Obezite, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından “sağlığı bozacak ölçüde vücutta aşırı yağ birikmesi” olarak tanımlanmaktadır. Yetişkin erkeklerde vücut ağırlığının ortalama %15-20’sini, kadınlarda ise %25- 30’unu yağ dokusu oluşturur. Erkeklerde bu oranın %25, kadınlarda ise %30’un üzerine çıkması durumu obezite olarak tanımlanır. 

Gün geçtikçe önemli bir sağlık sorunu haline gelen obezite sıklığı, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde, bütün yaş ve sosyo-ekonomik gruplarda giderek artmaktadır. Obezite birçok kişi tarafından modern yaşantının doğal bir sonucu olarak görünmekte ve kardiyovasküler hastalıklar, metabolik sendrom, şeker hastalığı gibi hastalıklarla çoğunlukla bağlantılı olmaktadır. Çevresel, biyokimyasal, genetik, sosyo-kültürel, psikolojik pek çok faktör birbiri ile ilişkili olarak obezite oluşumuna katkıda bulunmaktadır. 

Obezite eğilimi özellikle çocuklar ve adolesanlarda alarm verici düzeydedir. Çocukluk çağı obezitesindeki yıllık artış giderek büyümektedir. Bugün gelinen noktada çocukluk çağı obezite prevalansının 1970’lerdeki değerlerden 10 kat fazla olduğu bildirilmektedir.

Obezitenin gelişimi ile birlikte görülme sıklığı artan; yüksek tansiyon, şeker hastalığı ve kan yağlarında bozulma gibi sağlık sorunlarını azaltmak için başlangıç vücut ağırlığının %5-10’unu kaybetmek yarar sağlamaktadır. Vücut ağırlık kaybının hedeflendiği fazla kilolu ve obez bireylere, tek başına diyet yerine egzersiz ile diyetin birlikte yapılması önerilmektedir. Diyet ve egzersizin etkisini artırmak için destekleyici ürünler de kullanılabilir. Çörek otu yağı, zerdeçal ve aspir yağı gibi ürünler bu amaçla kullanılabilmektedir.

Kaynaklar:

  • Türkiye Obezite (Şişmanlık) ile Mücadele ve KO-ontrol Programı http://www.istanbulsaglik.gov.tr/w/sb/halksag/belge/mevzuat/turkiye_obezite_mucadele_kontrol_prg.pdf
  • Birinci Basamak Hekimler için Obezite ile Mücadele El Kitabı http://beslenme.gov.tr/content/files/basin_materyal/obezite_mucadele_el_kitabi.pdf