Günlük hayatımızda bilerek ya da bilmeyerek birçok iyilik yaparız. İyilik hamuru temiz, saf bir mayanın ürünüdür. Yüreğinde güzel bir kalp bulunan insan iyiliğe programlanmıştır. Gerek örf adetlerimiz, gerek dinimiz gerekse evrensel değerler iyiliğin insan hayatında özellikle de toplum düzeninde vazgeçilmez bir yeri olduğu aşikardır.

Dünya zıtlıklar üzerine yaratılmıştır. Geceyi gündüze, erkeği, kadına, yaşamı ölüme kavuşturan allah iyiliğin yanına kötülüğü de koymuştur. Önümüzdeki bu yol ayrımında seçim bize kalır.

İnsan ömrünün sınırlı olduğunu doğan bir insanın en büyük kaderinin ölüm olduğu bir evrende yaşamanın bir amacı olması gerektiğini iyi bilmeliyiz. Bu amaç iyi bir insan olmaktan başkası değildir. Hayatta her zaman iyi niyetli ve iyi bir insan olmalıyız. Allah insanlara o kadar çok ibret gösterir ki. Ders almak lazım. İnsan öldüğü zaman yanında sadece yaptığı ibadetler ve iyilikler olacaktır. Ve unutmayalım ki bir toplumu mutlu yapan şey insanların birbirine iyilik yaptığı bir ortamdır.

İnsan olarak ortaya koyduğumuz  her davranışın mutlaka bir karşılığı vardır. Bununla ilgili atalarımız da pek çok atasözü söylemiştir. Ne ekersen onu biçersin, rüzgar eken fırtına biçer gibi.Bu nedenle iyi niyetle yaptığımız her şey er geç bize iyilik olarak geri dönecektir.

Bazı insanlar içinde bulundukları durumdan sürekli şikayet ederler. Oysa bilmek gerekir ki tüm olumsuzlukların temeli insan ruhunda saklıdır.Bencillik içinde yaşayan, diğer insanları önemsemeden çıkar sevdasına kapılan insanlar, yaşanmaz bir yer haline getirir dünyamızı. Konfüçyüs der ki:Bilgi insanı şüpheden, iyilik acı çekmekten, kararlı olmak korkudan kurtarır.

İyilik içinde yaşamak, her zaman mutluluk olmak istiyorsak ilk önce kendi attığımız adımlara dikkat etmeliyiz.İnsanın atmış olduğu ilk adım, pek çok davranışın temelidir ve bu adımlar doğrultusunda hayatı şekillenir.Dünyayı yaşanabilir bir yapmak için insanlara dikenlerle değil güller ile yaklaşmalıyız.Böylece insan olmak, çok daha anlamlı, çok daha erdemli bir hale gelecektir.