Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) üzerinde 7 Haziran 2015 seçimlerinden bu yana oynanan kirli oyun MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli'nin ifadesiyle gerçekten sonlandı mı?
Şurası doğru ki önce ülkem diyerek varlığını Türk Milleti'ne adayan MHP'yi dizayn etmeye çalışan güruh bir kez daha hezimete uğramıştır.
AK Parti'den kurtulmak için yüzde 60'lık blok oyunuyla MHP'yi terör örgütleriyle işbirliği yapmaya çalışan sözde şahsiyetler, paralel ülkücüler tiyatro oynamış fakat ilgi görememişlerdir.
Demek ki oyunculuk yetenekleri yetersiz kalmıştır...
Şimdi de ilgi çekmek için 'Tekir Yaylası Kurultayı’yapmaya kalkıyorlar... Sayın Bahçeli'nin dediği gibi; yayla hepimizin yaylası, isteyen çıksın...
Kurultay diye diye yok olup gidecekler...
İktidar olma hırsıyla hâlâ anlamıyorlar. Bölücülerin, paralelin kumpası içinde partinin yıprandığını iktidar hırsı perdesiyle göremiyorlar. Bu perde kalktığında ne yaptımpişmanlığı yaşayacaklar fakat kendilerini MHP'de bulamayacaklar...
Diğer yandan sosyal medyada Sayın Bahçeli'ye en aşağılık küfürleri edenler de MHP'ye geri dönemeyeceklerini bildikleri için saldırganlık içindeler.
Ne yazık ki ülkücülükten geldiğini iddia edenler de bu aşağılık sözleri beğeniyor, yorum atıyor, destekliyor... Unutmayın ki; Şeytanla yatan, çarpılarak kalkar..
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli: "10 Temmuz hikayesi sona ermiştir şimdi önümüze bakacağız. Ancak 7 aya yaklaşan bir süreç içerisinde MHP’yi itibarsızlaştıran, MHP’yi tarlaya süren korsan toplantılar yapan, tellere tırmanan, bayramlaşma alternatifini ortaya koyan eğer birileri varsa ki inceleniyor bunlarda Merkez Disiplin Kurulu’na sevk edilmek suretiyle üzerlerinde gerekli işlem yapılacaktır..."
Bu sözler artık açıklama olmaktan çıkmalıdır. MHP konjonktür değil bir dava partisidir. Dava yolunda ihanete yer yoktur, ceza kesilmelidir. Bu açıdan Genel Merkezi'n bu yönde alacağı kararlar yerinde olacaktır...
Yıllarca makam ve mevki alamadıkları için oturdukları yerden ülkücü büyüğüm ayağıyla gittikleri her yerde MHP Genel Merkezi aleyhinde nifak tohumları ortaya atan zihniyetten bu parti kurtulmalıdır. Bu zihniyetler yüzünden parti toplum içinde sempati kazanmıyor. Değer vermekten ziyade köstek olanlarla aynı yolda daha fazla yürünmemeli, gerçek yüzleri açıklanmalıdır...
İsmet İnönü'nün dediği gibi; "Namuslular da en az namussuzlar kadar cesur olmadığı sürece de bu ülke kurtulamaz."
Tiyatro oyunu bitirilmelidir... Takdir Sayın Bahçeli ve yönetiminindir...
***
Suriyelilere vatandaşlık meselesi!...
Ney miş; Çanakkale'de birlikte savaşmışız, aynı dine mensupmuşuz, geldikleri yer eski Osmanlı toprağıymış vatandaşlık verilebilirmiş!
Geçin bunları...
Çanakkale de olmasa ne olacaktı ki? Konuşmalara bakıyorum Türk'ten çok herkes savaşmış!!! Kimse benden tarihle oynayan şaklaban tipli, deli raporlu şahıslara inanmamı beklemesin. Bu ülkenin kurucu unsuru Türk Milleti'dir, Türk'ü yok sayarak hiçbir tarihi metin yazılmaz. Bugün dünyadaki hangi ülkenin arşivine giderseniz gidin Çanakkale'yi Türkler, Milli Mücadele'yi Türkler kazanmış der, Osmanlı Türk Devleti'dir diye yazar. Herkes buna çok dikkat etsin...
Bir öneri de bulunalım.
Şimdi Suriyeliler o kadar çok Türkiye, ümmetçi hayranı ise o zaman Türkiye'ye bağlanmak istiyoruz diye isyan çıkarsınlar...
1939'da Hatay gibi Suriye topraklarını Türkiye'ye ilhak etsinler... Bu yönde mücadele göstersinler. Suriye'nin kuzeyine Türk Bayrağı diksinler...
O zaman bakarız duruma...
Mevcut durumda Rusya, ABD, İsrail Suriye'yi sömürecek, topraklarını savunmaktan aciz şahsiyetlere de ben bakacağım...
Böyle bir misafirliği ve anlayışı kabul etmiyorum. Çok sayıda Arap ülkesi var sorun bakıyım kim kabul eder?...
Türkiye'deki gerginliğin kaynağı burada yatmaktadır, halkın mutabık olmadığı bir harekete kalkışmak huzuru bozmaktan başka anlam ifade etmez ve etmeyecektir!
Siyasette oyun olmamalıdır, duygular bir yana bırakılıp gerçekçi politikalar üretmeliyiz...
***
Sosyal medyada Kadir Gecesi'nden bu yana bir tartışma var; Konya Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tahir Akyürek'in arabasının Kadir Gecesi'nde Mevlana Meydanı'nda olması...
Bu konu o kadar çok tartışıldı ve gördüğüm kadarıyla tartışılıyor ki rahatsız oldum.
Onun için olaya açıklık getirmek ve haksız eleştiriye cevap verme gereği duydum.
Sayın Akyürek alana geldiğinde ben oradaydım. Yanımda Gazeteci Abdullah Akif Solak da vardı...
Sayın Başkan Akyürek, Mevlana Meydanı'na geldiğinde namaz vaktine 20-30 dakika kalmıştı. Yanında babası ve eşi de vardı... Babası Allah sağlıklı ömürler versin yaşı itibariyle yürümekte zorlanıyordu...
Sayın Başkan, babasının elinden tutmuş, namaz kılacağı alana geçerken durumdan rahatsızdı. Çünkü arabası alanda kalmıştı ve namaz kılacaklar için sıkıntı oluşturabilirdi. O anda; "Araç alanın içinde kaldı, şimdi şoför de oradan çıkamaz, insanlara ayıp oldu, inşallah haklarını helal ederler..."ifadelerini kullandı.
Namaz alanına geçtiği zaman da içi rahat değildi ki durum yüz ifadesine yansımıştı, görevlilere sanırım aracı oradan çekmeleri yönünde bir şeyler söyledi...
Fakat aracın oradan çıkma ihtimali yoktu. Çünkü geldiklerine emniyet şeridi önünde 1 kaç saf oluşmuştu ve araç çıkamazdı. Arkadan da insanlar geliyordu, mecburen araç orada kaldı...
Belki uygun olmayan bir durum oldu ancak kasten yapılmış veya birilerinin iddia ettiği gibi kibirliğin, gösterişliğin bir sonucu değil...
Diğer yandan hep eleştirmiyor muyuz yerel yöneticiler, büyükleriyle, çocuklarıyla milli ve manevi günlere, gecelere katılsın örnek olsun diye? Sayın Başkan Akyürek de babasının elinden tutmuş, topluma örnek olması için birlikte Kadir Gecesi'ne katılmış. Babası yürümekte zorlandığı için de aracını nasıl olsa çıkabiliriz düşüncesiyle alana getirmiş...
Bu açıdan olayı bu şekilde değerlendirmek gerekiyor. Durumu farklı mecralara çekmek, geçmişte Milli Görüş Lideri Erbakan Hoca da benzerini yapmıştı diye olayın ayrıntısını bilmeden çirkin safsatalar ortaya atmak Kadir Gecesi'nde tövbe istiğfar eden Müslüman'a yakışmaz diye düşünüyorum.
Nefsin kötülüğüne kanıp ilgi çekme oyunları yerine o gecenin maneviyatına uygun bir iç muhasebe yapsak daha iyi olacak gibi...
