İnsanoğlu yaradılış icabı çok hassastır. Çünkü onu Cenab-ı Allah narin yaratmıştır. İki göğsünün ortasına yerleştirdiği kalp ile sevgi, merhamet, acıma hissini, güzellik, beğenilmek gibi ulvi duyguları yeşertmiştir. Bunun yanında kişioğluna en büyük düşmanı olan nefsini vererek üzülmek, kaygı, tasa, korku, öfke, şiddet, tahakküm gibi olumsuz his ve hareketlerin neş vü nema bulmasını temin etmiştir.

Yaratılışı gereği çok hassas olan insanoğlu, karşısındaki kişilerin de hassas davranmasını, kendisine değer verilmesini istemekte, en azından bir gülümsemenin bir tebessümün bile kendisinden esirgenmemesini beklemektedir.

2008'den beri Konya'da ikamet ediyoruz. Sokağa çıktığımız zaman karşılaştığımız manzara insanlar arasında aşırı bir koşuşturma, kimi otobüse yetiştirmek için hızlı hızlı yürüyor kimi tramvaya binmek için var gücüyle koşuyor. Yaya geçicinden geçmek için insanlar kendilerini artık araçların önüne atmak zorunda kalıyor. Kimse kimseye yol vermiyor. 

İşine yetişmek için toplu taşıma araçlarını kullanan vatandaşlarımız ise zamanının önemli bir kısmını duraklarda otobüs beklemekle geçiriyor. Aynı hatta giden otobüslerin tarifelerini birbirine çok yakın veriliyor. Mesela Mengene Saraçoğlu istikametine gitmek için bir otobüsü kaçırdığın zaman 40 dk durakta otobüs beklediğimiz günler çok olmuştur. Bunun gibi Su Deposu ile TOKİ konutları arasında seyr ü sefer eden hat otobüsünün de saatleri çok uzun. Yolcular hem sıkışıklıktan hem de uzun süre otobüs beklemekten şikâyet ediyorlar. Bir arkadaşım, “İnanır mısın Anuş Hanım, sırt sırta omuz omuza gidiyoruz. Elimiz aşağıda ise yukarı kaldıracak yer yok. Öyle sıkışık yolculuk yapıyoruz ki yerimizden bile kıpırdayamıyoruz.”demekte. Yine aynı arkadaşım, “otobüsler öyle bir fren yapıyor ki bir sağa bir sola yıkılıyoruz. Bir yere tutunduğumuz halde öne arkaya sağa sola yatıyoruz. Tutunamadığımız zaman gerisini sen düşün.” Aynı zaman da işine gitmek için tramvayı da kullanan arkadaşım vatmanın da çok sert fren yapmasından şikâyetçi.  Annesinin bir gün vatmanın sert freninden dolayı öne fırladığını, yolcuların tuttuğunu söyledi. Böyle bir durumda insan endişelenmeden edemiyor. Annesini veya çocuğunu otobüse ya da tramvaya bindiren bir kişi “Acaba sağ salim eve varabildi mi?” diye merak içinde kalıyor. 

İş verimliliğine gelince, otobüs ve tramvaylarda içi dışına çıkan yolcunun sağlıklı bir şekilde kendisini işine vermesi, dikkatini toplaması beklenemez. Hele aklında “Acaba sağ salim yerine gidebildi mi? bir takıntısı varsa.

Kendim de işe gidip gelirken toplu taşıma araçlarından istifade diyorum. Aynı sıkıntıları ben de yaşıyorum. Tutunduğum halde frene basıldığı zaman öne fırlayacakmış gibi oluyorum. Oturduğum zaman da aynı şekilde frene sert basılmasından dolayı önümde koltuk olmasa camdan fırlayacağımı hissediyorum. Mide bulantısı içinde otobüsten iniyorum ve sakinleşmek için epey bir zaman harcıyorum.

Yukarıda anlatılanlar “Bir dünya kenti olma yarışında” olan Konya Belediyesine hiç yakışmıyor. Şoförlerimizin, vatmanlarımızın araçları kullanırken biraz daha dikkatli olmaları gerekir. İçlerinde can taşıdıklarını, yüzlerce kişinin evlerine ve iş yerlerine, okullarına sağ salim götürmek boyunlarının borcu olduğunu asla unutmamaları gerekir. Bunun için aradaki mesafeyi iyi ayarlamalı, sert frenlerden kaçınmalıdırlar.

Konya Belediyesinin de halkın sesine kulak vermesi, şikâyetlerini dinlemesi gerekir.  İhtiyaç duyulan hatlarda otobüs ve tramvay sefer sayılarını artırmalı, halkın ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde saatlerini ayarlamalıdır.  Aynı hattan geçen otobüslerin peş peşe aynı zamanda hareket etmesinin önüne geçilmeli, bunların en fazla 10 dakika aralıklarla hareket ettirilmesi temin edilmelidir. Halkın şikâyetlerini dinlemek ve ihtiyaçlarını gidermek “Halka hizmet Hakk'a hizmet” anlayışıyla hareket ettiğini söyleyen her başkanın en önemli görevleri arasındadır.

Saygılarımla!

Not:

12 Ocak 2014'te vefat eden Konya Türk Ocağı mensuplarından Mithat Dinçbudak'a Allahtan rahmet, kederli ailesi ve yakınlarına, sevdiklerine sabır ve başsağlığı diliyorum. Mekânı cennet olsun. Amin.