Pandemi süreci devam ederken geçirdiğimiz iki bayram sonrası ve normalleşmeyle birlikte sanayinin en önemli gündemi açıkların kapatılması oldu.

Çarklarını hızlı bir şekilde döndürme telaşına girerken, Pandemi de ikinci dalganın gelmesi korkusu içindedir.

Yeni hedefler belirlerken, iç ve dış pazarlara yönelik pazar araştırmalarını da hız verdiler.

Bunun yanında, ilk yarıdaki açıkların kapanması için maliyetleri azaltacak ve istihdamı koruyacak desteklerin devamının elzem olduğunu da dile getiriyorlar.

Diğer taraftan da iş dünyası olası ikinci bir dalganın gelmesinin tüm bu iyimser beklentileri ortadan kaldırabileceğinden büyük endişesi içindedir.  

Tek dertleri salgın sırasında yaşadıkları kayıpları ikinci yarıda kapatmak ve piyasaların hareketlenmesidir.

Umarım, sanayicimizin bu beklentisi ve umudu yerine gelirken, pandemindeki ikinci dalgayı yaşamayız.

Beklenilenin aksine, salgının yayılmaması için alınan tedbirlere uyulması konusuna biraz daha önem verip, yayılmasının önüne hep birlikte geçeriz.

Her zaman olduğu gibi, sanayi ve sanayiciler için alternatif pazarlar oldukça önemli olduğu kadar, vazgeçilmez bir anlayıştır.

Özellikle ihracatı artırmanın yollarını araştırma çabası ve gayreti içindeyken, Pandemi sürecindeki yaşanılan olumsuzlukların karşısında mücadele veriyor 

Yine ihracatta önemli bir paya sahip olan AB’ye bağımlılığı tartışırken, kurtuluş reçetesi arayışındadır.

Asıl önemlisi de Alternatif Pazar arayışları sürecinde önlerini açacak teşviklerin yeterince hayata geçirilmesidir.

Eğer Teşvik beklentileri yerine getirilirse alternatif pazarları da geliştirebileceklerdir.    

Gelelim sanayinin içinde yer alan sektörlerin beklentilerine ve çabalarına

Otomotiv sektörü iç pazarda yüzde 45 artış beklentisiyle, dış pazarda da bir canlanma umudunu taşıyor. 

Söz konusu beklenti gerçekleşir ve ikinci bir dalga yaşanmazsa Eylül ayında tam kapasiteye dönmenin hedefindedir.

Kimya sektöründe yılın ilk yarısında bir daralma yaşanırken, salgından dolayı talebin yüksek olduğu dezenfektan ürünlerindeki yüksek orandaki artış ve ihracat sektöre bir rahatlık getirdi.

Geçen yılın rakamlarına ulaşılması için ihracat desteklerinin büyük önem taşıdığını sektör temsilcileri dile getiriyor.

Pandemiyle birlikte daralan Hazır Giyim sektörü yüzde 25 oranındaki ihracat artışından dolayı moral buldu.

Her yıl dünyadan her yıl 100 milyar dolarlık hazır giyim alan ABD, Çin ile süren ticaret savaşları nedeniyle bu yıl rotayı Türkiye'ye çevirmesi güzel bir gelişmedir.

Haziran ayında ABD'ye yapılan hazır giyim ihracatının yüzde 213'lük artış kaydetmesi de önemlidir.

Ülkemizin istihdamında önemli bir paya sahip olan tekstil sektörünün üretim zincirinin bozulamaması hayati bir öneme sahiptir.

Beyaz eşya sektörü de Temmuz’da toparlanma dönemine girerken, Ağustos ayında da toparlanmanın devam edeceği öngörüsündedir.

Demir-Çelik sektöründe ise, durum iyi değildir. ABD ve AB'nin Türkiye'ye yaptırım uygulamasıyla üretim ve ihracattaki olumsuz etkisi sürüyor.

Üretimini durdurmayan ülkemiz, diğer ülkelerin pazarlarında da etkili olmaya başlayacağı gözüküyor.

Mobilya sektöründe ihracat düşüşü Mayıs’ta bir artış gösterdi.  Temmuz ve ağustos aylarında da ihracatta artış devam edecek gibi.

Sektör bu yıl iç pazarda büyümeyi sürdürmek isterken, 60 milyar TL'lik bir büyüklüğe erişmeyi hedefliyor.

İhracatı düşen makine sektörünün, en büyük ihracat pazarı olan Almanya'daki ihracat kaybı yüzde 17,5, ABD'de de yüzde 15,7 oldu. Sektör sadece Rusya'ya olan ihracatını artırdı.

Sektör kriz öncesi rakamlara ve hareketliliğe iki yıl sonra dönülebileceği öngörüsü içindedir.

Her zaman ve her şartta iç pazarda hareketlenen sektörlerinden birisi olan Gıda sektörü, pandemiden en az etkilenen sektör oldu.

Gıda sektörü için önem arz eden turizm ve yeme içme sektörünün sürdürülebilirliği ve

Krizi atlatabilmesi için, turizm ve yeme içme sektörünün hareketliliğinin artması çok etkin olacaktır.

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle değerlendirmesinde sanayinin artık kanatlanma zamanın geldiğini belirterek, “İhracat ailesi olarak Mart ayında gün umutsuzluk günü değil demiştik, Nisan’da hedeflerimizin COVID-19’dan büyük olduğunu, Mayıs’ta beklentimizin normalin de ötesinde olduğunu ve haziran ayında geçmişte olduğu gibi bugün de başaracağımızı ifade etmiştik. Temmuz ayı ihracatımız, pandemi ilanından bu yana gerçekleşen en yüksek aylık ihracat rakamı oldu. Türk ihracatçısı oyunun yönünü çok kısa bir süre içerisinde kendisine çevirmeyi bildi. Pandemi de kenetlendik, şimdi kanatlanma zamanı.”

TİM Başkanı İsmail Gülle’nin de dediği gibi, artık sanayinin kanatlanma dönemi başladı.

Sanayi, ilk yarıdaki açıklarını ikinci yarıda kapatma umudunu taşıyor.

Ancak salgının artmaması için alınan tedbirleri yeterince uyarsak, ikinci dalga korkusundan sanayiciler ile ülkemiz kurtulur. 

Bizlerinde bu sürece dâhil olup, elimizden gelen desteği vermeliyiz diye düşünüyorum.

Ne dersiniz sizce de öyle olması gerekmez mi?