Cuma akşamı oynadığımız Trabzonspor maçı sonrası yazılı ve görsel basında inanılmaz bir operasyon başladı. Hepinizin de tahmin edeceği gibi bu operasyonun adı Shota'yı kurtarma operasyonu.

Üst üste alınan 3 yenilgiden sonra böyle bir girişimin olacağı belliydi. Takımın başarısız gidişatında şimşekleri başka yöne çekmenin en kolay yolu hakemleri suçlamak.  Medya da aynen böyle yaptı. Hakemin verdiği kararları ağır bir dille eleştirerek Konyasporumuzun aldığı haklı galibiyeti gölgelemeye çalıştılar. Kim ne derse desin takımımız Cuma akşamı Trabzon'dan alnının akıyla çıkmış ve anasının ak sütü gibi helal 3 puanı cebine koymuştur. 

Neymiş efendim hareket penaltı değilmiş. Bırakın kardeşim. Futbol denen oyunu en az sizin kadar biz de biliyoruz. Hareketin başlangıcı ceza alanı dışında, ama devamında ceza alanının bir metre içine  kadar devam eden bir ihlal söz konusu. Kimse bundan bahsetmiyor. Yorumcuların dikkat çektiği tek nokta hareketin ceza alanı dışında olduğu. Yüreğiniz yetiyorsa ve tarafsızsanız devamından da bahsedin bir zahmet. Ama yemez değil mi? 

Attığımız ikinci gol yapılan sözüm ona hassas ölçülere göre 23 cm ofsaytmış. Bu sistemin adına da Piero demişler. Vallahi pioro değil Del Pioro bile söylese, çocukken söylediğimiz gibi bal gibi, hatta buz gibi gol. Ben pieroya falan inanmam arkadaş. Erman Toroğlu'nun piero hakkında söylediği akıl karıştıran ifadeler hala sıcaklığını korurken kimse beni  bu sistemin doğruluğuna inandıramaz. 

Shota iyi bir hoca olmasa da takip ettiğimiz kadarıyla sağlam karakterli bir insan. Bunu geçen sene iç sahada oynadığımız Kasımpaşa maçında gördük. Shota ile ilgili başlatılan bu aklama hareketini anlayışla karşılayabiliriz. Ama söz konusu olan maçın içinde sevdalısı olduğumuz Konyaspor da olunca işin rengi değişir. Tamam hocayı kurtarmak için ne gerekirse yapın. Beni ilgilendirmez. Maçı 2-1 kazanan ve 3 puanı hanesine yazdıran Konyasporumun da hakkını verin. 

DEPLASMAN  FATİHİ      

Geçmiş sezonların aksine bu sezon deplasmandan puanlar getiren bir Konyaspor izliyoruz. Oynadığımız 4 deplasman maçında 2 galibiyet ve 2 beraberlik alarak 8 puanı hanemize yazdırdık. Bu sistemde daha çok puanları deplasmanlardan toplarız. 

Bu maça bakacak olursak 50 ve 70. dakikalar arası hariç oyunu tutan kontrol eden ve istediğini sahaya yansıtan taraf bizdik. Biz golü bulduktan sonra Trabzon yoğun bir baskı kurdu üstümüzde. Bu kadar sıcağa karın dayanmayacağı belliydi ve kalemizde golü gördük. Beraberlikten sonra rakip yine üstümüze gelmeye devam etti.

Her ne kadar baskı yesekte yediğimiz golün haricinde rakibin bulduğu pozisyon sadece iki.  Oyuncu değişiklikleri sayesinde duran ve soğuyan oyunda ,değişikliklerin hemen ardından 2. golümüzü Trabzon filelerine bırakarak rakibi de ateşe attık. O dakikadan sonra bilinçsiz ataklar geldi sadece kalemize. Kontra ataklarla yakaladığımız pozisyonları değerlendirebilseydik tabelada çok daha farklı bir skoru görebilirdik. 

Savunmamız son haftalarda olduğu gibi bu maçta da oldukça başarılıydı. Ali Turan Vukovic ikilisi tam manasıyla oturdu diyebiliriz. Mehmet Uslu ve Ömer Ali vasat oynadılar. Ömer Ali içe katettiği zaman  faydalı oluyor. Son 2 maçta bunu fazlasıyla gördük. Ama kesinlikle bir çizgi adamı değil. Çizgi adamının en iyi yaptığı şey orta yapmak olmalı. Ama Ömer Ali'de maalesef orta açma yeteneği yok. 

Holmen, Traore , Sissoko ve Meha takımın olmazsa olmazlarından. Sissoko bu hafta sakatlığından dolayı forma giyemedi. Holmen ve Traore çok faydalı oyunlarına bu hafta da devam ettiler. Meha ise son 2 haftadır formsuz. Aldığı topları ezmeye ve tehlikeli bölgede top kaybetmeye başladı. Bu konuda dikkatinin çekilmesi şart. Ama ne olursa olsun duran toplar konusundaki süperligin en etkili oyuncularından birisinin sahada olması şart. 

Sissoko' nun yokluğunda forma giyen Bajic çok etkisizdi. Rangelov'un ise kondisyonu oldukça iyi. İleri top taşıma konusunda oldukça başarılı. 90 dakika boyunca diri bir görüntü verdi. Ama hava toplarında ve ceza alanı içerisinde etkili olduğunu söyleyemeyiz. 

Ali Çamdalı baktı ki takım ileri oynuyor kendisi de bu düzene ayak uydurmaya başladı. Artık bizleri çıldırtan geri paslarında gözle görülür bir azalma mevcut. Böyle devam etmesi temennisindeyim.

Keşke sezon öncesi yıpratıcı ve son vuruşları iyi olan süratli bir oyuncu takıma dahil edilseydi. Bizim gibi takımlar için, yani savunmayı ön planda tutan takımlar için pivot santrafor ile oynamak çok lüks. Yönetim bu konudaki eksikliği devre arasında giderirse takımın gücü katlanır. 

Lige verilecek olan milli aradan sonra iç sahada Antep takımını konuk edeceğiz. Çok dikkat edilmesi gereken ve şapkadan tavşan çıkarabilen bir takım. Onlar da savunmayı ön planda tutuyorlar. Gol ayağı Muhammed dikkat etmemiz geren bir oyuncu. Ama artıları ve eksileri göz önüne aldığımızda iç sahada Antep'e puan kaptırmayacağımızı tahmin ediyorum.Bu karşılaşma önümüzü görmek adına çok önemli. Alacağımız 3 puan bize farklı rotalar çizdirebilir. 

A milli Futbol Takımımıza Çek Cumhuriyeti deplasmanında ve Torku Arenada  İzlanda karşısında, Konyasporumuza ise Gaziantepspor karşısında sonsuz başarılar diliyorum.

 Her zaman ve daima KONYASPOR.