İstifa etmeyi aklının ucundan bile geçirmiyor… Kendisini “başarısız” olarak görmüyor… Dahası, “Koltuk sevdasına tutulanların bizim partimizde yeri yoktur” diyor!

Psikiyatrist Ayhan Songar yaşasaydı; Kılıçdaroğlu için aynen şöyle derdi: “Ekranlardaki ve gazetelerdeki siyasi yorumcular, lütfen sayın genel başkana laf yetiştirmeyi bırakınız. Ben, hiç vakit kaybetmeden hastanemizin ambulansını gönderiyorum!”

Şaka yapmıyoruz: Rahmetlinin gerçekten de böyle muzip bir yöntemi vardı! Vaktiyle tanınmış bir kişi için bir canlı yayın esnasındaki “uygulamasını” izlemiştik: Songar, evvela yayına telefonla bağlanıp vaziyetin vahametini anlatmış; uzunca bir reklam arasının ardından da şahsın programa devam etmesi mümkün olmamıştı!

CHP’nin 24 Haziran’daki başarısızlığının tartışılmasına dahi tahammül gösteremeyen Kılıçdaroğlu, “Git, Muharrem!” dönemini başlatmıştır.
Ne var ki, kendisi için bundan böyle artık kurultaylardaki o “Çantada Keklik Muharrem!” yoktur…

Ya? 24 Haziran’da partisinden sekiz puan daha fazla oy almış bir rakibin nefesini ensesinde hissetmek zorunda kalacaktır!
Sekiz yıl önce kaset operasyonunu müteakip Kemal Bey’i CHP’nin başına getiren baronsal güç odağının “Ana Muhalefet Partisi’nde teknik direktör değişikliğine gidip gitmeyeceğini” fazla geçmeden göreceğiz.