Memleket hafta boyunca  Başkan Ahmet ŞAN ile Aykut KOCAMAN restleşmeleri  ile çalkalandı durdu. Birde ulusal basın işin içine girince daha da renklendi muhabbet.  Şu ortamda ne kadar hazırlanılır Trabzonspor maçına, üstelik  maçı Cuma oynuyorsun birde küçük tatil modu mevcut 3-4 günlük. 

Maç başladı bildiğimiz Torku Konyaspor, bize ayak uyduran Trabzonspor uyutmaca, al gülüm ver gülüm paslar, atakçıklar, küçük driplingler! Birde Süleyman Abay televizyon beni sık sık zumlasın diye düdüğünü çok öttürüyor nedense.  İlk 15 dk bol bol taç var, ofsaytlar var fauller var tam bizim istediğimiz gibi tempo artmasın seyirci işin içine girmesin uyur uyanık maçı götürüyoruz. Trabzonspor kapanı sağ kanada kurmuş,  bek olarak  100 metreci Belçika'lı  milli Cavanda, hemen önünde genç dripling ustası Yusuf. Sol tarafta  bek pozisyonunda  Costant  önünde Erkan Zengin, belli ki kanatları kullanacaklar önlem almakta fayda var. Son yıllarda moda olan ters ayaklı kanat oyuncuları tercih eden antrenörlerden biri ŞOTA. İyi güzelde kanatlar çizgiye kadar iniyor ters ayakla orta yapamıyor birde topu geriye çekerek rakibe avantaj sağlıyor. Herkes Robben, Ribbery, Messi tipinde adam arıyor, arkadaşlar bu adamların fiyatı 50 milyon euro'dan başlıyor. Bizde oynayanlar sezon sonunda kulüp bulamayıp buralara geliyor, lütfen şapkadan tavşan çıkarmaya çalışmayın, şapkadan tavşan çıkmayınca siz çıkarsınız aman haa.

Gelelim Torku Konyaspor'a  II. Bölgede oldukça kompakt bir yapı mevcut. Birbirinin içine giren savunma anlayışı, beklere zamanında yardımlar ve kanat oyuncularına alan bırakmayan savunma anlayışı, 25-35. Dakikalar arasında saman alevi misali Trabzonspor atakları var. Birinde Kaya'nın yaptığı hatanın benzerini yapan Serkan  penaltı noktasında ki Medjani'ye pası, oyuncunun vuruşu, çizgiden Ali Turan'ın hamlesiyle çıkan top.. 10 Numara kaleci kademesi  Ömer Ali ve Ali Turan'dan. Bravo arkadaşlar bu arada topu orta saha oyuncularımız Holmen, Traore ve Meha'ya yerden teslim edemiyoruz buda oyun kurmamızı engelliyor. Savunmadan çıkışlarda topu ayağa atmamız gerekiyor ama bunu ilk yarı boyunca hiç yapamıyoruz. 35. Dakikadan sonra Trabzonsporlu futbolcular baktılar kendileri işi bitiremeyecekler jest ve mimikleri ile hakemi etkilemeye çalışıyorlar itiraz çok icraat yok. Devreye istediğimiz gibi giriyoruz 0-0. Devre arasında ilginç istatistikler var, ısı haritasında en koyu kırmızı bölge bizim ceza alanı içi ve sol kanat.. Halbuki diğer takımlar bizim savunmamızın sol tarafına yüklenmişti bundan önceki haftalarda! Böyle devam çünkü Ömer Ali ve Traore bu kanadı daha iyi savunuyor. En çok koşanlar bu işte bir yanlışlık yoksa birinci devre için 6370 metre ile Bajiç ilk sırada, 6010 metre ile Holmen, 5950 metre ile Rangelov, 5940 metre ile Traore, 5750 metre ile Meha!  Bu bize orta saha ve forvet oyuncularının önde baskı yaparak Trabzon'un oyuna doğru başlamasına engel olduğunu gösteriyor.  Bu tempo ne kadar devam eder bilemiyoruz ama iyi en azından ilk yarı işe yaradı.

Devre arası diyorum ki kendi kendime, Trabzon baskılı başlar Aykut Hoca,  15-20 dakika oyunu tutar.  Bajiç'i çıkartır,  kontrayı iyi oynayan bir oyuncu alır ve skor avantajını ele geçirmeye çalışır. Ama hiç düşündüğüm gibi olmadı, Süleyman Abay  bir serbest vuruş uydurdu, ne kaleci Serkan topu ve Yusuf'u görüyor, ne Yusuf kaleyi ve Serkan'ı görüyor. Barajda bir yardımcı hakemler eksik, Yusuf vuruyor direkten oyuna dönen top, karşı kalede penaltı, az turuncu kart ev sahibi takım için sarı oluyor.  Bu da iyi ceza alanı dışında da verilebilecek bir faul, ama karar penaltı,  topun başına Meha geldi, bu adam serbest vuruşları iyi kullanıyor ama penaltı rezalet, Allahtan kaleci ayaklarının dibine vurulan topa havadan plonjon yapmayı tercih edince gol oluyor.

Şimdi sakin olma zamanı ama ne mümkün, savunma kalecinin hemen önüne kadar geriliyor, ceza alanından uzaklaştırılan toplar duvardan döner gibi tekrar tekrar ceza alanı içine atılıyor. Ne zaman Holmen veya Traore'ye topu yerden atıyoruz o zaman etkili çıkışlarımız var. Kenarları hiç kullanmıyoruz teknik ekibimiz Trabzonspor'u iyi çalışmış merkez savunmada oynayan ikili Mustafa Yumlu ile  Douglas  tıpatıp aynı, havadan kuş uçmuyor ama yerden “SELAMÜN ALEYKÜM” diyen geçiyor. Bu arada biz doğru atakları yanlış final pasları ile değerlendiremiyoruz iki kere, yazık.

Yoğun baskı kenarlardan atılan ortalar tehlike yaratıyor ceza alanımız içinde. Soldan gelişen atakta Traore yapılan ortaya milisaniye geç kalıyor Medjani  penaltı noktasının önünde kafayı vurup golü atıyor, Holmen ve Ali Çamdalı ilk defa hata yapıyorlar vücut ve ayakla yapmaları gereken takibi gözle yapınca beraberlik golünü yiyoruz..  Sonrası baskı, baskı, baskı bunalıyoruz ama mücadele iyi son haftaların yükselen savunma grafiği devam ediyor. Karambol müdahaleleri yerinde Traore bile vücudunu topun önüne atıp şut kesiyor!

Galiba olacak, takipteki ısrarcılık Traore ile ikinci golü getiriyor ardından kenardan doğru bir hamle  yorulan  Trabzon sever Traore (Trabzon'a 5 maçta 5 gol atmış) oyundan çıkıyor..  Uğur İnceman  iki ön liberonun biri oluyor, Holmen  forvet arkası, hemen peşi sıra Meha oyundan çıkıyor Ömer Şişmanoğlu forvete giriyor, Rangelov sola geçiyor geçen haftanın aynı şablonu sahada, Rangelov oyundan çıkıp Selim stoper önü stoper olunca, birde Trabzonspor 10 kişi kalınca küçük tatil hediyesi Konya'ya geliyor. Av sezonu açıldı hamsi bol Karadeniz de.  İlk tadanlarda bizim futbolcular oldu afiyet olsun arkadaşlar, ayağınıza yüreğinize sağlık.

Bu kıssadan hisse yöneticilerimize, Türkiye de yetişen antrenörlere değer verelim, daha doğrusu şans verilim.  En güzel örneğini şu anda 29 yaşında olan ve Kadın Voleybol Milli Takımımızı Avrupa Şampiyonasında yarı finale çıkaran kardeşimiz Ferhat AKBAŞ'ı ve ona güvenen Voleybol Federasyonunu örnek alalım. Şota bu ülkede futbolcu olarak yeterince para kazanmıştır, hiçbir başarısı olmamasına rağmen birçok kulüpte de antrenörlük yapmıştır, benim için şu an itibari ile sıra antrenörlerden biridir o kadar. Sempatik olması, dürüst olması vb özelliklerin hiçbiri ligimizde takım çalıştırmak için geçerli bir neden olmamalı.  Bu özellikler benim ülkemdeki sıra bekleyen genç,  yetenekli,  başarıya aç antrenörlerin önüne geçmesine neden oluyorsa yazık. Biz bize şans vermez ve güvenmezsek dünya sıralamasında 30 dan öteye gidemeyiz. Soruyorum size  Şota Türkiye'den ayrıldıktan sonra La Liga'damı çalışır yoksa Premier Ligde mi ? Yoksa Gürcistan'a döner Talk Show mu yapar ? Ne dersiniz. ?