Spor Toto Süper Lig'inde 2015-2016 sezonu bitti. Bizim için unutulmaz ve unutulmazların başlangıcı olacak bir sezon olduğu aşikar.

Sezonu biraz değerlendirmek gerekirse, tahmin ettiğimizin, tahmin edemeyeceğimizin üzerinde bir yıl geçirdik.

İlk haftalarda alınan istenmeyen sonuçlardan sonra 66 puan ile ligi bitirmek, farklı duyguların ortaya çıkmasına sebep oldu.

Aykut Kocaman, 'bu takım 7-8 hafta içinde kazanamaya başlayacak' dediğinde kaçımız inandı bilemiyorum. Ben inansam bile o süreyi uzun bulmuştum açıkçası.

Ayrıca Aykut Kocaman futboluna çok alışık olmadığım için o haftadan sonra alınan puanlarda şansın yardımı da var diye düşündüm. Aslında halen şansın yardımı var diye düşünüyorum. 

Tabi Aykut Kocaman'ın oyun sistemi tartışılmaz, o dönem oturma aşamasındaydı sadece.

Bana göre kırılma maçı olan Trabzonspor karşılaşmasından sonra, Aykut Kocaman'ın geçen seneden beri oynatmaya çalıştığı futbol oturdu.

Alınan galibiyetlerden sonra takımın kazanmayı alışkanlık haline getirmesi ise ekstra güç oldu.

İlk devrenin sonunda herkesin ve Aykut Kocaman'ın düşündüğü; İstanbul takımlarına karşı alınan mağlubiyetler ve bunları çözümüydü. 

Hoca, bu sorunun çözümünü arayacaklarını söylemişti. 

İkinci yarıda İstanbul takımları ile oynanan lig ve kupa maçlarına bakıldığında, devre arasında bu konu üzerinde çok çalışıldığını gördük.

Ligin ikinci yarısı rüya gibi geçti. Kırılma maçı belki de 70 dakika boyunca top oynayamayan Galatasaray maçı idi.

O maçtan sonra çok az bir güven eksikliği yaşayan Konyaspor'un özgüveni tamamen yerine oturdu bence.

Ve burada devre arasında yapılan transferler ve oynayan takım içindeki birkaç değişiklik belirleyici nokta oldu.

Skubic transferinden önce, Uğur İnceman'ın gidişinden sonra daha fazla şans bulan Volkan Fındıklı bence takıma daha fazla katkı sağladı. 

Skubic'ten sonra ön tarafta oynamaya başlayan Ömer Ali'nin performansını daha iyi yansıtması da burada unutulmaması gereken nokta.

Takım oyununa en iyi şekilde hatta beklenin çok üzerinde uyum sağlayan Skubic, sezonun en başarılı işlerden biridir benim için.

Ucuz, takıma katkı sağlayan, ileride para kazandırabilecek bir oyuncu oluşu! Bir transferde ne gerekiyorsa hepsi içinde var anlayacağız.

Konyaspor, Türkiye Kupası'nda da uzun zamandır elde edemediği bir derece yakaladı. Başarı demiyorum. Çünkü Türkiye'de Süper Lig'de oynayan bir takım için kupayı almak dışında herhangi bir derece başarı değil benim gözümde. 

Her yıl kupadan erken elendiğimiz için şimdi bu dereceyi bazı zorluk aşmak açısından yeterli görebiliriz. 

Önümüzdeki senelerde daha kuvvetli bir takım ve elde edilmiş bir tecrübe ile başarılı olabilir Konyaspor. 

Bir sezon bu şekilde geçti. Tabi burada konuştuklarımız sadece başarının görünün yüzünün bir kısmı.

Konyaspor'un elde ettiği başarı hakkında daha birçok kişi ve yapılanlar ile ilgili sayfalar dolusu yazı yazılabilir.

Umarım bu başarımız uzun yıllar üstüne katlayarak devam eder.