Oldukça zor geçen bir sezonun ardından mevcut Başkan Hilmi Kulluk ve yönetiminin yeni dönemde devam edip etmeyeceği ve istifa tartışmaları sürerken 27 Temmuz’da Hilmi Kulluk ve yönetiminin genel kurula aday olmayacağı kulübün twitter resmi hesabından yapılan açıklama ile netlik kazandı. Bu açıklamanın öncesinde ise Konyaspor Yönetim Kurulu yine aynı mecrada 21 Temmuz 2020 tarihinde Olağan Genel Kurul hakkında bir bilgilendirme metni yayımlayarak genel kurul gündemini açıkladı. Olağan Genel Kurul’un diğer genel kurullara göre farklılık arz ettiği gündem maddelerinden anlaşılabilmekte. 07 Ağustos 2020 tarihinde yapılacak olan genel kurulda Biz taraftarlar için en önemli konu şüphesiz ki başkan ve yönetim kurulu değişikliği olmasına karşın bu değişiklik dışındaki en dikkat çekici gündem konusu futbol şubesinin şirketleşmesi olsa gerek. Bunun öncesinde dikkat çekici gündem konuları nelerden oluşuyor, bunlara değinmekte yarar var;
1. Konyaspor Kulübü Derneği için gerekli olan taşınır, taşınmaz malların satın alınması, mevcut taşınır, taşınmaz malların satılmasına veya derneğin sahibi olduğu taşınır, taşınmaz mallar üzerine rehin/ipotek veya ayni hak tesisi hususlarında yönetim kuruluna yetki verilmesinin ve dernek tüzüğünün vermiş olduğu yetkilerin kullanılmasının izninin görüşülmesi
2. Şirketleşmeye, Ticari Şirketler, Ticari İşletmeler veya Vakıflar kurmaya veya kurulmuş bulunanlara katılmaya, bunlardan ayrılmaya hususlarında yönetim kuruluna yetki verilmesinin görüşülmesi,
3. Derneğe ait futbol şubesinin şirketleşmesi ve yönetim kuruluna bu hususta yetki verilmesinin görüşülmesi. 

Öncelikli olarak spor kulüplerinin yapısal özellikleri itibariyle şirketleşmenin avantaj ve dezavantajlarını anlamak için çeşitli açıklamalar yapmakta yarar var. Spor kulüpleri yapısal özellikleri itibariyle dernek şeklinde olan spor kulüpleri ve ticaret şirketi şeklinde olan spor kulüpleri şeklinde ikiye ayrılmaktadır. Ülkemizde ise kulüpler genel yapı itibariyle Dernekler Kanunu çerçevesinde kurulmakta ve birçok vergiden muaf tutulmaktadırlar. Türk Medeni Kanunu, dernekleri “en az yedi kişinin kazanç paylaşma dışında belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere, bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmek suretiyle oluşturdukları, tüzel kişiliğe sahip kişi toplulukları” şeklinde tanımlama yaparak, derneğin kuruluş amacının kazanç paylaşımı dışında olması gerektiğini de vurgulamıştır. Bu tanımdan hareketle spor kulüplerinin kuruluş amaçları, kazanç olmaksızın sportif faaliyetlerde bulunmaktır.  Türkiye’de spor kulüplerinin dernek kimliğinde faaliyetlerini sürdürmelerinin en önemli nedeni ise ticari faaliyette bulunmamasına karşılık, önemli vergisel avantajlardan yararlanmalarıdır. Bu avantajlar ise; Damga Vergisi, Emlak Vergisi, Katma Değer Vergisi, Gümrük Vergisi ve harç istisnası, Veraset ve İntikal Vergisi Muafiyeti ve son olarak Bağış ve yardımlardan gelen meblağın gelirlerden düşürülmesi olarak sayılabilir. Dernek şeklinde kurulmanın dezavantajı ise kazanç sağlayamamanın yanı sıra borç ödemede acze düşmüş olma, dernekler için kendiliğinden sona erme sebebidir (TMK. md. 87/I, b. 3). Bunun sonucunda, dernek şeklinde örgütlenmiş spor kulübü borç ödemeden acze düşünce kendiliğinden sona erecektir.
Bununla birlikte Konyaspor Kulübü, olağan genel kurulda aksi bir karar çıkmaz ise futbol şubesi için şirketleşme yoluna gidecek. Spor kulüplerinin şirketleşme yoluna gitmesinin başlıca nedeni ticari faaliyette bulunma, kredi temininde kolaylık ve kurumsallaşmak olarak sayılabilir. Derneklerde amaç kazanç sağlamak değilken şirketlerde amaç kar elde etmektir. Dolayısıyla dernek statüsünde devam eden spor kulüplerine göre şirketleşen spor kulüplerinin gelir kaynakları daha fazla ve çeşitlidir. Kulüplerin şirketleşmenin asıl nedeni ise gelir kaynaklarını artırarak bu gelir kaynaklarından serbestçe tasarruf edebilmektir.
Spor kulüpleri, 3289 sayılı Gençlik ve Spor Hizmetleri Kanunu’nun 24. maddesine göre, profesyonel takımlarını Türk Ticaret Kanununa göre kuracakları ya da kurulmuş olan şirketlere devredebilmekte veya profesyonel futbol takımlarını kiraya verebilmektedirler. İlgili kanunlar gereği dernek olarak kurulmanın avantajının sürdürebilmek için kulüplerin şirketleşme yoluna giderken aynı zamanda da dernekler statüsünde faaliyetlerine devam etmeleri gerekmektedir. Genel itibariyle spor kulüplerinin çok düşük oranlarda ortağı olduğu şirketler kurulmakta ve spor faaliyetleri bu şirketler üzerinden devam etmektedir. Böylelikle kulüpler hem ticari işletme gibi gelir sağlayabilmekte hem de dernekler statüsünden faydalanılarak birçok vergiden muaf tutulmaktadırlar. Şirketleşme ve devir konusu ise Türkiye Futbol Federasyonu’nun çıkardığı Futbol Kulüpleri Tescil Talimatı’nın 14. maddesinde yapılmıştır. Söz konusu talimat maddesinde kulüplerin, futbol faaliyetlerini, bir ticari şirket haline getirebilmek için Türk Ticaret Kanunu’na göre şirket kurabilecekleri veya futbol şubelerini kurulmuş olan şirketlere devredebilecekleri hükme bağlanmıştır.
Kulüpler şirketleşmeye başladıkça birçok şirketleşme modelleri ortaya çıkmıştır. Şirketleşme modellerini 5 grup altında incelememek mümkün olacaktır. 
1. Aile Şirketi
2. Ara Model
3. Borsa (A.Ş)
4. Geniş Ölçekli Taraftar (A.Ş)
5.Destekleyici 
Spormetre Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisinde yer alan ‘’ Türkiye’de Spor Kulüplerinin Şirketleşmeye Yönelimlerinin Değerlendirilmesi başlıklı makalede ilgili modellerle ilgili olarak ‘’Spor kulüplerinin yapılanması ilk olarak “Klasik Model” ile başlamıştır. Yukarıda da belirtildiği üzere spor kulübü üyelerinden oluşan genel kurul ve buraya aday olan yönetimler vardır. Üyeler spor kulüplerinin finansal ortağı olmadıklarından ticari bir bağlantıları da yoktur. Bu modelde ana hedef hep sportif başarı olduğundan kulübün başarısı yönetiminin şahsi kaynaklarına ve idari becerisine bağlıdır. Örneğin, Kayserispor, Bursaspor, Ankaragücü, Konyaspor, Gençlerbirliği, Köln, Bochum gibi spor kulüpleri bu model ile yönetilmektedir. Dünyada ve Türkiye’de uygulanan şirketleşme modelleri incelendiğinde ise aşağıda açıklanan modeller olduğu görülmektedir. “Aile Şirketi;” tek kişinin veya belli bir aileye bağlıdır. Bu model çok tartışılmakla beraber İngiltere’de çok yaygındır. Bu modelin tek avantajı, kulübü kendi işi olarak gören bir hissedarın olmasıdır. Örneğin Chelsea, AC Milan, Liverpool, Fulham gibi spor kulüpleri bu modelle yönetilmektedir. Ara Model; klasik modelin devamı gibidir. Burada kulübün bir kısmı, örneğin gelirleri halka açılır. Örneğin; Galatasaray, Fenerbahçe, Trabzonspor, Borussia Dortmund, Bayer Leverkusen gibi spor kulüpleri bu model ile yönetilmektedir (34, 30). Yukarıda açıklanan ve şirketleşmenin nedenlerinden biri olan “halka açılma (halka arz)”, kulüplerin şirketleşmesinin en büyük nedenlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Halka arz edilen kulüpler, hem uzun vadeli fonlanma imkanı bulmuşlar, hem de futbol rekabet piyasasında üstünlük sağlayabilme yoluna girmişlerdir (27). Ayrıca spor kulüplerinin halka arz ve piyasadaki hisse senetlerinin işlem görmesinden sağladığı avantajları, kulübün tanıtımı, kurumsallaşması, finansman sağlama gibi avantajlar sağlamaktadır. Spor kulüplerinin halka açılması iki yolla gerçekleşmektedir. Birincisi, mevcut şirketin hisse senetlerini veya sermaye artırım yoluyla arttırılan sermayeyi temsil eden hisse senetlerini halka arzı, ikincisi ise bir kısım payların kurucular tarafından taahhüt altına alınması ve geri kalan kısmın halka satışı ile olabilmektedir (21). Halka Açık Sportif A.Ş.’ler kurulurken, kulüpler markalarıyla ilgili ticari haklarını lisans hakkı kiralama sözleşmesi ile şirkete devretmektedirler. Diğer taraftan profesyonel futbol takımı şirkete kira sözleşmesi ile kiralanmaktadır. Kulübün üçüncü kişilerle yaptığı gelir nitelikli sözleşmeler de (sponsorluk, yayın geliri vb.) temlik sözleşmesi ile halka açık şirkete devredilmektedir (6). Yine spor kulüplerinin halka arzının yararlarını; spor kulübünün şirketine fon sağlama, spor kulübünün profesyonelleşmesi, tanınması, kurumsallaşması ve spor kulübü şirket hisselerinin pazardaki değerinin tespit edilmesi şeklinde belirtmek mümkündür. Üçüncü şirketleşme modeli olan “Borsa/Anonim Şirket (A.Ş.)”, ise spor kulüpleri normal bir şirket gibi borsaya açılır veya anonim şirket olur. Finansal olarak çıkış ve inişler yaşasa da futbolda pek çok anonim şirket vardır. Örneğin Beşiktaş, Juventus, Arsenal, Lazio, Ajax gibi spor kulüpleri bu model ile yönetilmektedir. “Geniş Tabanlı Taraftar / Anonim Şirket (A.Ş.);” klasik modele yakın bir modeldir. Ancak bu modelde genel kurul katılımcı sayısı çok olduğundan rasyonel kararlar alınıp, kulüp şirket gibi yönetilmektedir. Bu model genelde İspanya liglerinde kabul görmektedir. Örneğin Real Madrid, Barcelona, Atletic Bilbao gibi spor kulüpleri bu model ile yönetilmektedir. Şirketleşme modellerinde sonuncusu olan “Destekleyici” model ise spor kulüplerini kar odaklı sosyal kulüp haline getirmeye çalışan taraftar gruplarının kulübe ortak oldukları ve İngiltere’de 2000 yılında başlayan hükümet destekli bir modeldir’’ şeklinde açıklanmıştır.
İlgili makalede izah edildiği üzere kulübün şirketleşme modelleri kulübün kendi seçimi doğrultusunda değişiklik arz etmektedir. İlgili farklılıkların bazı şirket modellerinde avantajı olduğu gibi bazı farklılıkları da şirket açısından dezavantaj olarak görülebilmektedir. Konyaspor Kulübü Derneği ne tür bir şirketleşme eğilimi gösterecek buna hepimiz süreç içerisinde tanık olacağız. 
Futbol şubesinin şirketleşmesi ile beraber Konyaspor Kulübü ekonomik ve yapısal avantajlar sağlayacaktır. Ekonomik olarak kulüp gelirlerini çeşitlendirecek, gelirlerini yatırım olarak kullanabilecek böylelikle yatırım ve finansman kolaylığı sağlanacak, şirketleşmenin nihai amacı kar elde etmek olması nedeniyle yatırım yapma ve yatırımlarını finanse edebilme olanağı bulacaktır. Bununla birlikte kulüp gelirlerinin çeşitlenmesi ve yatırımlar ile birlikte artan teminat araçlarıyla birlikte kredi temininde kolaylık yaşayacaktır. Bir diğer avantaj ise şirketleşmeyle beraber şeffaflığın bir bütün olması buna bağlı olarak da kurumsallaşmanın artmasıdır. Aynı zamanda tek başına futbol şubesinin devri devredileceği bir şirket yahut ticari faaliyetleri yürütecek olan ayrı bir şirket kurularak faaliyetlerin ayrılmasına ve gelir gider dengesinde avantaj sağlanması imkanı olacaktır. 
Konyaspor Kulübü’nün şirketleşmesinin hem biz taraftarlar hem de kulüp adına bir dönüm noktası olacağı kanaatindeyim. Şirketleşme süreci tamamlandıktan sonraki süreçte idari ve mali yapılanma Konyaspor camiasıyla beraber bir bütünlük içerisinde yönetilirse ekonomik bağlamda da güçlü bir Konyaspor görebileceğimizi düşünüyorum. Şirketleşmenin kulübe sağladığı avantajlar da beraberinde hem sportif anlamda hem idari anlamda ciddi başarılar getirecektir.  
Umarım alınan kararlar tüm Konyasspor Camiası için hayırlara vesile olur.