Siyasetçinin başarılı ve uzun soluklu olabilmesinin ilk temel şartı, etrafında  kendisine yanlış ve doğrularını söyleyenlerinin olmasından geçer. Siyasetin ve riyasetin doğası gereği  şakşakçılar,dalkavuklar ve iş takipçilerin bolca bulunduğu alandır.İşte bu yüzden doğruları ve yanlışları söyleyenlerin olması gerektiğini söylüyorum.

Siyaset; dünyada nasıldır bilmiyorum ama bizde maliyetli ve külfetli bir iştir.Ya çok varlıklı olacaksınız yada varlıklılar sizi finanse edecek.

İktidara gelen herkes kendi finansını,finansörünü,medyasını üretir,üretmek zorundadır.Aksi sahneye erken veda edersiniz.Bunun örnekleri siyasi hayatımızda çokça mevcuttur.Bu Cumhuriyetin kuruluşunda da böyleydi sonraki yıllarda da böyle süregeldi.

Bu defakto durumu siyasetçiler doğru yönetirlerse başarılı olurlar.

Siyasetçiler vatandaşına hizmeti iki halde verir.

1-Doğrudan

2-Dolaylı olarak.

Devletin kurumları vasıtası ile verilen hizmetlerde sıkıntı yaşanmaz.Lakin dolaylı hizmet dediğimiz STK ları (sivil toplum kuruluşları)güçlendirerek vatandaşına hizmet eder.İşte en sıkıntılı olanı budur.Suistimale açık.

Belediyeler gibi,yatırım bakanlıklarının alt kurumları gibi kuruluşlar marifetiyle ihtiyaç sahibi vatandaşına,öğrencisine,işsizine yardım edebilmek için genel bütçenizin dışında kurumunuzu da zarara uğratmadan iş verdiğiniz müteahhit firmalardan oluşturduğunuz yüzdelik fonlar oluşturup STK lar marifetiyle yardım hizmetlerini verirler. Bu son derece doğru ve insani bir oluşumdur.Lakin denetimini iyi yapamadığınız zaman başınıza gaileler açılır.

Bunun siyasi hareketinizin bağlıları açısından avantajları olduğu gibi dezavantajları vardır. .

1-Etrafınızı yüzdelikçiler sarar dışarıyı göremezsiniz

2-Kendi finansörümü üreteceğim derken, her devrin finansör vampirlerini üretirsiniz.

3-Sizi, aidatlarıyla desteklemeye çalışan üyelerinizin yardım elini kesmiş olursunuz.

4-Toplumumuzun en önemli hasleti olan yardımlaşma duygusunu ortadan kaldırıp her şeyi yüzdelik fon oluşturduğunuz kurumlara havale edersiniz. Kapınıza gelen ihtiyaç sahiplerini o fonlara yönlendirmeye başlarsınız.

Milli Görüş Partilerinin merkezi ve yerel iktidarlarını, elinden bir bir kaybetmesinin başlıca sebeplerindendir bu fonlar.İnsanımız yardım etmek yerine daha çok kazanmayı,daha çok sömürmeyi tercih etmeye başladı.Halbuki iktidara geleceğinde evdeki ninesinin “kefen parasını”,çocuğuna vereceği harçlığından kesip, aidatını ödeyerek gelmişti iktidara.Işıklı panolara değil ağaçlara,elektrik direklerine pankartlarını kendileri asarak gelmişlerdi.Domates ekmek yiyerek seçim çalışmalarını götürmüştü. Sonrası malum “Allah verdiği nimeti kullarının üzerinde görmek ister” diyerek giyim kuşam derdine düştü,makam mevki ve güç başını döndürdü.Dünün ötelenmiş,örselenmiş,insanı zengin mönülü sofralara konuk olmaya başladı.Kerameti kendinden zannetti.Sakallar kısaldı,kıyafetler şıklaştı,hatta saç modelleri bile değişmeye başladı.Kısaca, yeni tabirle level atladı.Biz öyle zannettik, lakin sınıfta kalmıştık.Elbette ki bu durum Rabbin gücüne gitti.Sonrası malum.

Peki şimdi ne haldeyiz diye ders çıkartıyormuyuz? Maalesef,daha da bir sarıldık dünyaya.İçimizden bazıları yıllarca mücadele ettiğimiz CHP saflarında yer aldı.

Partimizde, CHP-İP nin görünmez ortağı HDP’ninde yer aldığı oluşumda yerini almakta bir beis görmedi.Yıllarca İHL leri,Kuran kuslarını,dindarları ikinci sınıf gören Bu CHP ile ortak hareket etmeye başladı.O kadar ileri gittik ki İmamoğlu gibi biri İstanbul’da seçildiğinde neredeyse milli bayram ilan ettik.Sosyal medyada “işte mazbata”diye mazbatasının resmini çığlık çığlığa paylaştık.Yıllarca Kudüs meselesine karşı çıkmış,ulusal çıkarlarımız söz konusu olduğunda emperyalizmin yanında yer almış bir partinin genel başkanı mitingimize geldi diye düğün dernek kurduk.”işte bu!”diye fotoğraflar paylaştık.Bu görüntüleri savunmak,haklı çıkartmak için taklambaç güvercinleri geçtik.

Önümüzde 29 mayıs İstanbul’un fethinin 567 yılı, “fetih kutlamalarını” yapacağız.İstanbul belediye başkanlığını kazanan “İstanbul şimdi fethedildi” diyenler şölenimize gelecekler mi?Gelirlerse yüzlerine “İstanbul 1453 te fethedildi 2019 da değil” diyebilecekmiyiz?

Dün hastanelerine şırınga alamayan,tek mimarileri heykel,tek istihdam yeri meyhane olan CHP iktidarlarını unutup bugün üçüncü sondaj gemisine, nükleer santrallerinden havalimanlarına,marmarayından ortasından tren geçen asma köprüsüne ve daha nicelerini yapan bugünü, görmemek için CHP ile birlik olmak bizi %0,5 partisi olmaktan kurtaracak mı?

Bir zaman bizden ayrılan biri, Başbakan olduktan sonra ilk beyanı “her taşın arkasında Yahudi var diye bizi korkutmuşlardı. Öyle değilmiş onlarda iyi insanlarmış” diye Yahudilerle dost olmayı seçmişti. Şimdi bizde aynı Saiklerle birkaç sandalye için CHP’yi kendimize yakın mı bulduk?

Gençliğinde solculuk modasından nasibini almış ancak daha sonra rahmetli ERBAKAN hocanın Milli Görüş iklimi altında siyaset yapmış ve ona sadık kalmış biri olarak siyaset sahnesini üzüntü ile temaşa etmekteyim.

Erbakan hocanın Milli Görüş’ünün , bir ideali,çizgisi,olurları ve olmazları vardı.

Biz seksen milyon halkımız için değil, iki milyar Müslüman içinde değil, altı milyar insanlığın kurtuluşunun reçetesiyiz diyen Liderin çocuklarıydık. Ne oldu da birkaç SANDALYE İÇİN İDEALLERİMİZDEN GEÇTİK?

Allah aşkına, Hocamın 54 hükümet icraatlarının dışında,D-8,Konya’da çok saygı duyduğum ve sevdiğim en parlak Büyükşehir belediye başkanı Mustafa  Özkafa’nın icraatlarını anlatmanın üstüne ne koyduk?”İki günü eşit olan ziyandadır” diyen Peygamberin(a.s) ümmetine ne oldu?

Yok mu ,seçmenin dikkatini çekecek projelerimiz?Sanırım yok!

Genel başkanın katıldığı bir programda salt, Sayın Cumhurbaşkanını eleştirmek için Osman gazi köprüsü ve İzmir oto yolu için “aslında buradan geçmek haram ama parasını verip geçiyoruz” demesinin ne kadar yanlış olduğunu hiç, eleştirdik mi? Demezler mi adama “geçme, körfezi dolaş” diye?

Siz Sivas belediye başkanı iken Madımak’taki aşağılık,rezil ,bir o kadar da insanlık dışı cinayetleri sizin üstünüze yıkmak ve her platformda sizi katil ilan edenler kimlerdi?

Eline fırsat geçmiş iki saatlik programda ekonomik programın,dış politikan,tarım,savunma,eğitim,sağlık,terör  gibi hayati konularda,bizimde görüşümüz bunlar çözümü şöyle şöyle olur diye niye anlatmıyorsunuz? Diye sorabildik mi?

Kocaman HAYIR!

Sonrada sırf “Tayyip” bey karşıtlığından CHP ile kankiyiz.

Yok kardeşim böyle devam etmez.Etmez diyenleri de ya hain,ya satılmış,yada dönek yaftası yapıştırmaktan vazgeçmeliyiz.Hem demezler mi adama “Yahu ürettiğin ürünün neredeyse tamamı çürük”hain,satılmış” çıkıyor bu işte bir terslik var. Ya usta ehil değil, ya da fabrikan revizyon istiyor”diye..

Biz;

YENİDEN BÜYÜK TÜRKİYE!,

YAŞANABİLİR BİR DÜNYA!  

İdealine, içi dolu bir programla sarılıp ayaklarımız üzerinde durursak başarılı oluruz Aksi Küresel sermayenin maymuncuğu CHP/HDPKK nin kuyruğu oluruz bilmiş olun!

Şeytana gösterdiğiniz merhameti içinizden çıkmış birine göstermiyorsanız ,“zalime övgü mazluma zulümdür!”demekten başka ne denir?