Konya Büyükşehir Belediyesi Encümeni bir karar aldı. 

Bu karar doğrultusunda şehrin tamamındaki reklam tabelaları indiriliyor. Şehirde, cadde ve sokaklarda çirkin bir görüntü oluşturan, kâh bir kaldırımın üstünde, kâh bir yol kenarında, kâh yeşil alanı işgal etmiş vaziyette olan tabelalar (totemler) yerinden sökülüyor. 

Öncesinde tabi işletmeye de bu düzenlemeye ilişkin bilgiler veriliyor. 

Çalışmaya ilişkin düzenleme ilçe belediyelerince de yapılıyor. 

Meram, Selçuklu ve Karatay'da yoğun bir çalışma var. Bir gün gelip baktığınızda iş yerinizin önündeki totemin yerinde olmadığını görürseniz şaşırmayın. 

Biri çaldı zannetmeyin ki zaten böyle bir ihtimal de yok. Belediye geliyor, durumu bilgilerinize sunuyor, toteminizi kimseye zarar vermeden söküyor ve kamyona yükleyip gidiyor...

Bu durum bazı esnafın sinirlerini hoplatıyor. 

Deniliyor ki, “Büyükşehir Belediyesi bütün işlerini bitirdi. Tek sorun totemlerdi. Onları da yerinden söksün de tam olsun.”

Bununla ilgili sosyal medya üzerinden örgütlenenler bile var. 

Totemlerin kaldırılmasına öfkelenenler, totemler tamamen kaldırıldıktan sonra şehirdeki bu tabela kirliliğinin ortadan kalktığını görünce umarım ikna olacak ve yaptıklarının yanlış olduğunu anlayacaklardır. 

Hani derler ya, 'madalyonun diğer yüzü' diye...

Aslında totemleri kaldırmak iyi de, madalyonun diğer yüzü de var...

Özel işletmelerin totemlerini kaldırarak şehirdeki görüntü kirliliğinin önüne geçmeye çalışan Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin bu çalışmasını takdirle karşılıyoruz. Tabelalarla şehri kirletmeye kimsenin hakkı yok.

Ancak belediyelerin de hakkı yok!

Sıradan vatandaşın iş yerinin reklamını yapmak için diktiği totemleri kaldıran belediyeler, kendi billboardlarını, reklam panolarını, megaboardlarını, adı garip bir sürü reklam zımbırtıları var ya onları da kaldırsın, hak ihlali olmasın. 

Esnaf da bu durumu görünce desin ki, “Şehri tamamen tabelalardan temizliyorlar. Bakın bizim totemlerimizi kaldırdılar ancak yol kenarlarında kendilerine ait olan reklam panolarını da kaldırdılar. Ortada bir haksızlık yok...”

Sorunlarla iç içe olunca insan yaşadığı çevredeki eksik ve yanlış uygulamaları göremeyebiliyor. Bu eksik ve yanlış uygulamalar şahıs eliyle ya da belediye eliyle yapılmış olabiliyor. 

Şahısların yaptığı yanlış uygulamalar rekabet için yaptıkları totemler...

Belediyelerin yaptığı yanlış uygulamalar ise az önce dediğim gibi adı bile bizden olmayan, telaffuzu dahi zor olan billboardlar...

Hele kimileri var ki, kazalara açıktan davetiye çıkarıyor. 

Mesela Beşyol Kavşağı'ndaki ışıklı tabelalar. Ya da aynısından bulunan Kültürpark'ın Alaeddin Tepesi'ne bakan yamacındaki ışıklı tabela...

Üzerinde özel işletmelerin reklamların dönüyor sürekli. Zaman zaman belediyeler de etkinliklerini halka duyurmak için kullanıyor. Reklamlar bir şerit halinde akıyor. 

Akşam saatlerinde hava karardıktan sonra bir bakın. Nasıl da göz alıyorlar. Alacakaranlıkta bir anda gözünüzün önünde bir ışık deryası oluşuveriyor. 

Rahatsız etmiyor mu sizi?

Aracınızla seyir halindeyken dikkatinizi hemen çekmiyor mu?

Yola odaklanmışken bir anda dikkatiniz dağılıveriyor değil mi?

O an önünüze bir yaya çıksa, duramaz vurursunuz maazallah...

Hadi bir de orta refüjlere bakalım. Muhakkak başınıza gelmiştir. Siz yolda ilerlerken, bir anda karşınıza yaya dikiliveriyor. Nereden geldi dersiniz? Gökten zembille inmedi ya o yaya...

Nereden geldiğini de söyleyelim, orta refüjde bulunan reklam panosunun arkasındaydı. Reklam panosu nedeniyle siz o yayayı göremediniz. 

Konuyu toparlayacak olursak, madem şehirde tabela kirliliği oluşmasını istemiyoruz. Bunun önüne geçmeye çalışıyoruz. Belediye ile şahıs arasında bir çifte standart olmasın. Aynı encümen alacağı bir kararla, reklam panolarını, billboardları, megaboardları ve ışıklı reklam tabelalarını da kaldırıversin, kurtulalım.