Uzun süredir Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yürüyüş protestosunu yakından takip ediyoruz. Bu yürüyüşün bir planı ve programı olduğu tartışmasız kesin bir şekilde var. Ama asıl sorun ise hedeflerin belirsiz olması. Şu ana kadar gözlemlediğimiz kadarıyla Kılıçdaroğlu, bazı noktalardan konaklayarak İstanbul’a ulaşmaya çalışıyor. Tabi ulaşım esnasında bir de slogan var. Slogan ise ‘’Adalet’’. Ancak bu arayış içerisindeki adalet neye göre kime göre veya kimleri kastediyor sanırım kendisinden başka bilen yok. Sanki birileri yürü dediği için yürüyormuş havasını daha fazla bizlere yansıtıyor. Genel tabloya bakacak olursak da Kemal Kılıçdaroğlu gibi beraberinde yürüyenlerinde ne amaca hizmet ettiklerini bilmemesi açıkçası manidar geliyor. Özellikle bu manidar olayların içerisinde de dile getirilen marşlar. Bu marşların arkasından da ısrarla dile getirilen adalet sözcüğü kesinlikle kafaları karıştırıyor.
Malum olarak bilinen tek şey ise Enis Berberoğlu ile ilgili mahkeme kararı sonra bu yürüyüşe karar verildiği. Bir başka detay ise daha öncesinde kapalı kapılar arkasında yapılan görüşmeler. Ancak bunlar a noktasından b noktasına giderek adaleti nasıl sağlayacağı sorusuna cevap veremiyor. Bilinen tek gerçek ise yargı tarafından verilen kararlar yargı yolu ile değiştirilebilir veya düzeltilebilir. Bunun dışında yapılacak her girişim hiçbir kararı ortadan kaldıramaz.
Konunun özüne dönmek gerekirse malumunuz üzere Enis Berberoğlu devletin gizli bilgilerini ifşa etmek yüzünden yargılandı ve belli bir cezaya çarptırıldı. Devletin sırrını paylaşmak adaletsizlik oluyorsa Devlet Bahçeli’nin de dediği gibi akılsız başın cezasını ayaklar çekmiş olacak. Ki görünen köyde kılavuz istemez. Cezalar kanunla belirlenir ve yanlışsa düzeltme yeri mahkemelerdir. En son konuşulacak yer ise TBMM’dir.

Tüm bunlar yaşanırken akıllara başka konularda gelmiyor değil. Bu işi arkasından başka tezgahlarda çıkabilir mi diye düşünmeden geçilmiyor. Enis Berberoğlu’nun yaptıklarının arkasından başka birisi var mı diye düşündüğünüz zaman akıllara gelen soru işareti en çok Genel Başkanı düşündürüyordur. İşte bu yüzden bu yürüyüş değil İstanbul dünyanın öbür ucuna da gitse bir şey elde edilemeyeceği kesin. Gezi olaylarına benzer bir hareketinde oluşacağı söylentileri sizlerin de bildiği gibi kulaktan kulağa dolaşıyor. Ancak böyle bir duruma devletinde halkında göz yummayacağı kesin.

Bu yürüyüş nasıl devam eder bilinmez ama spekülasyonlar ile iş başına geçen Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu yürüyüşü ne için kim için yaptığı hala bilinmez bir konu. Bildiğimiz ise istikrar istemeyenlerin, düşüşten keyif alanların bu oyunun arkasında durduğu. Kesin olan ise meselenin adalet olmaması