvranmakta, teröre kurban vermektedir. 1970'li yıllarda ASALA belası vardı ve teröristler gencecik diplomatlarımızı hayatlarının baharında koparıyorlardı. 1980'den sonra da PKK Türkiye coğrafyasında neşvü nema buldu. Günümüze kadar da melanetlerini devam ettiriyorlar.

Türkiye'nin halkı, %90'ı Müslüman! Müslüman bir ülkede terörün ne işi var diyeceksiniz. Ama durum bu! Türkiye yıllardır terörle mücadele halinde. Gelirinin büyük bir bölümünü savunma sanayisine ayırmakta, dış ülkelerden çok miktarda silah ve teçhizat satın almaktadır.

Türkiye'de herkes terörden mustariptir. Çünkü nerede patlak vereceği belli değil. Herhangi bir siyasi ve ideoloji görüşe sahip olmayan normal bir vatandaş bile hayatını, geleceğini güvence altında görmüyor. Bir bakıyorsunuz ki otobüs durağında ya da garda, yoğun yaşanan alış veriş merkezlerinde bile patlamalar olabiliyor.

Devletin âkil adamları yanında, Türkiye'nin vatansever ve milliyetperver fikir adamları, “terörün kaynaklarını nasıl kurutabiliriz?” diye kafa yormakta, fikir yürütmektedirler. Bunlardan biri de Prof Dr. Mehmet Aydın'dır.

Mehmet Aydın 14 Kasım 2015 Cumartesi günü saat 14.00'te Konya Türk Ocağı'nda verdiği “İslam ve Terör” konulu konferansta teröre değindi ve terör faaliyetlerin önlenmesi bazı tespitlerde bulundu.

Mehmet Aydın terörün, merkezi otoriteye karşı gelişen bir tepki olduğunu vurguladı.  “İslam” kelimesinin huzur anlamına geldiğini söyleyen Aydın, “İslam kesinlikle teröre izin vermez. İnsan hayatı çok mühimdir. Kadın canı söz konusu olduğu zaman erkek doktora bile gidebilir. Eğer bir kişinin susuzluktan ölme riski bulunuyorsa, ölmemek için haram olan içkiden bile bir yudum içebilir. İnsan hayatı konusunda bu kadar hassas olan bir din teröre nasıl cevaz verir? Canlı bombayı, İslam'ın neresine koyacaksınız? Hele hele bir sürü suçsuz ve günahsız insanların öldürülmesini neyle izah edeceksiniz? Ama insanlar İslam'ı kullanarak Müslümanlar arasında teröre zemin hazırlıyorlar. İnsanları kandırarak yaptıkları işi din adına yaptıklarını, ölünce cennete gideceklerine onları inandırıyorlar.” Dedi.

İnsanların din adına devlete karşı nasıl kışkırtıldığını çarpıcı örneklerle izah eden Mehmet Aydın konuşmasına şöyle devam etti: “Merkezi otoritenin bazı aksaklıkları, kanundaki boşlukları birileri kullanarak halkı kışkırtabilir. Bu Müslüman bir ülke olsa da olmasa da hiç fark etmez. Mesela, Türkiye Cumhuriyeti, Müslüman bir ülke! Halkı Müslüman. Ama yıllardır dini istismar eden kesim tarafından bu ülke “darül harp” olarak ilan edildi. Bu ülke şeraitle idare edilmediği için bu ülkeye vergi verilmez, verilen vergiler zekât ve öşür yerine geçmez. Onun için bu devlete zekât ve vergileriniz vermeyin, bize verin dediler. Bakın, içten içe oyarak halkın zihnini nasıl çeliyorlar. Camilerimiz açık, günde beş vakit ezan okunuyor namaz kılınıyor. Ama Türkiye Cumhuriyeti şeriatla idare edilmiyor diye camiye gitmediler, namaz kılmadılar. Darül harp diye cumaya gitmediler. Hâlbuki bir ülkede namaz kılmaya izin veriliyorsa, minarelerden günde beş vakit ezan okunuyorsa o ülke darül harp değildir. Türkiye bir İslam ülkesidir.”

Terörün kaynaklarının hem ideolojik hem dini hem de dış ülkelerde odlunun söyleyen Aydın, kararlı bir şekilde terörün üzerine gidilmesini, yapılan anlaşmalarda teröre destek veren ülkelerin bu işten el çektirilmesi gerektiğini söyledi. Eninde sonunda terörü destekleyenlerin gün gelip aynı silahı kendilerinin vurulacağını belirten Aydın, “Türkiye'deki PKK terörünü yıllarca Suriye besleyip büyüttü. Militanlar, Suriye'de eğitim gördü güçlendi ve silahlı mukavemet gücüne erişti.  Suriye bir İslam ülkesidir. Başka bir İslam ülkesine karşı yıllarca teröre destek verdi. Fransa terörü destekledi. Sonunda terör kendini de vurdu.”

Bizlere terör ve kaynaklarının kurutulması hususunda düşüncelerini bizlerle paylaşan Prof. Dr. Mehmet Aydın'a teşekkürlerimi sunarım. Allah yolunu açık etsin.

Terör gerçekten milletin başına bela bir olaydır. Terörle mücadelede top yekûn hareket etmek lazım! Yani sadece silahlı mücadele terörü çözmeye yetmez. İster dini isterse ideolojik olsun teröre karşı asla taviz verilemez. Onu semirten, geliştiren uygulamalardan kesinlikle vazgeçilmelidir. Türkiye Cumhuriyetinin temeline dinamit fikir ve ideolojilere, oluşumlara katiyetle hayat hakkı tanınmamalıdır.