Barzani, İsrail haricinde tüm dünyadan referanduma gitmeyin çağrılarının aksine bağımsızlığımız için kellemi koydum. Ya şimdi ya da hiç bir zaman diyerek büyük bir kumar oynadı.

İsrail'in bu referanduma karşı çıkmamasındaki en büyük faktörlerden biri de bağımsızlık referandumunun yapılacağı bölgede Irak'ın hattâ dünyanın en önemli petrol kaynaklarını kontrol altında tutmak istemesi gelir. Meselâ Kerkük tek başına Irak'ın 317 milyon varili bulan yıllık ihracatının 600 bin varilini üretmesi konuya net bir şekilde açıklık getirmektedir.  

Barzani bu kampanyayı Kürt milliyetçiliği ekseninde Büyük Kürdistan Devleti hayaliyle sürdürüyor. İsrail her ne kadar bu harekâta destek veriyor gibi görünse de asıl amacı kendilerinin öncülüğünde kurulması hedeflenen Büyük Ortadoğu Projesi var.  Çünkü daha öncede Büyük Arabistan kurduracağız diyerek oyalamış sonra da Arap yarımadasını parça parça etmiş, dolayısıyla Arap devletleri bu günkü halini almıştır.

Musul ve Kerkük daha önce zaten bizim iken ayak oyunlarıyla bizden koparıldığı hepimizin malumu. Goygoycu güruh çıkmış bizim orada ne işimiz vartüründen sorular soruyor. Türkiye'nin ekonomik ve siyasi nedenlerden dolayı Musul ve Kerkük'te olması ve oradaki Türkmen kardeşlerimize destek olmaya devam etmesi gerekir. Türkiye olarak Büyük Kürdistan Devleti'ni kurma projelerine asla fırsat vermemeli ve daha önce Fırat Kalkanı Operasyonu ile Suriye'ye girip varlığımızı nasıl oralarda sürdürdüysek aynı kararlılıkla Irak'a da girmeli ve orada da varlığımızı sürdürmeliyiz. 

Eğitim ve Öğretimde Kalite Şart

Türk milleti olarak geçmişi şan ve şerefle dolu bir millet ve ilk emri “Yaratan Rabbinin adıyla oku!” olan bir dinin mensubuyuz. Şüphesiz tarihteki bu büyüklüğümüzdeki en büyük etken eğitim ve öğretim sistemimizdeki kalitemizden kaynaklanmıştır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan bir televizyon konuşmasında “Birçok alanda çok ileri seviyede olmamıza rağmen maalesef eğitimde istediğimiz seviyede değiliz.” diyerek özeleştiri yapmıştı.

AK Parti kurulduğu 2002'den bu yana birçok alanda devrim yapmasına rağmen eğitim ve öğretimde özellikle iki konuda zayıf kalmıştır.

*Bunlardan ilki; zorunlu eğitimi 12 yıla çıkarmak suretiyle mesleki düzeyde kalifiye eleman yetiştirilemez olması dolayısıyla piyasadaki zanaatkar ve meslek erbabı ustaların bitme dercesine gelmesi.

Zorunlu eğitim çağını bitirmiş 17-18 yaşlarına gelmiş delikanlıya en az 3-4 sene sürecek çıraklık eğitimi verilerek yetiştirmek mümkün mü sizce? Neredeyse imkânsız. 

Bir zanaatkâr veya ustanın, zanaatkâr veya usta olabilmesi için küçük yaşlardan itibaren yani çekirdekten yetişerek pişmesi bu suretle usta vasfını kazanması gerekir. Devletimizin acilen bu konuya el atması gerektiğini düşünüyorum. Meselâ eğitim ve öğretimin harmanlandığı Osmanlıdaki Ahilik sistemini getirebilir.

*İkinci konu ise; yukarıdaki konuya paralel olarak eğitim ve öğretimde köklü ve kalıcı bir değişiklik yaparak çocuğun ilkokuldan itibaren kapasite, yön ve becerisine bakılarak çocuğun gelecekte kendi alanında vatana, millete en faydalı olacak şekilde yetiştirilebilir diye düşünüyorum. Ee Atalarımız ne güzel söylemiş: 

Ağaç yaşken eğilir ne de olsa.

     *                      *                      *

  • Çok takdir ettiğim şey, Koskoca İstanbul Büyükşehir belediye başkanı istifa etti. Herkes gayet rahat .

Sebebi, herkesin bilinçaltındaki “Reis başımızda ve konuya hakim” rahatlığı. İtiraf etmeliyiz.

  • Çok güldüğüm şey, Reis bir haftada 15 ülke lideriyle görüştü.

Kılıçdaroğlu: “Kimse Cumhurbaşkanıyla görüşmek istemiyor” demiş.