Çocukların geleceği için yeni sınav sistemi üzerinde tartışırken aslında okul idareciliğin nasıl yapılması gerektiğiyle ilgili de kafa yormalıyız...

Okul idarelerine yapılan siyasal ve sendikal atamalar ile okullar ya ticarethaneye dönüşmüş durumda ya da eğitim kalitesinden yoksun vaziyette. 

Öyle okul müdürleri var ki eleştiri yapmaya dahi gelmiyor... Kafasına göre bağış topluyor, kafasına göre öğretmenleri yönlendiriyor, okul ihtiyaçları umurunda değil... Artık sırtlarını kimlere dayadılarsa okul müdürleri krallığı yaşıyor!

Genel itibariyle okul müdürleri bu kafada! 

Veli çocuğuyla ilgili bir sorun için müdüre gidiyor; aldığı cevap; "Beğenmiyorsanız başka okula gidin..." 

Veli okul öncesi eğitim sınıfında "Yemek listesine uyulmuyor" şikayetinde bulunuyor; aldığı cevap; "Size okul önerebilirim, hatta verdiğiniz aidatları da iade edelim" oluyor...

Veli, öğrencilerin sınıf öğretmeni ne zaman gelecek? diye soruyor; aldığı cevap; "Sizi ilgilendirmez."

Bunu söyleyen devlet okulunun müdürü!

Okul müdürü olarak sorunla ilgilenmek veya makul bir cevap vermesi gerekmez mi bir idarecinin? 

Ama öyle yapmıyor!

Devletin okulunda veliyi resmen kovuyor. 

Bu cüreti, ukalalığı nereden alıyor? 

Veli de bu cevaplar karşısında sinirlendiğinde kavgacı, saldırgan oluyor? 

Sizi şikayet edeceğim dediği zaman da pişkince, "Kime giderseniz gidin" cüretini de gösteriyor! 

İşte "bu bizden mantığı" ile idarecilerin geldiği nokta.

Müdüre gitsen veli haksız... Çünkü sorguluyor, hakkını arıyor... 

Sendikalaşma ve siyasallaşmanın getirdiği eğitim sistemi. TEOG kalkmış kalkmamış onun için çok önemli değil. Gelecek nesillere iyi bir eğitim sistemi hazırlamadan önce eğitim kadrolarındaki zihinleri değiştirmeliyiz...

***

Okul müdürlerinin ticari kafaları da oldukça iyi. 

Buna bir örnek verelim...

Bir okulda İngilizce ağırlıklı sınıf açılıyor... Öğrenciler bu sınıfa not ortalamasına göre alınacak. Ama iş öyle olmuyor! 

Öğrencinin ortalaması iyi olsa bile verilen hesap numarasına bin TL yatırılmadığı sürece sınıfa alınmıyor. 

Okul müdürü, sözde bağış altında, "para yoksa sınıfa almam" diyor!

Zorda kalan veli de çocuğunun iyi bir eğitim alması için, parayı hesaba yatırıyor...

Sınıfta 50 öğrenci olsa 50 bin lira! 

Bu para nereye gidiyor, ne yapılıyor, o hesabı kim kontrol ediyor? 

Sorular cevapsız!

Okul müdürünü arıyoruz, iddiaları reddediyor ama, "Şikayet eden velileri biliyorum. Okula gelip tartıştılar. BİMER'e şikayet ettiler, ardından müfettiş geldi ve soruşturma geçiriyoruz..." 

İş bu noktaya geliyor, okullar ticaretleşmeye, rant kapısı olmaya devam ediyor. 

Üstelik bunlar devlet okullarında yaşanıyor. Parasız olması gereken eğitim hakkından parası olmayanlar mahrum edilebiliyor... 

***

Okul müdürleri krallığı derken bunlar sadece suyun üstünde olan olaylar... Onun için ivedilikle idarecilik kadrosu eğitimli hale getirilmeli. "Benim arkam kalın, kimse bir şey yapamaz, soruşturma geçirsem ne olur" mantığındaki okul müdürleri yerine liyakat sahibi, eğitim sever kadrolar oluşturulmalı. 

Bu yapılmadığı sürece TEOG'un yerine gelecek sistemin başarı oranı da çok yüksek olmayacaktır. 

Çünkü balık baştan kokar. İdareci adam gibi eğitimci olmazsa öğrencilerin eğitim başarısı da o kadar düşük olacaktır.